
“Katliamı durdurun, savaşı hemen bitirin!” başlığı altında İran Komünist Partisi (Tudeh) ile İsrail Komünist Partisi (MAKI) geçtiğimiz günlerde dünyadaki çeşitli medya kuruluşlarında geniş yankı uyandıran ortak bir bildiri yayınladı. Bildiride Tudeh ve MAKI, “bölgedeki İsrail’in sürekli saldırganlığını ve İran’a yapılan son saldırının uluslararası hukukun açık ihlali olduğunu” sert şekilde kınadı. “Her iki taraftaki sivillerin ciddi zarar görmesine neden olan tüm askeri eylemlerin derhal durdurulması çağrısında bulunuyoruz.”
“Benjamin Netanyahu’nun gerici sağcı hükümeti tarafından Gazze ve Batı Şeria’da, Amerikan emperyalizminin, Britanya’nın ve AB müttefiklerinin desteğiyle işlenen suçlar yalnızca 55 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybetmesine ve 18 binden fazla çocuğun ölmesine yol açmadı; aynı zamanda İsrail hükümetine bölgedeki diğer ülkelere yönelik saldırganlığı artırma konusunda da yeşil ışık yaktı. Bu saldırılar, ABD emperyalizminin stratejik hedefleri doğrultusunda Ortadoğu haritasını yeniden şekillendirmeyi amaçlıyor.” ifadeleri kullanıldı. Ayrıca “Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından insanlığa karşı suç işlemekle haklı olarak suçlanan bir hükümetten bahsediyoruz.” denildi.
İran ve İsrail’deki komünist partilere göre, “İran ve İsrail’de tanık olduğumuz savaş ve yıkım sırasında, Gazze ve işgal altındaki Batı Şeria’da Filistin halkının insanlık dışı acılarının ve baskısının daha da derinleştirilmesi yönündeki girişimlere karşı da uyarıda bulunuyoruz. Uluslararası toplumu, Filistin halkı ve bölge halkları için başka bir felaketi önlemek amacıyla gerçek ve somut adımlar atmaya çağırıyoruz.”
“Filistin devletini şimdi tanıyın! Gazze’deki soykırımı durdurun! Bu gerginliklerden ve savaştan sadece emperyalizm, onun uzantıları, gerici güçler ve diktatörlükler kâr sağlıyor,” çağrısında bulundular. “İsrail ve ABD – Irak, Libya ve Suriye’den sonra – şimdi İran’ın egemenliğini sarsmaya kararlılar ve bölgedeki tüm rejimler aynı emperyalist proje ve Ortadoğu’daki hegemonyacı hedefler doğrultusunda diz çökene dek durmayacaklar. Bu projenin amacı, halkların iradesini ve kendi kaderini tayin hakkını bastırmaktır.”
Her iki parti de Ortadoğu’da ve dünyada tüm nükleer silahlanma planlarına ilkesel olarak karşı olduklarını açıkladı. “Ortadoğu’daki nükleer silahlanma yarışını durdurmanın yolu, İran’a yönelik saldırgan bir savaş değil; tüm bölgenin nükleer silahtan arındırılması ve İsrail dahil olmak üzere tüm bölge ülkelerinin Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’nı imzalamasıdır.”
Ayrıca, İsrail’de, İran’da ve dünyada özgürlük yanlısı tüm ilerici güçlere de çağrıda bulundular: “Bu açık ve zalimce uluslararası hukuk ihlalini kınamak için birleşin ve tüm çabanızı yıkıcı ve kapsamlı bir askeri çatışmayı önlemeye ve Ortadoğu’da barışı tesis etmeye odaklayın.”
“Bölgenin felakete sürüklenmesini önlemek için BM ve Güvenlik Konseyi dahil olmak üzere mevcut tüm uluslararası mekanizmalar aracılığıyla harekete geçilmelidir,” ifadeleriyle uyardılar. İran’daki komünistlerin 1980’lerin başından beri yeraltında faaliyet gösterdiği, binlerce üyesinin rejim tarafından öldürüldüğü, tutuklandığı, işkence gördüğü veya ülkesinden kaçmak zorunda kaldığı belirtilirken, geçtiğimiz Cuma günü yayımladıkları açıklamada, “Benjamin Netanyahu tarafından, muhtemelen Trump yönetimiyle koordineli şekilde yürütülen bu alçak saldırı, tüm uluslararası yasaların ihlalidir,” denildi.
Ayrıca, Amerikan istihbaratının değerlendirmesine göre İran’ın fiilen nükleer silah geliştirme yolunda ilerlemediği ve bu tür bir silah üretmesinin üç yıla kadar sürebileceği bildirildi – bu sabah Amerikan CNN kanalı tarafından aktarıldı. Bu rapor, İran’ın nükleer programını yok etmek için topraklarına saldırılar düzenleyen ve ülkenin nükleer silah üretiminde geri dönülemez bir noktaya yaklaştığını iddia eden İsrail sağcı hükümetinin duruşuyla çelişiyor. CNN’e konuşan bir ABD hükümeti yetkilisi, geçtiğimiz Cuma günü başlayan saldırılardan bu yana İsrail’in İran’ın nükleer programını sadece birkaç ay geciktirebildiğini belirtti. Haberde, İsrail’in Natanz’daki uranyum zenginleştirme tesisine büyük zarar verdiği, ancak dağın altındaki Fordo’daki korunaklı zenginleştirme tesisine neredeyse hiç zarar veremediği vurgulandı. Uzmanlara göre, İsrail’in Fordo tesisine zarar vermesi, ileri düzey hava mühimmatları ve ABD’nin operasyonel desteği olmadan mümkün değil.