
Kadınlar Birlikte Güçlü, siyonist İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik ablukasını kırmak amacıyla Vicdan Gemisi ile yola çıkan Zora temsilcisi gazeteci Anna Liedtke’nin İsrail güçleri tarafından gözaltında cinsel saldırıya uğramasını İstanbul Taksim Tünel’de protesto etti.
Eylemde “İsrail işgal hapishanelerinde cinsel işkence var” pankartı açılırken, “Sosyalist kadın gazeteciler Anna’nın yanında”, “Cinsel saldırı savaş suçudur” ve “Cinsel şiddet İsrail’in gerçek yüzüdür” yazılı dövizler taşındı.
İSTANBUL | Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla çok sayıda kadın, Gazze ablukasını kırmak için yola çıkan Vicdan Gemisi’nde bulunan Anna Liedtke’nin İsrail askerlerinin cinsel saldırısına uğramasını Taksim Tünel’de protesto etti. pic.twitter.com/xtd0HbnjOO
— Özgür Gelecek Gazetesi (@Ozgur_Gelecek5) December 27, 2025
Basın açıklamasını okuyan Serenay Sevimli, siyonist İsrail’in yıllardır tüm dünyanın gözü önünde Filistin halkına yönelik soykırım politikası yürüttüğünü belirtti. Sevimli, 10 Ekim’de imzalanan ateşkes anlaşmasına rağmen İsrail’in ateşkesi defalarca ihlal ettiğini ve yüzlerce Gazzeliyi katlettiğini ifade etti.
Açıklamada, İsrail Parlamentosu’nun Filistinli tutsaklar için idam cezasını yasallaştırmaya yönelik girişimlerine dikkat çekilirken, ABD yönetiminin önerdiği ve çok sayıda ülke tarafından onaylanan Gazze Planı’nın Gazze’nin yeniden sömürgeleştirilmesi anlamına geldiği vurgulandı.
Kadınların savaş ve işgal koşullarında daha ağır baskılara maruz kaldığı belirtilen açıklamada, siyonizmin cinsel şiddeti sistematik bir savaş ve sindirme aracı olarak kullandığı ifade edildi. Anna Liedtke’nin İsrail hapishanesinde maruz kaldığı cinsel işkenceyi teşhir ettiğine dikkat çekilen açıklamada, Liedtke’nin yaşadıklarını “odakta olmak için değil, hapishanelerde cinsel şiddete uğrayan tüm kadınlar adına” anlattığı aktarıldı.
İsrail hapishanelerinde Filistinli kadın tutsaklara yönelik cinsel taciz ve şiddetin yaygın olduğunun hem tanıklıklar hem de raporlarla belgeli olduğu belirtilirken, Hayfa’daki Damon Hapishanesi’nde yaşanan işkencelere dair son açıklamalar hatırlatıldı. Cinsel şiddetin münferit değil, sömürgeci ve patriyarkal bir devlet politikası olduğu vurgulandı.
Açıklamada, Filistinli kadınların hem işgal politikalarına hem de patriyarkal baskıya karşı hayatta kalma ve özgürlük mücadelesi verdiği belirtilerek, “Ne kadınlar özgürleşmeden Filistin özgür olabilir ne de Filistin özgürleşmeden kadınlar özgür” sözlerine yer verildi.
Eylem, “Gözaltında ve hapishanede cinsel şiddete son”, “İsrail’le askeri, siyasi, kültürel ve akademik tüm ilişkiler kesilsin”, “Filistinli kadınlara özgürlük” ve “Nehirden denize özgür Filistin” çağrılarıyla sona erdi.



