
İZMİR – Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi, “F Tiplerinden Kuyu Tipine “Yüksek Güvenlikli” Hapishaneler” başlıklı bir panel düzenledi.
İzmir Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda yapılan etkinlikte duvarlara Kuyu Tipi Hapishanelerde tutsak bulunan mahpusların avukatları aracılığıyla gönderdikleri çizimler ve resimler asıldı.
Panel, ÇHD İzmir tarafından hazırlanan “Kuyu Tipi Hapishaneler Kapatılsın” isimli videonun gösterimiyle başladı.
Sonrasında Şakran Kadın Kapalı Hapishanesinde tutsak olan Zuhal Sürücü’nün mesajı okundu.
Panelde ilk olarak Özgür Gelecek okuru, 96 Ölüm Orucu direnişçisi ve aynı zamanda yazar olan Eyüphan Başar söz aldı.
Başar, devletin bu tarz hapishanelerle devrimcileri bir yandan tecrit ederek bir yandan da teslim almaya çalıştığını ifade etti. Devletin teslim almaya yönelik politikalarına karşı devrimcilerin de mücadeleyi hiçbir zaman bırakmadığına dikkat çeken Başar, F Tipi Hapishanelerle yenilgiye uğratamadıkları devrimcilere karşı şimdi de Kuyu Tipi Hapishanelere başvurduklarını belirtti.
Çoğu insanın Kuyu Tiplerinden habersiz olduğunu söyleyen Başar, halkın diğer kesimlerine de gidilerek, bu tarz hapishanelerin anlatılması ve daha çok insan katarak toplumsal tepkinin arttırılması için yol ve yöntemler bulunması gerektiğine vurgu yaptı.
Daha sonra söz alan Tıp Hekimi ve Klinik Psikolog Türkcan Baykal, ‘sağlıklı’ denildiğinde kastedilenin sadece sakatlığın, engelliliğin olmaması değil aynı zamanda kişinin biyolojik, psikolojik, sosyal ve politik iyilik halinin olduğuna dikkat çekti.
Mahpusların hapishanelerde bu zamana kadar bedel ödemeden hiçbir sağlık hakkına erişemediğini vurgulayan Baykal, hapishanelerdeki bütün mahpusların maddi, ruhsal, sosyal ve politik bir bedeli olmayan nitelikli, etkin, zamanında ve hızlı bir şekilde sağlık haklarından yararlanmaları gerektiğini belirtti.
Kuyu Tipi Hapishanelerde insan onuruna yakışmayacak bir şekilde tutsakların tecrit edildiğini ifade eden Baykal, insansız, havasız, güneşsiz hücrelerde mahpusların en sağlıksız bir şekilde yaşamaya zorlandığını söyledi.
İç Mimar ve Araştırma Görevlisi Özüm Karadağ, Türkiye’deki hapishane tiplerinin tarihsel olarak tipolojik değişimini anlatarak başladı.
Genelde mimarlıkla böyle politik konuların bağdaştırılmadığını ifade eden Karadağ, mimarlığın aslında bu tarz hapishanelerin, işkencehanelerin, katliamların aracı olarak kullanıldığını belirtti.
Amerika’da veya Avrupa’da bazı hapishane projelerinin bazı mimarlık ofisleri tarafından etik bulunmayarak yapımının reddedildiğini ifade eden Karadağ, Türkiye’de ise durumun farklı olduğunu bırakın yapımının reddedilmesini ne mimarlık ofisleri ne de meslek odaları tarafından konunun tartışılmadığını ve sessizlikle geçiştirildiğini söyledi.
Daha sonra Buca Kırıklar Hapishanesinde tutsak bulunan Resul Kocatürk’ün gönderdiği mesaj okundu.
Son olarak konuşma yapan ÇHD İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu’nda yer alan Avukat Firdevs Avşar, Kuyu Tipi Hapishanelerde tutsakların yaşadığı psikolojik işkenceyi aktardı.
Ülkemizde hapishanelerin her dönem işkence, hak ihlalleri ve kötü muamelerle anılan yerler olduğunu belirten Avşar, özellikle 80 darbesinden sonra hapishanelerde daha köklü bir değişime başlandığını ve amacın politik tutsakların kolektif mücadelesini, bir aradaki direnişini kırmak ve tecrit ederek yalnızlaştırmak olduğunu vurguladı.
Devletin F Tipi Hapishanelere yöneldiği dönemde tutsakların direnişe geçtiğini ve devlet tarafından 19 Aralık katliamının gerçekleştirildiğini söyleyen Avşar, sistemin F Tipi Hapishanelerle yenilgiye uğratamadığı politik tutsaklara karşı şimdi de Kuyu Tipi Hapishanelere yöneldiğine dikkat çekti.
Son olarak katılımcılar için soru-cevap, görüş ve öneri bölümü yapıldıktan sonra panel sona erdirildi.



