
8 Mart’a az bir zaman kaldı ve 8 Mart hazırlıkları ve programları da dört bir yanda yoğunlaşmaya başladı.
Her ne kadar kadın örgütleri 8 Mart programlarını oluşturmak, bunu kadınlara taşıyabilmek, duyurabilmek için her zaman olduğu gibi yoğun bir çaba içinde olsa da alışık olduğumuz coşku ve motivasyonu yakalamak konusunda epey zorlandığını da göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Bir araya geldiğimiz, gücümüzü, enerjimizi, sözümüzü birleştiren platformlarımızın son zamanlarda zayıflaması, politik farklarımızın belirginleşmesi, pratik hareketimizdeki tempo düşüklüğü 8 Mart sürecine de kaçınılmaz olarak yansıyor. Pek çok şeyin ağır aksak ilerlemesi, tükettiğimiz ve birlikte yürüyebilmek adına belli bir düzey yakaladığımız kimi tartışmaların başlangıç noktasında yeniden açılması, pratik adımların atılmasında yaşadığımız atıllık, kadınlara 8 Mart’ı anlatma, duyurma noktasına ağır aksak ilerleyişimizi bu yansımalardan bazıları olarak görebiliriz. Bu tabloyu kadın hareketinin bir gerçekliği olarak ortaya koyabilmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Devamında bu gerçekliği açığa çıkaran, besleyen nedenleri doğru okuyabilmekte önem kazanıyor.
Kuşkusuz nedenler çok yönlü. En genel anlamda ülkedeki, dünyadaki durumla bağları güçlü. Bu en genel durumun içinde ülkedeki erkek egemen iktidarın pek çok politikasını cinsiyet eşitsizliğini güçlendirme, kadının toplumsal konumunu sistematik olarak geriletme üzerine kuruyor olması durumu epey özgünleştiriyor.
Bunun yanında her bir kadın örgütünün ideolojik, politik ve pratik hattı ve bunun mevcut durumdan etkilenme düzeyi de başka bir özgünlük yaratıyor. Başta bunlar olmak üzere eşlik eden büyüklü küçüklü tüm nedenler birleşerek kadın özgürlük mücadelesinin gelişimini baltalayan bir engele dönüşüyor.
Erkek egemen iktidarın kadınları egemenliğini güçlendirme araçlarından biri olarak görmesi, tüm politikalarını buna göre dizayn etmesi, kadınları ve kadın hareketini her saldırısında ayrıca ele alması, kadınların istem ve ihtiyaçlarını görmezden gelerek erkek egemen düzeni güçlendirmeye odaklanması…
Kadın hareketinin erkek egemen devletin kadın hareketini zayıflatmaya, kadın kitlelerini çaresiz ve çözümsüz hissettirerek bu sisteme mahkummuş algısını güçlendirmeye dönük politikalarını boşa çıkaracak bütünlüklü güçten şu an yoksun oluşu, her kesimden kadının ihtiyaç ve istemlerini gören ve bunu politik, pratik bir hatta dönüştürme potansiyelini açığa çıkaramayışı…
Özetle kadın hareketinin erkek egemen iktidarın saldırılarını boşa çıkarmak için kadınları örgütleyen ve çok yönlü harekete geçirebilen bir gücü açığa çıkaramayışı çelişkilerimizi karmaşıklaştıran, kadın özgürlük mücadelesinin yürüyüşünü yavaşlatan tablonun açığa çıkmasına zemin yaratıyor.
Mevcut tabloyu derinleştiren etkenlerden biri de iktidarın sınıf mücadelesini bunun bir parçası olarak kadın mücadelesini dizginlemek adına başlattığı operasyonlar. Her günü yüzlerce gözaltı ve tutuklama haberi ile karşılıyoruz. Bu tutuklama furyasından kadınlarda payını alıyor. Son HDK operasyonunda gördüğümüz gibi kadın çalışmaları tutuklamanın güçlü gerekçelerinden biri haline geliyor. “Aile yılı” ilanının ilk yansıması 14 Şubat eyleminde LGBTİ+ları hedef alarak onlarca kadını gözaltına almak oldu. Çok geriye gitmeden 2015’le başlayan OHAL sürecini ve kadınların gösterdiği refleksi hatırlamak yeterli. Erkek egemen iktidarı tüm saldırganlığına ve olanaklarına rağmen çaresiz bırakan güç ve iradenin temel referansı neydi? Toplumun parçalanmışlığına devrimci, politik, ilerici öznelerin parçalılığını ekleyerek ilerleyen iktidar, kadınlar söz konusu olduğunda bu parçalılıkla bu denli derin karşılaşmadığı için adım atarken daha temkinli davranmak, daha fazla düşünmek zorunda kalıyordu. Kadınların birlikte mücadeleye dair ortaya koyduğu olumlu tutum bu tabloyu yaratan temel etkendi.
Hatırlayacağımız, hatırlatacağımız, güçlenmek adına yaslanabileceğimiz önemli bir birikim ve deneyim olduğunun altını çizmenin 8 Mart yaklaşırken önem kazandığı açık. Bu birikim kadınların emeği ve çabası ile şekillendi. 8 Mart’a da mücadelemizin geleceğine de aynı düzlemde biçim verebiliriz.