
Rojin Kabaiş’in yaşamdan koparılmasının üzerinden bir yıl geçmiş iken, cinayeti hala aydınlatılamadı. Bir yıldır Rojin’in şüpheli ölümü karanlık kapıların ardında “intihar” denilerek kapatılmaya çalışıldı. ATK raporu gizlendi, failleri ortaya çıkarılmadı. İlk açıklanan ATK raporunda Rojin’in bedeninde 2 erkeğe ait DNA tespit edilmesine karşın ısrarla “suda boğulmaya bağlı ölüm” ile birlikte “intihar” tanımlamaları yapıldı. Ama Rojin’in babası Nizamettin Kabaiş ve ailesi başta olmak üzere dosyanın takipçisi Amed-Van Barosu’nun ve kadın örgütlerinin faillerin ortaya çıkarılması için yürüttüğü ısrarlı mücadele, “Rojin’e ne oldu?” diyerek sokaklarda seslerini birleştiren binlerce genç kadının haykırışı, Kabaiş dosyasında önemli bir gelişme yaşattı.
Geçtiğimiz günlerde dava avukatlarıyla paylaşılan yeni bilgi ile ATK raporunda daha önceden belirtilen 2 erkek DNA’sından birinin göğüs bölgesinde diğerinin ise vajinanın iç bölgesinde tespit edildiği açıklandı. Bir yıldır yürütülen kararlı mücadelenin etkisiyle Rojin’in intihar etmediği, öldürüldüğü ATK raporuyla belgelendi. ATK, iki erkek DNA’sının bulunduğu bölgeleri açıklamış da olsa, DNA’ların otopsi işlemi sırasında “bulaş riski” taşıdığını belirtmeye devam ediyor. Aslında açığa çıkan bu bilginin hala kaygılı cümlelerle ifade edilmesi coğrafyamızdaki kurumların güvenirliliğini her daim bize sorgulatırken, bir ATK kurumunun bilimsel, bağımsız kararını açıklayamaması, bilgiyi gizleme gücünü arkasındaki fail koruyucu kurumlardan alıyor. Bir yıldır ATK’nın açıklamadığı bu bilgi, delillerin gizlenmesi, Van Üniversitesi Rektörlüğü’nün suskunluğu Rojin’in akıbetini karanlıkta bıraktığını söyleme devam edeceğiz.
Rojin’in ölümünün ardından açığa çıkarılmayan, cezasızlık politikalarıyla korunan failler bir yanda dururken; cinayetin gerçek sorumlusu olan devlet ve kurumlarının neredeyse faillerin ortaya çıkmaması için kurmuş olduğu erkek-devlet ittifakına ilk kez tanıklık etmiyoruz. Beş yıldır şüpheli şekilde kaybedilen Gülistan Doku’dan hala haber alamıyoruz. Cezasızlık zırhıyla korunan failler, işletilmeyen erkek yargı ve akıbetini ortaya çıkarmayan devlet kurumlarının güçlü erkek-devlet ittifakıyla Gülistan Doku hala kayıp!
Erkek egemen düzenin cezasızlık politikalarının bir sonucu olarak şüpheli her ölümün ardında failleri ortaya çıkarılmamış kadın ve LGBTİ+ cinayeti karşımıza çıkıyor. Her şüpheli kadın ve LGBTİ+ ölümünün politik olduğunu dile getirmeye devam ederken; şüpheli ölümlerin ardında esas sorumluların sadece failler değil, failleri koruyup kollayan erkek egemen düzen olduğunu da söylemeye devam edeceğiz.
Erkek-yargı-devlet ittifakını, kadınların adım adım birleşen sesi ve mücadelesi dağıtabilir. Rojin’in intihar etmediğini duymayanlara haykırmaya devam ederken, bedenindeki iki erkek DNA’sının açıklanması, faillerinin ortaya çıkarılması için mücadele edeceğiz.
Katledilen, kaybedilen, yaşamdan koparılan her kadın ve LGBTİ+nın öfkesini içimizde büyütürken, umudumuz sokaklarda birleşen isyanımızda. Rojin ve katledilen tüm kadınlar için öfkemiz ilk günkü gibi, mücadelemiz ise bakidir. Rojin’in anadilinde “Çi bi serê Rojîne’e hat?” “Rojin’in başına ne geldi?” sorusu artık bizler için failler ortaya çıkana dek sözümüz, gerçek faillerden hesap sormanın ifadesi olmuştur.
				


