
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 20. Olağan Genel Kurulu’nu yoğun katılımla gerçekleştirdi. Genel kurul, mücadelede yaşamını yitirenlerin anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı.
Yeni yönetimi belirlemek üzere yapılan oylama sonucunda İHD İstanbul Şubesi’nin yeni yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Bilal Yıldız, Davut Aslan, Jiyan Kaya, Jiyan Tosun, Mehmet Kartal, Meral Nergis Şahin ve Ümmühan Kaya. Yönetim, önümüzdeki günlerde kendi içinde başkanlık görevini belirleyecek.
Toplantıda, geçmişten bugüne insan hakları mücadelesinin belleğini taşıyan isimlerin konuşmaları yer aldı.
Kurulda Partizan’ın mesajı da okundu.
Divan başkanlığını üstlenen Filiz Kerestecioğlu, açılış konuşmasında Cumartesi Anneleri’ni, barış annelerini, LGBTİ+ bireyleri, kadınları, işçileri ve gençleri selamladı. Mücadeleye atıfla, “Bu salondakilere eli taşın altına koymak gerektiğini söylemek tuhaf; çünkü burada eli taşın altında ezilmiş insanlar var” dedi.
‘İnsan hakları mücadelesi ödün verilmeden yürütülür’
İHD Genel Başkanı Eren Keskin, konuşmasında insan hakları savunuculuğu ile siyaset arasındaki farkı vurguladı:
“Siyasette içinize sinmeyen şeyleri yapmak zorunda kalabilirsiniz. Ama insan hakları mücadelesi ödün verilmemesi gereken bir mücadeledir.”
Keskin, 1992 yılında Ayşe Zarakolu ile birlikte yaralı bir kişiye yardım etmek için Çapa Hastanesi’ne koşarak müdahaleyi nasıl sağladıklarını anlattı. O yaralının Mefail Özgen olduğunu söyleyen Keskin, onun ertesi gün yaşamını yitirdiğini, babası Fikri Özgen’in ise yıllar sonra Diyarbakır’da gözaltında kaybedildiğini hatırlattı.
Levon Ekmekçiyan’a ilişkin mezar açılması sürecini de aktaran Keskin, mezardan çıkan kemiklerin Ekmekçiyan’a değil, bir kadına ve bir hayvana ait olduğunu belirtti.
“Arşiv dedikleri şey yalanlarla dolu çıktı. Biz açtık; içinden koca bir yalan çıktı.”
Yoleri: Mücadele yöntemlerimizi itibarsızlaştırmak neoliberal saldırının parçası
Önceki dönem başkan Gülseren Yoleri, insan hakları hareketinde yaşanan gerilemeyi neoliberal politikalara bağladı.
“Yöntemlerin anlamsızlaştığı inancı, toplumsal mücadelelerin zayıflamasına neden oluyor. Mücadele araçlarına olan güveni sarsmak, bireysel yalnızlaşmayı beraberinde getiriyor. Bu da küresel bir saldırının sonucu.”
Yoleri, artık ‘1 Eylül Barış Günü’ mitinglerinin bile yapılamadığını vurgulayarak, “Otuz binlerle alanlara çıktığımız günlerden, Salı Pazarı’nı dolduramayız endişesiyle sadece basın açıklamaları yaptığımız günlere geldik” dedi.
‘Egemenler hızla örgütleniyor, bizim de güçlü söz üretmemiz gerekiyor’
Küresel hak ihlallerine karşı dayanışmanın büyütülmesi gerektiğini belirten Yoleri, insan hakları ideolojisinin farklı yaklaşımların çözümsüz kaldığı alanlarda anahtar işlevi gördüğünü söyledi:
“Mülteci politikasından kadın haklarına kadar pek çok meselede çözüm, insan hakları perspektifindedir.”
Yoleri, konuşmasını Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Türkiye’ye yapılan övgülere tepkiyle sonlandırdı:
“Seçilmişlerin iradesinin yok sayıldığı bir ülkede, yargı bağımsızlığı konusunda Türkiye’ye övgüler yağdırılması ironiktir. Bu, büyük bir tehlikeyi işaret ediyor.”