
İstanbul’da devam eden protestolarda birçok öğrenci de gözaltına alındı. 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ve Cumhurbaşkanına hakaret suçlamalarıyla yargılananlar, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı ya da tutuklandı. Protestoların odağında gençlerin demokratik haklarını savunma çabası ve kolluk güçlerinin ser saldırıları yer alıyor.
‘Sokaklara beni taşıyan güç: adalet, özgürlük ve güven arayışı’
Protestolara katılan öğrencilerden biri, iktidarın şiddet politikalarına ve baskılarına karşı duyduğu tedirginliği dile getiriyor. Bir lubunya olarak gündelik hayatında da direndiğini vurgulayan öğrenci, gözaltılarda uygulanan çıplak aramanın bir insan hakları ihlali olduğunu vurgulayarak, “Gözaltılardaki çıplak aramaları, insanların mahremiyetine yönelik keyfi bir soygun olarak nitelendiriyorum. Bu bir suçtur, asıl ahlaksızlık budur! Bu ahlaksız tutumu sergileyen herkesin, adil ve eşit bir Türkiye’de bunun hesabını vereceğine inanıyorum. Sokaklara beni taşıyan güç; adalet, özgürlük, dayanışma ve artık güvende hissetme arayışı” dedi.
‘Bizim olanı geri almanın en temel adımı sokağa çıkmaktır’
Bir başka öğrenci ise gençlerin sokakta büyüme şansının ellerinden alındığını ve protestoların bir geri alma mücadelesi olduğunu söylüyor. Gözaltına alınan kişilerin taciz ve kötü muameleye maruz kaldığını belirten öğrenci, mücadelede dayanışmanın önemine dikkat çekiyor:
“Sokakta büyüyemeyen bir nesiliz biz. Sokağa çıkmak bizim için basit bir eylem değil, bizim olanı geri almanın en temel adımı. Daha bugün, bir kadının gözaltı sırasında tacize uğradığını öğrendik. Ama içimde ‘Tutuklanır mıyım?’ korkusu değil, ‘Beni alırlarsa annem ne yapar?’ endişesi var. Çünkü yanlış bir şey yapmamanın rahatlığı var bu alacaklılıkta. Kim ve ne olursa olsun, haksızlığın ve hukuksuzluğun karşısında duran herkesle dayanışmanın önemini feministler olarak bildiğimizi düşünüyorum.”
‘Korku imparatorluğunu yıkmak için sokaklardayız’
Bir diğer öğrenci ise protestoların esas amacının yıllardır süregelen baskı düzenine karşı çıkmak olduğunu kaydediyor. Polis şiddetinin orantısız bir şekilde kullanıldığını, kadınlar ve lubunyaların özellikle hedef alındığını belirtiyor:
“Yakın mesafeden yüzümüze biber gazı sıkıldı, plastik mermi atıldı. Yolda yürüyen insanlara bile polisler saldırmaktan çekinmedi. Polislerin bu keyfi uygulamaları nedeniyle bazı arkadaşlarımız baygınlık geçirdi, bazılarının vücudunda büyük yaralar oluştu. Çıplak aramaya maruz bırakıldık. Biz kadınlar ve lubunyalar olarak bu onur kırıcı eylemi asla kabul etmiyoruz. Adil ve özgür bir yaşam için direniyoruz. Bugün sokaklardayız ve sokaklarda olmaya devam edeceğiz.”