
Mannheim: Söyleşiden önce yapılan etkinlikte, Haydar Bern’in genel bir anlatımla hapishanelerin tecridin ne anlama geldiğini, neden var olduğuna dair anlatımlarda bulundu.
Bern, bu bağlamda bir taraftan tutuklanan kişi üzerinden hem tutuklanan kişiyi sindirme politikası uygulanmaya çalıştığını hem de bütün bir topluma net bir mesaj vererek sindirme politikasını uygulamaya çalıştığına dikkat çekti.
Bern’den davanın takipçisi kalınması çağrısı
Anlatımlarının devamında cezaevi koşullarına, uygulanan tecritte, gardiyanların uygulattıkları rüşvete vb.ve 129b yasası vesilesiyle göçmen örgütlerine yapılan saldırılara da değinen Haydar Bern, en son olarak davanın takipçisi kalınması çağrısıyla konuşmasını noktaladı.
Haydar Bern’in ardından konuşan Erhan Aktürk; İlk olarak Türkiye-Almanya ilişkilerini aktararak, bütün bu mahkeme sürecinin o ilişkilerle ve ülkelerin çıkarları ile alakalı olduğunu söylerken, bilâkis Alman silah sanayisinin bu ilişkilerden önemli çıkarları olduğu konusuna da dikkatleri çekti.
Aktürk; Mücadele edenler elbette kaybedebilir, ama mücadele etmeyenler baştan kaybetmiştir
Aktürk, Türk Devletinin Almanya’dan aldığı silahlarla ne kısmetse her seferinde “barış harekâtına” soyulduğuna da değinerek, “En basitinden şöyle bakalım.. Kıbrıs’a işgale gidiyor, “barış harekatı” oluyor, Afrin’e işgale gidiyor, “Zeytin dalı” oluyor, oraya saldırıyor, burayı talan ediyor, ama her seferinde barış için harekât diyor”
Aktürk, “Mücadele edenler elbette kaybedebilir, ama mücadele etmeyenler baştan kaybetmiştir” diyerek konuşmasını sonuçlandırırken, bu saldırıların son olmadığını yarın da farklı örgütlerin bu saldırılara maruz kalacağını söyleyerek, davanın takipçisi olma ve dayanışma çağrısında bulundu.
Erhan Aktürk ve Haydar Bern’in konuşmalarından sonra katılımcılarla soru cevap şeklinde sohbet şeklinde devam etti.
ATİK tutsaklarının mahkemeleri, 17 Aralık Pazartesi günü devam edecek, mahkeme tarihleri ise 30 Nisan 2019 tarihine kadar şimdiden netleşmiş durumda.