İzmir Büyükşehir Belediyesi ile DİSK Genel-İş Sendikası arasında aylardır süren Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri, 7 günlük grevin ardından anlaşmayla sonuçlandı. Yapılan anlaşmaya göre işçiler, önce yüzde 30 zam aldı, ardından da yüzde 19’luk enflasyon farkı ile birlikte toplamda yüzde 49 oranında bir artış elde etti.
İzenerji çalışanı Ali Düz (isim değiştirilmiştir), grev sürecini, taleplerini ve yaşadıkları baskıyı gazetemiz Özgür Gelecek’e anlattı.
‘Açıkların nedeni sadece merkezi iktidarın baskısı değil’
Ali Düz’e göre TİS süreci başından beri işçilerin aleyhine şekillendi. Yaklaşık altı aydan uzun süren görüşmeler boyunca maaşlarının zamanında ödenmemesi en temel sorunlardan biriydi. “Belediyenin bütçesindeki açıkların nedeni sadece merkezi iktidarın baskısı değildi,” diyen Düz, şu sözlerle devam etti: “Cemil Başkan bu belediyeyi başka bir partiden devralmadı. Durumu bildiği halde gereken önlemler alınmadı. Zaten yıllardır maaşlarımız zamanında ödenmiyor. Yasal hakkımız olan ‘her ayın 7’sinde maaş ödeme’ maddesi fiilen uygulanmıyor.”
Üniversite mezunu bir işçi olarak D grubu kapsamında çalıştığını belirten Düz, maaş ve ikramiye ödemelerinin gecikmesi ile vergi dilimi nedeniyle yaşanan kesintilerin hayatını doğrudan etkilediğini anlattı. “Brüt maaş alıyoruz ve her üç ayda bir vergi dilimi artıyor. Bu da maaşlarımızı düşürüyor. Alınan yan haklar maddi olarak abartıldığı kadar değil,” diye ekledi.
‘Eşit işe eşit ücret istedik, grev kırıcı bir tutumla karşılaştık’
Ali Düz, grev kararının kolay alınmadığını, ancak patronun “enflasyon farkını azaltma”, “kazanılmış hakları geri alma” gibi hamleleri nedeniyle işçilerin greve zorlandığını belirtti: “Grev kararının asıldığı gün bile sadece maaşın bir kısmı yatırılmıştı. Nisan ayında maaşlar iki parça halinde yattı. İkramiyeler geç ödendi. Bu uygulamalar işçide güvensizlik yarattı.”
Grevin ilk günlerinde yaşanan grev kırıcılığına da tepki gösteren Düz, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın tutumunu şu sözlerle değerlendirdi:
“Greve çıkan işçinin maaşı kesiliyor, iş sözleşmesi askıya alınıyor. Buna rağmen hakkını arıyor. Ama Cemil Başkan, İlçe Belediye Başkanları ve yöneticilerle birlikte sahaya inerek halkla birlikte işçiye karşı cephe aldı. Bu açık bir grev kırıcılığıdır.”
Belediye cephesinden kamuoyuna yansıyan “yüksek maaş alıyorlar” iddialarına da tepki gösteren Düz, işçilerin talebinin abartıldığı gibi olmadığını vurguladı: “Bizi 180 bin TL istiyorlar diye hedef gösterdiler. Oysa son imzalanan sözleşmeyle en düşük maaş 56 bin, en yüksek 61 bin oldu. Bu manipülasyondu. Solculuk, demokratlık sadece AKP’ye karşı olmak değil. Kendi partimden böyle bir tutum görmek beni çok üzdü.”
‘İlk kez grev oldu; sorun işçide değil, yönetim anlayışında’
DİSK’in İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde tarihinde ilk kez greve gittiğini hatırlatan Düz, daha önceki dönemlerde de TİS süreçlerinin yaşandığını ama böylesine bir tıkanıklığın hiç olmadığını söyledi. Suçun işçide değil, uzlaşma kültüründen uzak yönetim anlayışında olduğunu vurgulayan Düz, şöyle devam etti:
“Greve çıkmadan önceki son zam teklifi %29,16’ydı. Grev sonunda %30’a çıkarıldı. Fakat asıl kazanım enflasyon farkının %19 olarak korunması oldu. Ayrıca işe devam ve rapor teşvik primlerinin kaldırılması yerine her ay ödenecek sabit 1500 TL verilecek. Buna rağmen beklentimiz olan ‘eşit işe eşit ücret’ sağlanamadı.”
‘Bizi işimizden utanır hale getirdiler’
Grev boyunca yaşadıkları yalnızlığın ve hedef gösterilmenin kendisinde derin izler bıraktığını ifade eden Ali Düz, CHP’li olduğunu, ailesinin yıllardır bu partiye emek verdiğini belirtiyor. Ancak bu süreçte gördüklerinin hayal kırıklığı olduğunu dile getiriyor: “Kendi partimin yöneticileri bizi halkın karşısına attı. Sokakta belediye işçisi olduğumu söylemeye utanır hale geldim. Bir haftadır hizmet verdiğim kentte kendimi gizleyerek gezdim. Bu büyük bir kırgınlık.”
‘Bundan sonra baskılar ve sürgünler gelebilir’
Grev sona erse de Ali Düz geleceğe dair kaygılı olduğunu ve grev öncesi yöneticilerden tehditler aldıklarını ifade ederek, şunları söyledi:
“İş bittiğinde yerinizi değiştireceğiz, başka yere süreceğiz diyen yöneticiler vardı. Şimdi bu tehditleri uygulamaya koyabilirler. Belki parça parça çıkışlar olacak. Grev sadece bir hak arama mücadelesi değil, aynı zamanda bedel ödemeyi de göze almak demekti. Ama biz o bedeli ödedik.”
