
Ermeni tarihi, İttihatçıların “Gövdeleri millete kelleri devlete’’diyerek yaşattıkları büyük trajedi, tanımı zor acılarla sınırlı sayfalarla dolu değildir. Tarihi, binlerce yıllık derin kökleri olan Ermeniler çalışkan, üretken, yaratıcı bir halktır. Sanat, edebiyat, sinema, tiyatro, resim, heykeltraş, mimari dallarda sayısız değerli eserler yaratmış, tarihin her döneminde uygarlığa büyük miraslar bırakmış kadim bir halktır.
Acılar denizinde bir damla olan Ermeniler, tarihleri boyunca sadece kendi halkının özgürlüğü için değil, bir çok halkın ve ülkenin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinde yer almış, öncülük yapıp tarihe not düşecek kadar değerli işler başarmışlardır. Yangın yerinde açan birer çiçek olan Ermeni fedaileri Bulgar, Fransız, İspanyol, Kürt, İran, Irak, Türkiye, Sovyet devrim ve sosyalizm mücadelesinde sayısız direnişe katılıp enternasyonalist mücadeleye unutulmaz derin izler bırakmışlardır.
Ermeni fedailerinin enternasyonalist karakterinin nedenlerinin önemli bir yerinde yaşadıkları soykırım gerçekliğinin hafızalarında yarattığı silinmez izler ve günümüze dek süren yaşattığı acı dolu anılardır. Yaşadıkları büyük insanlık felaketini başka halklar yaşamasın, başka yürekler dağlanmasın diye özgürlük ve yaşam dilinden başka dil konuşmamak gerektiğini öğrenirler. Ölümün soğuk, soykırımın acı dolu diline büyük öfke ve tepki duyarlar. Bundandır ki Ermeni fedailer ırkı insan, kaynağı sevgi, ülkesi dünya olanı istedikleri için zalimlerin öteki dünyada yanmasını beklemeden, “Nerede zulüm varsa orada direnişin parçası olma’’ya çalıştılar. Davalarına oldukça bağlı, yoldaşlarına son derece sadık, fedakarlıkta sınır tanımaz özellikleriyle hep önde olmuş ve görülmüşlerdir.
Soykırım sürecinde şans eseri kurtularak yıldızlar gibi gökyüzüne dağılırcasına dünyanın dört bir yanına yayılan Ermeniler tehcir edildikleri ülkelerde yaşamın, çalışmanın, zanaatın çeşitli dallarında, ziraatın, sanayinin, mimarinin farklı kollarında anka kuşu misali yaratıcılığın, yeniden kurucu öznesi olmayı başarmışlar. Emeğin, alınterinin, çalışmanın değerini bilenler yaratıp ürettikleri değerleri korumasını iyi bilir. Zulmü derinden yaşayanlar özgürlüğün yüceliğine büyük inanır.
Bundandır ki Ermeniler en yakın bölgelerden uzak ülkelere kadar bir çok coğrafyada Suriye, Irak, İran, Lübnan, Kürdistan, Ürdün, Mısır, Bulgaristan, Yunanistan, İspanya, Fransa’da emek, beceri ve tutkuyla sayısız işler başarmış, isimlerini unutulmaz kılmışlardır.
Alman faşizmine karşı öncü direniş rolünden, özgürlük mücadelesine katkılarından dolayı bir çok insan, Adıyamanlı Misak Manuşyan’ı bilir. Fransa’nın dört bir köşesinde Naziler tarafından kırmızı afişle aranan şair, yazar ve büyük direnişçi Manuşyan’ın dışında sayısız Ermeni Nazi işgalcilerine karşı Fransız topraklarını savunmak için büyük bedeller ödeyerek direnmiş ve tarihe not düşecek kahramanlık örnekleri göstermiştir.
Misak Manuşyan, örgütlediği direniş grubuyla Nazilere karşı içlerinde bir Alman generalinin de bulunduğu 150 askeri saf dışı bırakmış. Sabotaj ve suikastle 56 saldırı eylemi gerçekleştirip geride en az 600 yaralı Nazi askeri bırakmıştır. Manuşyan Grubu’nun gerçekleştirdiği eylemler sonucu Nazi subay ve askerleri korkudan üniformalarıyla Paris sokaklarına çıkamaz olmuşlardır. Faşizmin yüreğine korku salan, beynine intikam eylemi gerçekleştiren Misak Manuşyan ve yoldaşları ağır işkenceler sonucu yargılandığı işgal mahkemelerinde yaptığı tarihi savunmasında Almanlara doğru dönerek “Ben size karşı koyup savaşarak görevimi yaptım. Yaptığım hiç bir şeyden pişman değilim’’ derken sonra Fransızlara dönüp ’’Sizler Fransızsınız. Biz bu ülkenin kurtuluşu için savaştık. Sizse vicdanınızı ve ruhunuzu Nazilere sattınız’’ diyen Misak Manuşyan ve 22 arkadaşı mahkeme başkanın “Af’’ dilemeyi düşünüp düşünmediklerini sorduğunda bütün yoldaşları Manuşyan’a dönerek yüksek sesle “Hayır” derler.
Misak Manuşyan’la birlikte Arsen Çakaryan, Louise Aslanyan, Arpiar Aslanyan, Arpen Tavityan, Kexam Atmadjiyan, Ruben Melik isimli Ermeni direnişçiler Nazilere ve Alman işbirliğini kabul eden Fransız Vichy rejimine karşı direnişin en ön saflarında yerlerini alır.
Sarkis Bedikyan ise 1908 Maraş doğumlu bir Ermenidir. Tıpkı Misak Manuşyan gibi tüm aile fertleri soykırım sürecinde katledilir. Yetim bir halkın yetim çocuğu olan Sarkis Bedikyan tıpkı Misak’ın kaderini paylaşır. Geçtiği tehcir yollarından Fransa topraklarına ulaşır. Binbir yokluk ve zorluk içinde emek ve umutla yaşama tutunur. Marsilya’da çalışarak, çizilen kaderine meydan okuyarak, Nazi işgalcilerine karşı direnişin tanınmış öncüsü olur. “Marat Grubu’’nda sayısız sabotaj ve silahlı eylemler gerçekleştirir. 21 Ağustos 1944 de Nazi faşistlerine karşı savaşırken şehit düşer. Geride kalan yoldaşları onun anısına “Sarkis Müfrezesi’’ni kurar. Ve direnişe devam ederler. Fransa’nın özgürlüğü için savaşan Sarkis Bedikyan kahraman olarak anılır.
Adıyamanlı, Maraşlı, Adanalı, Vanlı, Dersimli Ermeni gençlerini Fransa’ya, İspanya, Bulgaristan, Yunanistan’a götüren nedenler nedir? Adıyaman, Maraş nerede Marsilya, Paris nerededir? Hangi azgın sürgün rüzgarı bu gençleri haritada yerlerini ve isimlerini iyi bilmedikleri topraklara savurdu? Hangi önü alınıp, durdurulamaz tutku onları zulmün saraylarına ve imparatorların tahtına karşı hücuma geçirtti? Bu nasıl güçlü bir özgürlük ve yaşam tutkusudur ki bir an bile olsun gözlerini kırpmadan, mücadelede tereddüt etmeden en değerli varlıkları olan canlarını özgürlüğe adadılar?
Çok değil, daha 80 yıl önce Ermenistan’da, Gürcistan ve Sovyetler Birliği’nin bir çok cumhuriyetinde yaşayan Ermeniler, Kürtler Sovyet Ana Vatan savunmasında diğer halklarla birlikte omuz omuza yaslanarak en önde savaşıp Nazi işgalcilerine karşı topraklarını savunmuş. Birlikte “Koçari’’ oynamışlar.
Tarih yazan ve yapan sayısız özgürlük savaşçısının tükenmeyen devrimci mirası günümüze dek taşınarak, insanlığın ve özgürlüğün abideleri olan Kemal Pir arkadaşı, Ulaş Bayraktaroğlu’nu, Nubar Ozanyan’ı, Lorenzo Orseti’yi ve sayısız enternasyonalist devrimciyi Kürdistan topraklarına, özgürlük adası Rojava da zulme karşı savaşmaya ve direnmeye taşımıştır.
İnsanları yerlerinden yurtlarından eden ölüm makinası gibi çalışan bütün zalimlerin öteki dünyada yanmasını beklemeden, hesaplarını mahşere bırakmadan kalbin dili olan Kürtçeyi, müziğin dili Türkçeyi, ölümü tadan acının dili olan Ermeniceyle konuşan özgürlük savaşçılarına büyük minnet ve saygıyla.
(Yeni Özgür Politika)