
Eğri zamanda tarihin doğru tarafında, doğru yerde duran özgürlükten başka hiçbir şeye ilgi duymayanlar karşısında ölüm bile utanır ve yorulur. Her dönem olduğu gibi direniş tarihi, zor zamanlardan ve köprülerden geçilerek yazılıyor.
Ermeni soykırımının yetim evladı Adıyamanlı Misak Manuşyan daha çocuk yaşında halkı gibi tüm ailesi İttihatçı-Kemalistlerin soykırımın paslı ve kanlı kılıcıyla imha edilir. Soykırımcılar, topla tüfekle, paslı ve kanlı kılıçlarla daha kendini tanımlayamayacak kadar çocuk olanlara öğretir Ermeni olduklarını. Ancak Ermeni çocuklar, kan kokan ırkçılık zehirinden içmez. Misak Manuşyan, faşizmin nefret ve kininden mazlum halklara karşı sevgiyi büyüterek dünyayı değiştirmeye çalıştı. Misak kendisi gibi ana dili Fransızca olmayan farklı dillerde enternasyonal dilini konuşan gençleri Nazi ordusuna karşı direniş ve savaş içinde eğitti ve birleştirdi. Irkçılığın zehirlemediği topraklar yaratmak için genç yaşlarını özgürlüğe ve sosyalizme feda eden genç bir direniş ordusu yarattı.
Çocuk bilincinde isyanı büyüten Misak, kısa sürede baş eğmez, yenilmez bir direniş komutanı olur. Çifte öfke taşıyan Misak, büyüttüğü öfke ve isyan duygularını faşizme karşı patlayan bir volkana dönüştürür. O ne annesinin Dera Zor çöllerine sürülürken Fırat nehrinde boğazlanmasını ne de gözlerinin önünde babasının ve kardeşinin paslı bıçaklarla katledilmesini unutur. Bundandır ki Paris sokaklarını kirleten faşizmin kanlı işgalci postallarını asla affetmez.
Kısa sürede Nazi işgalcilerine karşı destansı direnişin baş eğmez komutanı olan Misak direnişin ve enternasyonalin diliyle konuşan bir avuç İspanyol, İtalyan, Polonyalı, Macar, Yahudi, Ermeni, Fransız savaşçıyla oluşturduğu direniş grubuyla Nazilere dar eder Paris’i. Bir avuç inançlı ve kararlı enternasyonalist yürek karşısında koca Nazi ordusu her gün korkunun ve acizliğin yenilgisini yaşar. Direnişçilerin hesap soran adalet yüklü eylemleri karşısında Nazi subayları askeri üniformalarıyla çıkamaz olur Paris sokaklarına. Nazi faşistleri “56 suikast, 150 öldürme, 600 yaralama”nın sorumluları olarak “Kızıl afiş”le Manuşyan ve grubunu, Paris’in sokaklarında ararken, ne onlar hakkında çıkan ölüm fermanı ne faşizmin yok edici silah ve zulmü Paris’in her bir noktasında faşizme karşı hesap soran eylem gerçekleştirme yeteneğine çoktan kavuşan direnişçilerin mücadelesini durdurabilir.
Misak Manuşyan, Nazi faşizmine karşı savaşımında direnişin en yüksek mevzisinde son nefesini verirken işkenceden kuruyan dudaklarında direniş ve özgürlük sloganları eksik olmaz. Misak’ın ve 22 yoldaşının bedenleri, buz tutmuş Fransız topraklarına düşerken, başları düşmez Nazi faşizmin önünde.
Bugün kaç kişi işgalci Nazilere karşı gerçekleştirdiği sayısız direniş eylemleriyle Alman faşizminin soluğunu kesen Ermeni direnişçi Adıyamanlı Manuşyan Misak’ın yaşamını bilir? Kaç kişi onun esmer tenli toprak yüzünü tanır?
Filmlere konu olacak trajik bir yaşamın unutulmaz ismi olur, Misak Manuşyan. Ailesinin katledilmesi sonrası kardeşi Garabet’le birlikte bir Kürt ailesinin sayesinde yaşama tutunurlar. Soykırım rüzgarı onu ve kardeşini Suriye yetimhanelerine sonra da Fransa’ya savurur. Kardeşi Garabet’in bedeni zulmün ve yoksulluğun katı ve soğuk rüzgarına dayanamaz. Misak Manuşyan kardeşinin ölümüyle birlikte yaşamının ikinci büyük sarsıntısını yaşar. Kalbi acı ve hüzünlerin derin mısralarıyla yüklü olan şair Misak’ın bir yanı vatansız işçi, bir yanı direnişçidir. Kalem kadar silahı, dizeler kadar savaşın taktiğini iyi bilir ve tanır. Bir yürek işçisi gibi her ikisini de ustaca kullanır.
Bugün bütün özgürlük savaşçıları, öncü ve komutanları gibi Misak’ın ve 22 yoldaşının sevilmekten çok doğru anlaşılmaya ihtiyaçları vardır. Onların yaşamını anlamak onları sevmekten daha değerli ve anlamlıdır.
Bugün Rojava’da, Medya Savunma Alanları’nda, Türkiye’nin işçi ve emekçi sokaklarında zulmün ve açlığın kılıcı bir avuç sömürücü uşağın dışında herkesin başında sallandığı günlerde her zamandan ve her şeyden önce Nazi işgal ordusuna karşı enternasyonalist yoldaşlarıyla birlikte silah elde savaşan bir komutanın yaşamını bilmek, anlamak fazlasıyla değerlidir. Onlar doğru anlaşılırsa Tişrîn daha güçlü bir enternasyonal direniş kalesi olmaya devam eder.
Bir hayat yetmiyor yaşamı, direnişi anlamaya, denizleri gezmeye acıları yenmeye. 22 yoldaşıyla, 21 Şubat 1944 de kurşuna dizilen Misak ve yoldaşlarının istedikleri ne gözyaşı ne papazın duası ne de hüzünlü orgdu. Yüzleri kızıl afişle asılsa da Paris’in cadde ve sokaklarına, ölüm asla kamaştıramadı 23 Partizan’ın gözünü. Kızıl bir kan lekesi gibi direniş hayalleri dolaştı özgürlük arayan her yoksulun hayallerinde. 23 yiğit Partizan sadece Paris’in Pantheon’una değil, halkların Pantheonu’na gömülür.
(Yeni Özgür Politika – 25 Şubat 2025)