
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, 691’inci F Oturması’nı dernek binası önünde gerçekleştirdi. Bu haftaki oturumda, gırtlak kanseri olan ağır hasta tutsak Mahmut Tat’ın hapishandeki durumu gündeme taşındı.
Basın açıklamasını Ferit Batur okudu. Açıklamada, Mahmut Tat’ın yaşamsal risk taşıyan hastalığına rağmen hapishanede tutulmaya devam ettiği ve gerekli tedaviye erişemediği vurgulandı. Yetkililer, hasta mahpusların serbest bırakılması için göreve çağrıldı.
Şemsettin Ekinci tahliye edildi, 6 ay sonra yaşamını yitirdi
Açıklamanın başında, İzmir Menemen R Tipi Kapalı Hapishanesi’nden Ocak 2025’te tahliye edilen Şemsettin Ekinci’nin, tedavi gördüğü hastanede 13 Haziran’da hayatını kaybettiği belirtildi. Ekinci, pek çok hasta mahpus gibi infaz erteleme hakkından faydalandırılmamış; ölüm sınırına gelen hastalığına rağmen hapishanede tutulmuştu.
Açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Hapishanelerde tedavi ve sağlığa erişimde yaşanan sorunlar can almaya devam ederken, hasta mahpuslar ölüme terk ediliyor. Tahliye edildikten sonra yalnızca 6 ay yaşayabilen Şemsettin Ekinci’nin durumu, cezaevlerinde uygulanan ihmalkâr ve ölümcül politikaların trajik bir örneğidir.”
Tecrit derinleşiyor, hak ihlalleri yaygınlaşıyor
Açıklamada, S, Y ve Yüksek Güvenlikli hapishanelerinde uygulanan “kuyu tipi” tecrit işkencesine de dikkat çekildi. Mahpusların bu hapishanelerde günde 23 saat boyunca tek kişilik hücrede tutulduğu, bu uygulamanın açık bir hak ihlali olduğu belirtildi.
Yalnızca ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerine değil, davası henüz sonuçlanmamış politik tutsaklara da yasa dışı biçimde tecrit uygulandığı vurgulandı. “Kuyu tipi hapishaneler kapatılsın” talebiyle başlatılan açlık grevlerinin sürdüğü, ancak kamuoyunda yeterli karşılık bulmadığı ifade edildi.
Mahmut Tat gırtlak kanseri: ‘Hapiste her gün ölümle yüz yüze’
Bu haftaki oturumda Mahmut Tat’ın sağlık durumuna dikkat çekildi. Tat, İsveç’te sığınma başvurusunda bulunmuş, ancak 22 Kasım 2022’de gözaltına alınıp Türkiye’ye iade edilmişti. 6 yıl 3 ay kesinleşmiş cezası nedeniyle önce Metris, ardından Marmara (Silivri) hapishanesi’ne gönderildi.
Tat, İsveç’te iki kez gırtlak kanseri ameliyatı geçirmiş ve ömür boyu kullanması gereken ilaçlarla tedavi altındaydı. Ancak bu ilaçlar Türkiye’de hapishanedeki doktorlarınca temin edilmedi. Yerine verilen “muadil” ilaçlar ciddi yan etkilere yol açtı; Tat’ın vücudunda yaralar çıktı, hastalığı hızla ilerledi.
Yeğeni, F Oturması Komisyonu’yla paylaştığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Amcam Mahmut Tat 50 yaşında, iki buçuk yıldır cezaevinde. Kanser tedavisinde kullanılan özel ilaçları cezaevi kabul etmiyor. Sağ bacağı ve kolları uyuşuyor, ciddi kilo kaybı yaşıyor. Cezaevi yemekleri kötü, sağlık ortamı yok. Hastaneye sevk edildi ama muayene edilmeden geri gönderildi. Göz göre göre ölüme sürükleniyor. Dışarıda tedavi edilmesini, eşine ve çocuklarına kavuşmasını istiyoruz.”
“Tedavi haktır, engellenemez!”
Açıklamada, “Mahmut Tat’ın ve benzeri durumda olan bütün ağır hasta mahpusların serbest bırakılması bir hukuk ve vicdan meselesidir. Sağlık hakkı temel bir insan hakkıdır ve engellenemez. Cezaevleri, insanların yavaş yavaş öldüğü yerler olmamalı” denildi.
Açıklama, “Hasta Mahpuslar Serbest Bırakılsın”, “Tecrit Öldürür, Dayanışma Yaşatır” ve “Tedavi Haktır, Engellenemez” sloganlarıyla sona erdi.