GüncelKadın

ÖZEL HABER | Fotoğrafçılıkta Kadın Perspektifi: “Alanlara Feminist Kimliğim ile Gidiyorum”

5 yıldır kadınların bulunduğu ve alanlarda fotoğrafçılık yapan Duygu Yılmaz aynı zamanda Yıldız Teknik Üniversitesi'nde fotoğrafçılık okuyor.

Yılmaz, erkeklerin kadınları çok rahat bir şekilde “egale ettiğini” ve alanlarda sürekli öne geçmeye çalıştığını belirtiyor.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde özellikle erkeklerin alanlarda sıkça öne geçmesi, fotoğrafçılık dünyasında da kadınların görünürlüğünü engelleyen bir durum olarak öne çıkıyor. Fotoğrafçı Duygu Yılmaz, özellikle erkek fotoğrafçıların alanlarda kadınları ötelemesine dikkat çekiyor ve bu durumu eleştiriyor.

Yılmaz, “Bu 5 yılda sürekli bir şekilde maruz kaldığım bir şey var. Sürekli özellikle erkek fotoğrafçıların, bizi öteleyip alanlarda hep en öne geçmeye çalışması gibi bir durum var” diyor.

Yılmaz, erkeklerin kadınları çok rahat bir şekilde “egale ettiğini” ve alanlarda sürekli öne geçmeye çalıştığını belirterek, “Sanki biz görünmezmişiz gibi, şak diye beni çok rahat bir şekilde egale edip sürekli alanlarda öne geçmesi” şeklinde duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor. Bu durumun, kadınların hakları ve mücadeleleri adına olumsuz bir etki yarattığını vurguluyor.

 

“Açık bir şekilde yüzlerinin çekilmesini doğru bulmuyorum”

Duygu Yılmaz, kadınların ve LGBTİ+ bireylerin güçlü temsillerine yer vermenin önemini her fırsatta dile getiriyor. Özellikle fotoğrafçılık pratiğinde, kadınların ve LGBTİ+’ların hikayelerini, kimliklerini doğru bir şekilde yansıtmaya çalıştığını belirtiyor.

Yılmaz, fotoğraflarında kadınları ve LGBTİ+’ları bazen bir figür olarak kullanarak, kendi mücadelelerinin yansımasını sanatsal bir dilde ortaya koyuyor. Yılmaz, onay almanın mümkün olduğu anlarda yüz fotoğraflarının çekilmesi gerektiğini belirterek “Ben aslında şöyle bir fotoğrafçıyım. Zamanla bu pekişti. Kendimde biraz farkındalık geliştirdikten sonra, ya ben alanlarda kadınların bu kadar çok açık bir şekilde yüzlerinin çekilmesini doğru bulmuyorum” ifadelerini kullanıyor. Kadınların yüzlerinin çekilmesinin doğru olmadığını ve bunu bir yarışa dönüştürmenin mücadeleye zarar verdiğini de ifade ediyor. Yılmaz, özellikle medya ve gazetecilik alanındaki fotoğrafçılara yönelik eleştirilerde bulunarak, “Çünkü orada sadece kendini düşünüp, dayanışmaya hiçbir şey katmayıp, kendi çıkarları için hareket eden bir topluluk var ve bu da mücadeleye zarar veriyor” diyor.

“Alanlara feminist kimliği ile gidiyorum”

Toplumsal olayları ve kadınların yaşadığı zorlukları belgelemek için alanlarda bulunan Yılmaz, fotoğrafçılığını sadece bir görsel anlatım olarak değil, aynı zamanda bir mücadele aracı olarak da kullanıyor. Fotoğraf çekmeye başlamadan önce, bir feminist kimlik ile mücadele alanlarına adım attığını belirten Yılmaz, “Alanlara, yani mücadele alanlarına, eylem alanlarına fotoğrafçı kimliğimden ziyade, içinde bulunduğum, öznesi olduğum bir kimlikle gidiyorum. Yani bir feminist kimliği ile gidiyorum,” diyor.

Bu kimlikle alana gittiğinde, fotoğraf makinesinin bazen çok sonra çıktığını ve sadece anın atmosferine katıldığını belirtiyor: “Mesela alana gittiğimde fotoğraf makinem belki çok çok sonra çıkıyor. Belki sadece o an bu atmosferde duruyorum ve hiçbir şey yapmıyorum. Belki sadece zılgıt çekiyorum, belki sadece slogan atıyorum.” Yılmaz, bu deneyimlerin fotoğrafçılığını daha derinleştirip, anlamlı kıldığını ifade ediyor.

“Kendime ayna tutuyorum aslında”

Yılmaz, fotoğraf arşivini oluştururken kadınların güçlü temsillerine yer vermenin, özellikle kendi sanatsal pratiği açısından çok önemli olduğunu belirtiyor. Ancak, kadınların temsiline dair fotoğraflarının çoğunlukla spontane bir şekilde oluştuğunu ve genellikle estetik kaygılardan uzak olduğunu ifade ediyor. “Çünkü ne varsa onu çekiyorsun. Bu noktada, çıkabilecek bilmiyorum ama, güçlü fotoğraflar arşivimizde güzel ve önemli yerler tutuyor,” diyor.

Yılmaz, kendi sanat pratiği için kadın ve LGBT+ temalı eserlerinde beden algısı ve güzellik kavramları üzerine yoğunlaşıyor.

“Kadınları, yani fotoğraflarımda kadın ve LGBT+’ları bazen bir figür olarak kullanıyorum. Kendime ayna tutuyorum aslında. Kendi otoportrelerimi çekmek yerine, kendi yerime başka bir arkadaşımı koyuyorum”

Fotoğraflarının daha çok soyut ve anlamlı olmasına dikkat ettiğini belirten Yılmaz, arşivinde estetikten çok toplumsal mesajların ön planda olduğunun altını çiziyor. Yılmaz, “Ama genel olarak baktığınızda fotoğraflar, fotoğraf arşivime lirik bir tarafı da var. Yani somut bir tarafı da var,” diyor ve fotoğraflarının bazen ilk bakışta anlaşılmayacak bir derinliğe sahip olduğunu belirtiyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu