EmekGüncel

Partizan: 2025 1 Mayıs’ı üzerine: Sistem dışı eğilimlerin güçlendirilmesi doğru bir tutum olmalıydı

Partizan, 2025 1 Mayıs’ına dair yaptığı açıklamada sistem dışı eğilimlerin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Partizan, 2025 1 Mayıs’ına dair yayımladığı değerlendirme metninde, sürecin politik çerçevesini ve kendi tutumunu ele aldı. Metinde, iktidarın baskılarına, Taksim tartışmalarına ve 19 Mart’ta yaşanan sokak hareketliliğine atıfla, 1 Mayıs’ta izlenen politik çizgiye ilişkin değerlendirmeler yer aldı.

Partizan’ın “2025 1 Mayıs’ı Üzerine: Sistem dışı eğilimlerin güçlendirilmesi doğru bir tutum olmalıydı” başlıklı açıklaması şöyle:

“1 Mayıs sürecini bu yıl, AKP-MHP faşist iktidarının, işçi sınıfı ve geniş emekçi sınıflara yönelik kapsamlı kuşatma, saldırı ve gasp saldırılarının damgasını vurduğu bir politik iklimde karşıladık.

İktidarın, yurtsever hareketin elindeki belediyelerle başladığı kuşatma dalgası, kısa sürede CHP’li belediyeleri de parantezine almış akabinde saldırının odağı buraya kaymıştır.

Öte yandan işçi sınıfının hak arama, grev ve eylemliklerinin kesintisiz sürdüğü ancak mevcut sendikal anlayışları zorlayacak ve aşabilecek bir birikime ulaşamadığı bir gerçeklik içinde karşıladık 1 Mayıs’ı. İşçi sınıfı hareketi, politik devrimci öznelerin etki ve çapının zayıflığını karakteristik olarak yaşamayı sürdürmektedir.

İstanbul 1 Mayıs dönemi, 19 Mart sürecinin tetiklediği sokak hareketliliğinin politik etkisi altında örgütlendi.19 Mart’ta kitlelerin sokağa taşan öfkesi, geniş kitlelerin, AKP-MHP iktidarının yaşama geçirdiği politikalara karşı kılcal damarlarında biriken sinerjinin ne denli büyük olduğunu gösterdi. Devrimci-ilerici güçlerin, ideolojik-politik ve örgütsel zayıflıkları, yetmezlikleri, bu hareketin daha ileri taşınmasına yönelik müdahaleleri de sınırladı. Bu yanıyla kitle hareketi, CHP’nin merkezinde olduğu ideolojik-politik müdahale ve hegemonyanın etkisi altında kalmıştır.

Taksim tartışmaları da bu sürecin doğal bir sonucu olarak bu yıl da bir kez daha gündeme gelmiş ve saflaşmalar açığa çıkmıştır.

Taksim, 1 Mayıs’a yönelik yasakların ve iktidarın kendi hukukunu bile ayaklar altına alan keyfiliğinin bir simgesi haline gelmiştir. Benzer bir tablo geçen yıl da karşımıza çıkmıştır. Sendikalar ve devrimci- ilerici güçlerin Taksim merkezli çıkış ve taleplerinin genel ilerici kamuoyunda yaygınlık kazanması neticesinde biz de Taksim çağrısı yaptık. Nitekim, sendikaların ve onlarla birlikte çok sayıda devrimci-ilerici gücün, 1 Mayıs’a bir gün kala Taksim’den vazgeçmesine, tutumunu değiştirmesine karşın, Taksim iddiamızı koruyarak 1 Mayıs günü Taksim’i zorladık.

Zira, Taksim iddiasının kendisi doğrudan düzenin güçleriyle karşı karşıya gelmeyi içeren bir muhtevaya sahipti. Bu anlamda, iktidarın yasak ve engellemelerini gerekçe göstererek bu iddiadan vazgeçmek yanlıştı.

Temel çıkış noktamız, ezilenler ile iktidar arasındaki mücadelede, sistemin ideolojik hegemonyasını kıran ileri çıkışlarından beslenmek ve bunu güçlendirmek şeklindeydi.

Bu perspektimizi, 19 Mart sürecinde, hâkim sınıf klikleri arasındaki çatışmanın bir kitle hareketini tetiklediği koşullarda devrimcilerin bunun içinde yer alması gerektiği yaklaşımıyla sürdürdük.

1 Mayıs 2025 sürecinde, Taksim talebi etrafında önceki süreci de aşan bir yarılma açığa çıkmıştır. Bu yarılma uzunca bir süredir ilk defa böylesine ciddi bir rüzgârı yakalamış ve önemli bir kitleyi de etkisi altına almıştır.

19 Mart sürecinin tetiklediği kitle hareketinin, sistem dışı eğilimlerinin güçlendirilmesi doğru bir tutum olmalıydı.

Bu bağlamda 2025 1 Mayıs sürecinde yaklaşımımız, gerek 2024 1 Mayıs’ı gerekse de 19 Mart’la başlayan süreçte ortaya koyduğumuz tutumumuzla uyumlu olmamıştır. Doğru taktik, bu tutumun sürdürülmesi, sistem dışı eğilimlerin güçlendirilmesi ve yarılmasının büyütülmesine yönelik bir pozisyon olmalıydı.

Taktiklerimiz ve politik tavrımız, ileri kitlenin eğilimlerini güçlendirebilecek bir noktada olmalıydı. Kitle çizgimiz, faşist düzene karşı daha aktif bir hareket içerisinde olan kitlelerin içerisinde olmayı esas almaktır. 2025 1 Mayıs’ındaki tutumumuzla bu temel yaklaşımımızda hata yaptık.

Öte yandan Taksim talebi etrafında yürütülen, devrimci çizginin ölçüsünü 1 Mayıs günü gidilen yerle ölçen yaklaşımlarla aramıza bir sınır koyduğumuzu da ifade etmeliyiz.

Sınıfın önüne konulan yasaklar, engeller ve onun üzerinde kurulan ideolojik-politik tahakküm, sistemli, çok katmanlı bir mücadele ile aşılabilir. 1 Mayıs günü ortaya konulacak tutum, bunu besleyen, ileri taşıyan, sistemi hedefe koyan, düzen dışı bir niteliğe sahipse anlamlıdır.

Bu çizgi temelinde direnişimiz ve mücadelemiz sürecektir.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu