
DEM Parti Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, Bolu F Tipi Hapishanesi başta olmak üzere Türkiye’deki hapishanelerde tutsakların koşullu salıverilme haklarının keyfi biçimde engellendiğini hatırlattı. Aslan, “İdare ve Gözlem Kurulları ikinci bir yargı makamına dönüşmüş durumda, disiplin cezaları bahane edilerek mahpusların infazı yakılıyor” dedi.
“Disiplin cezaları bahane ediliyor”
Aslan’ın açıklamasında, özellikle Bolu F Tipi Hapishanesi’nde onlarca tutsağın geçmişte infaz ettiği disiplin cezalarının gerekçe gösterilerek özgürlük hakkının gasp edildiği belirtildi. Deniz Öztürk, Halil Dağ, Şahap Elbasan ve Suat Gökalp’in infazlarının 5 ila 7 kez uzatıldığı örnek olarak aktarıldı.
“Üç hücre hapsi = infazın yakılması”
‘Terörle Mücadele Kanunu’nun 17. maddesine dayandırılan uygulamayı eleştiren Aslan, “Mahpus 30 yılını doldurmuş, yıllardır disiplin cezası almamış olsa bile, geçmişte infaz ettiği hücre cezaları gerekçe gösterilerek koşullu salıverilme hakkı elinden alınıyor ve infaz süresi otomatik olarak 6 yıl daha uzatılıyor” ifadelerini kullandı.
Bu kapsamda Ali Adıman, Suat Duman, İbrahim Doğan, Hüseyin Ayyıldız, Felemez Kapçak ve daha birçok tutsağın infazlarının “yakıldığı” aktarıldı.
Yargı kararları yok sayılıyor
Elazığ 1. İnfaz Hâkimliği’nin 19 Ağustos 2025 tarihli kararında disiplin cezalarının yeniden değerlendirmeye alınamayacağının belirtildiğini hatırlatan Aslan, “Buna rağmen kurullar paralel yargı gibi davranıyor” dedi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na başvuru
Aslan, 3 Ekim 2025’te TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na resmi başvuruda bulunduğunu açıkladı. Başvuruda, Bolu Hapishanesi’ne ihtar gönderilmesi, Adalet Bakanlığı nezdinde düzenleme yapılması ve Komisyon’un yasa değişikliği önerisi geliştirmesi talep edildi.
Ayrıca 19 Nisan 2024’te TBMM’ye sunulan 2/2109 esas numaralı kanun teklifine dikkat çekildi. Teklif, TMK’nin 17. maddesindeki “üç hücre hapsi cezası alanların koşullu salıverilmeden yararlanamayacağı” hükmünün kaldırılmasını öngörüyor.
“Keyfi rejime son verilmeli”
Aslan, son olarak şu çağrıyı yaptı: “‘İnfaz yakmalar’ adı verilen bu keyfi rejim sona ermeli, infaz hukuku insan hakları temelli bir çerçeveye oturtulmalı, mahpusların koşullu salıverilme hakkı güvence altına alınmalıdır.”