
Soğuk Savaş döneminde antikomünist propagandanın en şiddetli hissedildiği ülkelerden biri hiç şüphesiz ABD. Cadı avlarıyla, karalama kampanyalarıyla, sansürle, yasaklarla ve cinayetlerle komünizmin 20. yüzyılda ABD’deki serüveni hiç de kolay olmadı. Geride ‘komünist’ ya da ‘sosyalist’ kelimelerinin bile öcüleştirildiği bir algı miras kaldı. Fakat genç nesiller, antikomünist propagandanın türlü çarpıtmalarla takmaya çalıştığı çelmeleri reddediyor. ABD’li gençler arasında sosyalizme ve komünizme olumlu bakanların oranı son derece yüksek seviyelerde seyrediyor.
Sosyalizm popülerlik kazanıyor
Cato Institute/YouGov tarafından yapılan araştırmaya göre ABD’li gençler komünizm hakkında olumlu düşüncelere sahipler. Yaşları 18 ile 29 arasında değişen ilk grubun yüzde 34’ünün komünizme dair olumlu yanıt verişi dikkat çekiyor. Aynı gruba sosyalizm hakkındaki düşünceleri sorulduğundaysa bu oran yüzde 62’ye kadar çıkıyor.
Soruyu tersten soran bir diğer araştırmaya bakacak olursak ABD’de kapitalizme dair pozitif görüşlerde istikrarlı bir düşüş gözlemleniyor. Gallup tarafından paylaşılan verilere göre ABD nüfusunun yüzde 54’ü kapitalizme olumlu yaklaşıyor; sosyalizm hakkında negatif düşünenlerin oranı ise yüzde 57 olarak belirtiliyor. İlk bakışta bu oranlar çelişkili görülebilir. Ancak 2010’da kapitalizme olumlu bakanlar yüzde 61, sosyalizme olumlu bakanlar yüzde 36’yken bugün işler yavaşça terse dönüyor.
Kapitalizmin olmazsa olmazı büyük şirketlerin varlığını pozitif değerlendirenler 2010’da yüzde 49’ken bugün bu rakam yüzde 37’ye kadar düzenli bir şekilde gerilemiş durumda.
Trump duyurdu: Antikomünizm haftası
Söz konusu araştırmaların ABD’deki yorumları da dikkat çekici. Öyle ki bu veriler ana akım medyada daha çok ‘ABD için tehlike çanları çalıyor’ şeklinde değerlendirmelerle kendine yer buluyor.
Belki biraz da bu sebeple ABD Başkanı Donald Trump, 2-8 Kasım tarihlerini ‘antikomünizm haftası’ ilan etti. Ekim Devrimi’nin yıl dönümü 7 Kasım’ı da içerisine alan bu hafta hakkında ilginç bir açıklama yayımladı.
“Bu hafta ulusumuz, tarihin en yıkıcı ideolojilerinden birinin yol açtığı tahribatın resmi anısı olan antikomünizm haftasına tanıklık ediyor. Kıtalar ve nesiller boyunca komünizm uluslara ve insanlara yıkım getirdi. İnancı yok etmek, özgürlüğü baskılamak ve zorlu çalışma ürünü kazanılan refahı yok etmeye çalışan rejimler 100 milyondan fazla can aldılar ve ezdiklerinin Tanrı vergisi haklarını ve onurlarını hiçe saydılar. Onların anısını onurlandırırken ulus olarak bir kez daha komünizme karşı dimdik durma, özgürlük ve insanlık davasını savunma ve hiçbir yönetim sisteminin özgür bir halkın iradesini ve vicdanını kontrol altına alamayacağının sözü veriyoruz.” Trump’ın açıklaması bu şekilde başlıyor. Ancak takibindeki paragraflarda “Bayram değil seyran değil, nereden çıktı şimdi bu açıklama?” diye düşünenlerin sorusu yanıtlanıyor:
Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana geçen 34 yılda dünya hem demokrasinin zaferine hem de tiranlığın yeni şekillerde devam edişine tanıklık etti. Yeni sesler şimdi eski yalanları tekrar ediyorlar. Eski yalanları ‘sosyal adalet’ ve ‘demokratik sosyalizm’ gibi söylemlerle örtüyorlar. Ancak vermek istedikleri mesaj hâlâ aynı: Özgürlüğünüzü verin, hükümetin gücüne güvenin ve refah vaadini kontrolün sahte huzuruna takas edin. Amerika bu şeytani doktrini reddediyor.
Trump, bu gibi gerekçeler nedeniyle ABD Başkanı olarak 2-8 Kasım’ı ‘antikomünizm haftası’ olarak ilan ettiğini duyuruyor.
Hayaletin nefesi enselerde
Soğuk Savaş’ın en ciddiyetsiz antikomünist propaganda diliyle kaleme alınmış bu açıklamanın arkasındaki asıl nedeni düşündüğümüzde şüphesiz New York seçimlerinde belediye başkanı seçilen solcu aday Zohran Mamdani’ne bir yanıt gibi okuyabiliriz. Trump, Mamadani’yi komünist olmakla ‘suçladığı’ için antikomünist söylemi güçlendirmeyi tercih etmiş olabilir. Fakat araştırmalar, Trump’ın reaksiyonu hatta ve hatta Mamdani’nin zaferi gösteriyor ki yaşananlar bir siyasi manevradan fazlasına işaret ediyor: Komünizmin hayaleti hiç kaybolmadı…
Tarihi Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle bitirenlerin aksine komünizm gücünü kapitalist üretim ilişkilerinin yarattığı çelişkinin ta kendisinden alıyor. Herkes gibi ABD’li gençler de kapitalizmin kendilerine sunduğu geleceğin karanlığını fark ediyor. Hem de başlarından aşağı boca edilen tüm antikomünist propagandaya rağmen.
Yeni bir haftanın ilanı ya da başka diğer propaganda biçimleri… Hiçbiri antikomünizmin zayıflayan gücünü harlamaya yetmeyecek. Çünkü komünizmin varlık sebebi bir günden ötekisine bitebilecek ilişkilere dayanmıyor. Bu yüzden “Komünizm Sovyetler’in çöküşü ile bitti” diyenler enselerine yaklaşan komünizm hayaletinin nefesini hissediyorlar. Komünizmi mezara gömüp tarihi erken bitirenler, paradoksal şekilde hep daha sık komünizmden bahsediyorsa hayalet kimlere musallat olacağını biliyor demektir.
Kaynaklar:
https://bit.ly/48uJpN1
https://bit.ly/3MgnLEO
https://bit.ly/4pFumae



