
Etkinlik, Güney Almanya Kaşanlı Köyleri Kültür, Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (GAKKYDD) e.V. ile Almanya Türkiye İşçiler Federasyonu (ATİF) bünyesinde faaliyet yürüten Tohum Kültür Merkezi tarafından organize edildi. Konuşmalarda, söz konusu katliamların yalnızca geçmişte yaşanmış olaylar değil, hâlâ hesabı sorulmamış toplumsal yaralar olduğu ifade edildi.
Toplantının açılışı ve moderatörlüğü Ahmet Değer tarafından yapıldı. Değer, GAKKYDD adına hazırlanan açıklamayı katılımcılarla paylaşarak, toplumsal hafızanın diri tutulması, geçmişle yüzleşme ve benzer acıların tekrar etmemesi için ortak mücadele çağrısında bulundu.
Etkinlikte Tohum Kültür Merkezi adına konuşan Hasan Çelik, hapishanelerde yaşanan işkence, infaz ve baskı uygulamalarına dikkat çekti. Çelik, Roboski Katliamı’nın devlet politikalarıyla ilişkisini ele alarak, günümüzde de sürdürülen tecrit, hasta tutsaklara yönelik uygulamalar ve bunlara karşı hapishanelerde gelişen direnişlere değindi. Bu uygulamaların süreklilik arz eden bir devlet politikası olduğuna işaret etti.
Araştırmacı-yazar Aziz Tunç ise konuşmasında Maraş Katliamı’nı tarihsel ve siyasal arka planıyla ele aldı. Tunç, devletin Maraş ve benzeri katliamları hâlâ “olay” olarak tanımlamasının yanlış olduğunu belirterek, bunların toplu insan kıyımı olduğunu vurguladı.
Birleşmiş Milletler’in tanımlarına atıf yapan Tunç, “Toplu insan kıyımı kategorisinde iki temel tanım vardır: katliam ve soykırım. Eğer bu suçlar etnik ya da dinsel saiklerle işlenmişse, doğrudan soykırım kapsamına girer” dedi. Tunç ve Çelik, söz konusu katliamların devlet eliyle organize edilmiş sistematik saldırılar olduğunu ifade etti.
Soru-cevap bölümünde, devam eden “barış süreci” tartışmalarına da değinildi. Konuşmacılar, adalet sağlanmadan ve geçmişle yüzleşilmeden kurulacak bir “barışın” kalıcı olamayacağını vurguladı.
Etkinliğin sonunda Aziz Tunç, katılımcılarla sohbet ederek kitaplarını imzaladı. İmza bölümünde yazarın eserleri üzerine kısa söyleşiler gerçekleştirildi.
Etkinlik, “İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımı olmaz. Hafızayı büyütmek, adalet talebini yükseltmek ve mücadele zeminlerini genişletmek bugünün sorumluluğudur” çağrısıyla sona erdi.



