
İngiltere’nin Bronzefield Hapishanesi’nde tutsak bulunan Qesser Zuhrah ve Amu Gib, 2 Kasım Pazar günü açlık grevine başladı. Her iki isim de “Filistin İçin Tutuklular” adlı grubun üyeleri arasında yer alıyor. Bu eylem, grubun başlattığı dönüşümlü açlık grevinin ilk adımı oldu.
Açlık grevinin tarihi tesadüf değil: 2 Kasım, İngiltere’nin 1917’de yayımladığı Balfour Deklarasyonu’nun yıldönümü. Filistinli tutsaklar, bu tarihi İngiltere’nin Siyonist projeye verdiği desteğin başlangıcı olarak görüyor.
“Filton 24” davası ve suçlamalar
Zuhrah ve Gib, kamuoyunda “Filton 24” davası olarak bilinen soruşturma kapsamında tutuklu bulunuyor. 24 kişinin, İsrail’in en büyük silah üreticisi Elbit Systems’a ait bir fabrikanın hedef alındığı eyleme katıldıkları gerekçesiyle yargılandığı bu dava, 17 Kasım’da başlıyor.
Eylem, “Palestine Action” adlı kampanya grubu tarafından organize edilmişti. Ancak İngiltere devleti kısa süre önce bu kampanyayı “terör örgütü” ilan etti.
Şu anda İngiltere genelinde Filistin davası nedeniyle 33 kişi tutsak bulunuyor.
“Adalet sistemi bizi teslim olmaya zorluyor”
Qesser Zuhrah, Bronzefield Hapishanesi’nden yayınlanan açıklamasında, açlık grevini şu sözlerle duyurdu:
“On beş aydır, biz Filistin için tutuklular, bu ‘adalet sistemini’ sınadık. On beş aydır Elbit Systems’i, siyonist yapıyı ve hükümetimizi adaleti çiğnerken izledik. Özgürlüğümüz karşılığında davamızdan vazgeçmemizi istediler. Bugün, bize insanlık hakkımızı tanımayanlarla, varoluşumuzun en temel gerçeğiyle yüzleşiyoruz: Yaşamımız ve yaşama hakkımız.”
Tutsakların açlık grevi, hem gözaltı koşullarını hem de “terör” suçlamalarına dayalı yargılamaları protesto etmeyi amaçlıyor. Grup, adil yargılanma hakkının tanınmasını ve tüm “terör” suçlamalarının düşürülmesini talep ediyor.
Bu eylemin, Filton 24 davasının başlamasından iki hafta önce gerçekleşmesi, İngiltere’deki Filistin dayanışma hareketinin hapishanelere taşındığına işaret ediyor.



