
Ciddi olan, özgürlük uğruna yaşamını gözden çıkararak savaşanlardır. Ciddi olan, özgürlük gibi büyük amaç taşıyarak, halkının mutluluğu için bedeller ödeyen, adı konmamış fedakarlıklar gösterenlerdir. Duru bir gökyüzü için her türlü vahşete katlananlardır. Acıyı bir silah gibi göğsünde saklayanlardır. Ciddi olan, gerilladır. Ciddi olmayan ise gerillanın ateşkes kararına rağmen her gün Kürdistan topraklarını, medya savunma alanlarını kimyasal ve yasaklı silahlarla bombalayanlardır. Halkın yaşamını zehir edenlerdir.
Dürüst ve ciddi olmayanlar, bir yandan “PKK gelsin, Malazgirt’te kongresini yapsın” deyip diğer taraftan aralıksız bir şekilde gerilla alanlarını bombalamaya devam eden, yetmezmiş gibi utanmadan havadan el ilanları atarak gerillaların teslim olmasını isteyenlerdir. Ciddi ve dürüst olmayanlar, bir yandan mecliste “barış” için elini uzatıp diğer yandan kılını bile kıpırdatmayanlardır.
Dile kolay, yarım asırdır, Kürdistan dağlarında halkının özgürlüğü ve mutlululuğu için savaşmak… Dile kolay, binlerce toprağa düşen, yıldızlara ulaşan gerillanın acısını bir silah gibi göğsünde saklamak. Doğanın ve yaşamın sayısız zorluklarına, düşmanın vahşetine ve barbarlığına katlanarak özgürlüğe olan inancı her koşulda yaşatmak, umudu büyütmek!
Ciddi olan anadilinde öz kimliğiyle, yüksek sesle özgürlüğünü haykıranlardır. Samimi ve ciddi olanlar, barış ve demokrasi uğruna her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olanlardır. Ciddi olanlar, yoksulun gözyaşında özgürlüğü arayanlardır.
Gerilla, tutarlılığın, dürüstlüğün temel dinamiği, özgür geleceğin onurlu neferidir. Onlar için söz, özgürlük kadar değerli ve anlamlıdır. Verdiği sözü tutanlar yarım asırdır, özgürlük, adalet için son nefeslerine kadar mücadele edenlerdir.
Samimi ve dürüst olmayanlar hırsızlardır, tefecilerdir, soygunculardır, Türk kompradorlarıdır. İşçileri emekçileri iliklerine dek sömürerek en derin yoksulluğa ve sefalete mahkum edenlerdir. Gençleri geleceksizliğe mahkum edenlerdir. Her gün kadınları acımasızca katledenlerdir. Ciddi olmayanlar, Kürdistan topraklarını evlat kokusuyla acıya boğanlardır. Ana dillerini yasaklayan, Kürtleri zorla Türkleştirmeye çalışanlardır.
Ciddi olmayanlar, gerillanın ateşkes kararına karşın dört günde 627 kez Medya Savunma Alanları’nı bombalayanlardır. “Barış ve demokratikleşme” sürecine bombalarla yanıt verenlerdir. Şiddet yoluyla Kürt ulusal özgürlük sorununu çözmeye devam edenlerdir.
Adalet ve savunma bakanının açıklama ve uygulamalarına bakıldığında “barış ve demokrasi” yönünde bir adımın dahi atılmadığı görülür. Ne çatışmasızlık ortamının sağlanması ne de imha amaçlı askeri operasyonların durdurulması yönünde bir adım bile atılmadı. Türk ordusunun her gün sayısını artırarak çoğalttığı saldırılar yaşanırken “gelin kongrenizi yapın” açıklaması sinsi bir tasfiye amacından başka bir şey değildir. Kandırma, aldatma, sinsilik, ikiyüzlülük, sözünde durmama Türk devletin fitratında vardır.
On binlerce tutsağın, sayısız ağır hastanın ağır tecrit koşullarına mahkum edildiği, en temel hukuki hakların bile ayaklar altına alınmaya çalışıldığı ortamda “barış” olabilir mi? Umut hakkının gerçekleşmesi, tecrit koşullarının ortadan kaldırılması yönünde bir adımın bile atılmadığı ortamda “barış” olabilir mi? Gerillaya “teslim ol” çağrılarının yapıldığı ortamda “barış” olabilir mi?
Adı bile konmaktan çekinilen, gerçekleşmesi yönünde hiçbir adımın atılmadığı “barış” sürecine ve gelişmelere ilişkin en gerçekçi ve en anlamlı yanıtı KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık vermektedir. “Türk devleti Kürtleri yok etmek istiyor. Biz buna karşı duracağız. Kayıtsız şartsız silah bırakmak, Türk devletine gelip bizi yok etmek istemesi için bir davet olur. Silahsızlanmak ölüme hazırlanmak anlamına gelir. Kendimizi savunmaya ve mücadelemize devam edeceğiz.”
İmha ve yok etmekten, tasfiye ve teslim alma politikasından vazgeçmeyen, ikiyüzlülüğe devam edenler, ciddi olabilir mi? Ciddi ve dürüst olan gerilladır.
(Yeni Özgür Politika – 22 Nisan 2024)