DerlediklerimizGüncelLGBTİ+

Nedime Erdoğan | LGBTİ+ çocuklarımız hedefte: Medeni Kanun ve Ceza Kanunu değişiklik teklifi ne anlama geliyor?

"Bir ebeveyn olarak, çocuğumun temel haklarına erişiminin engellenmesini kabul edemem. Onların geleceğini korumak için dayanışma içinde olmaktan başka bir çaremiz yok"

Türkiye’de LGBTİ+’ların varoluşu her geçen gün daha fazla tehdit altına giriyor. Son olarak, Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda yapılması planlanan değişiklikler, LGBTİ+ ‘ların temel hak ve özgürlüklerine doğrudan saldırı anlamına geliyor. Peki, bu değişiklikler neyi hedefliyor ve biz aileler olarak ne yapmalıyız?

Medeni Kanun’un 40. maddesinde yapılması planlanan değişikliklerle, cinsiyet uyum sürecine başlama yaşı 18’den 21’e çıkarılmak isteniyor. Bunun yanı sıra, tıbbi ve hukuki süreçler daha da zorlaştırılıyor. Bu durum, zaten sayısız engelle karşı karşıya kalan transların hayatlarını daha da çıkmaza sokacak.

Translar ve ailelerinin yıllarca verdiği hukuki ve sosyal mücadele, bu değişikliklerle büyük bir darbe alacak. Bu değişiklikler, transların hem hukuki hem de tıbbi haklarına erişimlerini kısıtlayarak, yaşam kalitelerini ve gelecekteki refahlarını ciddi anlamda riske atacak. Bir ebeveyn olarak, çocuğumun temel haklarına erişiminin engellenmesini kabul edemem.

Ceza Kanunu’na “biyolojik cinsiyet” ifadesinin eklenmesiyle, LGBTİ+’ların kamusal alandaki varlığı daha fazla tehdit altına girecek. Bunun anlamı, LGBTİ+ ‘lara yönelik nefret söylemlerinin ve ayrımcılığın daha da meşrulaştırılmasıdır. LGBTİ+ ‘lar ve aileleri, şu an bile sokakta, okulda, işte ya da hastanede ayrımcılığa uğruyor. Bu değişiklik teklifinin yasalaşması halinde bu baskı daha da artacak ve LGBTİ+’lar kamusal alanda var olabilmesi neredeyse imkansız hale gelecek.

Ayrıca, bu değişiklikler LGBTİ+’lara yönelik nefret suçlarının cezasızlıkla sonuçlanmasına yol açabilir. Hukuki olarak LGBTİ+ ‘ların korunmasını sağlamak yerine, bu değişiklikler nefret söylemlerini ve fiili saldırıları teşvik edecek bir ortam yaratabilir.

Bir ebeveyn olarak, çocuğumu korumak için her zaman yanında olacağım. Ancak bu, yalnızca bireysel bir mücadele olmamalı. Tüm LGBTİ+ aileleri olarak sesimizi yükseltmeli, hukuki ve sosyal platformlarda haklarımızı savunmalıyız.

Sadece bireysel çabalar yeterli olmayabilir; aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarına destek vermek, kamuoyu oluşturmak ve hukuki yollarla haklarımızı savunmak da kritik öneme sahip. LGBTİ+ dernekleri, insan hakları platformları ve uluslararası kuruluşlar, bu süreçte bize destek olabilir.

Bu yasa değişiklikleri, yalnızca LGBTİ+’ları değil, onların ailelerini de derinden etkiliyor. Bizler, çocuklarımızın eşit ve onurlu bireyler olarak yaşaması için var gücümüzle direneceğiz. Unutmayalım: Sessiz kalmak, bu ayrımcı politikaların onaylanması anlamına gelir.

Bugün sesimizi yükseltmezsek, yarın çocuklarımızın sesi tamamen kısılabilir. Onların geleceğini korumak için dayanışma içinde olmaktan başka bir çaremiz yok.

Kaynak: KaosGL

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu