
Talat Paşa ne insanlığa büyük hizmetlerde bulunmuş bir bilim insanı, ne ünlü bir yazar ve şair, ne de masum bir devlet insanıdır. 1915 Ermeni-Süryani halklarının soykırımını gerçekleştiren eli kanlı bir cellattır. Soykırımın en önde gelen akıl hocası ve mazlum halkları ölüm yollarında ve tarlalarında acımasızca katleden bir katildir. Bu katil aynı zamanda Ermeni-Rum mallarına ve zenginliklerine çökmüş tarihin en büyük hırsızı, en iğrenç soyguncusudur.
Mansur Yavaş’ın, Talat Paşa’ya olan aşkı, ona olan derin vefa borcu nereden gelmektedir? Neden başka bir isim değil de özellikle Talat Paşa seçilmektedir? İnsanlığa, geleceğe, çocuklara asla bırakılmaması gereken miras Talat Paşa mirasıdır.
Türkiye’de Talat Paşa ve M.Kemal solcuları, sayısız Türk aydın ve politikacıları, efendilerinin gerçekleştirdikleri soykırımlardan övgü ve heyecanla bahsedip katillerle gurur duymuştur. Utanılacak, yüzleşilecek, onlarca kez katliama uğrattığı halklardan özür dileyip aflarını isteyecek yerde isimlerini okul ve bulvarlara verecek, adına anıtlar yaptıracak yegane solcular Türk solcularıdır. Talat Paşa, M.Kemal solcuları, Türk aydınları bu ırkçı-soykırımcı zehirden kurtulmadıkça kanlı tarihleriyle yüzleşip Türk şovenizminden arınmadıkça asla özgürleşemezler. Temel hak ve özgürlüklerden, demokrasi ve insan haklarından bahsetme hakkına sahip olamazlar.
Başında Enver İsmail, Cemal ve Talat Paşa’nın olduğu İttihat Terakki Cemiyeti, Osmanlı tarihinin en kanlı örgütüdür. Hamidiye Alayları yerine kurdukları “Aşiret alayları” ve “Teşkilatı Mahsusa”yla Ermeni ve Süryani avına çıkıp masum ve savunmasız kadın ve çocukları dipsiz uçurum ve kuyulara atarak, çocuk bedenlerini ikiye ayırıp diri diri yakarak, sayısız Ermeni kadını köle pazarlarında satarak en acımasız suç örgütü olma namını kazandılar. Günümüzün en lanetli, başı bozuk çete örgütü olan DAİŞ nasıl ki Êzîdî, Alevi kadınları köle pazarlarında haraç mezat sattıysa öğretmenleri olan Aşiret Alayları da tıpkısını yaptı.
Dönemin saygın ve bilinçli tarihçilerinin ifade ettiği gibi Ermeni-Süryani-Pontus halklarının soykırımını ancak “Türk aklı gerçekleştirebilirdi. Dünyada başka bir akıl bu denli kapsamlı ve bu denli zalim ve kanlı bir kitlesel ve yaygın katliamı gerçekleştiremezdi.”
“Ermeni halkını topraklarımızdan kökten temizlemeliyiz. Bir kişi bile kurtulmamalı. Ermeni ismi silinmelidir” sözleri mesleği doktor olan ancak kendisi acımasız bir cellat olan Talat Paşa’nın kadim arkadaşı olan Dr. Nazım’a aittir. “Bir kişinin” içinde ana karnında ve kundaktaki bebekler de var. Kalmaması gereken “bir kişinin” içinde çığlıkları göğe ulaşan, Fırat’a gömülen yüz binlerce Ermeni kadını var.
Ermeniler, üç bin yıldan fazla bir zaman yaşadıkları kadim topraklarından zorla koparıldı. Vatansız, geleceksiz, kolu kanadı kırılmış, yetim bıraktırıldı.
Tarihin en iğrenç, en kirli beyni olan soykırımcılar önce halkları haksız ve mesnetsiz bir şekilde suçlayıp itibar kırımına uğrattılar. Çalışkan, yaratıcı, üretken Ermeniler “hain, düşman, güvenilmez, gavur” ilan edilerek lanetlendi, aşağılandı, düşmanlaştırıldı. “Gövdeleri millete, kelleleri devlete” armağan edilen Ermenilerin katledilmesi vacip kabul edildi.
Bir Alman torpidosu ile ülkeden kaçan Ermeni bir fedai olan Soxomon Tehleryan soykırım mimarı olan Talat Paşa’yı halk adına cezalandırarak Nemesis’e (intikam tanrısı) yetim Ermeni kadın ve çocukların selamını yollar.
(Yeni Özgür Politika – 10 Haziran 2025)