Güncel

Özel-Haber | Kaypakkaya’nın köyü Karakaya ve çevre köyler yok edilmek isteniyor

Çorum’da Karakaya, Narlık ve Küçükkeşlik köyleri, kurulmak istenen taş ocağı sebebiyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın doğduğu Karakaya ile komşu köyler olan Narlık ve Küçükkeşlik köylerine yapılmak istenen taş ocağı projeleriyle birlikte köyler yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Geçimlerini hayvancılık ve tarım ile karşılayan köylüler bu projeye karşı olduklarını her alandan duyurmaya devam ediyorlar.

Normal şartlarda mera alanlarına ve yerleşim yerine yakın alanlara maden sahasının kurulamayacağı yönünde var olan kanun düzenlemesi bu köylerde uygulanmıyor. Yani TC kendi yasalarını yine yazdığı şekliyle uygulamıyor.

Tam aksine amaçladığı talan ve rant uğruna yasaları uygun gördüğü şekliye yorumlamaya devam ediyor.

Karakaya Köyünde düzenlenmek istenen maden projesinin en yakın yerleşim yeriyle arasında yaklaşık 20 metrelik bir mesafe varken, raporlarda yapılan usulsüzlüklerle proje meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Maden sahasını yerleşim yerine yakınlığı değil maden sahasının yerleşim yerinden uzak olduğu en uç noktadan ölçüm yapılıyor.

Yani en uzak mesafe esas alınarak maden sahasının yerleşim yerinden uzaklığı yasal zemine dayandırılmaya çalışılıyor. Bunun yanı sıra  Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporunun projeye uygunluk vermezken valilik, rapora “gerek yok” diyor.

Aynı zamanda Karakaya köyünün Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın doğduğu köy olmasından kaynaklı TC devletinin bu köye ayrı bir baskı politikası uyguladığı gözlemleniyor. Köylüler bu durumu açıkça ifade ediyor.

Kaypakkaya etrafında yaratılan ciddi bir korku havası da söz konusu köylüler üzerinde. Bunun çok çeşitli nedenleri söz konusu olabilir ancak en belirgin özelliği Kaypakka’nın TC resmi ideolojisi  tahlilleri ve bu tahliller sonucunda açığa çıkan Kaypakka’ya nefreti.

Köylüler talana karşı insiyatif kurdu

Köylülerin direnişi devam ediyor. Karakaya, Narlı ve Küçükkeşlik köylüleri köylerine yapılacak taş ocağını protesto etmek için eylem düzenledi. Köylüler, 350 dönümlük bir alanı kapsayacak projenin doğrudan mal ve can tehlikesi oluşturacağını kaydederek, su kaynaklarının kuruyacağını belirtti ve mücadele edeceklerini dile getirdi.

Bu köylerden Karakaya köyünün girişinde bizleri “Köyümüzün içinde taş ocağı istemiyoruz. Doğamızın yok olmasına karşıyız.” yazılı bir pankart karşıladı.

Köyün içine doğru ilerlediğimizde ise karşımızda muhtarlığa asılan aynı yazıda başka bir pankart daha vardı. Gittiğimiz gün köyde düğün vardı, köylünün bir kısmı ise başka bir köydeki cenazeye gitmişti. Yani içinde yaşamsallığın devam ettiği bir köyden bahsediyoruz.

Orada bulunan köylülerle konuştuk. Köylüler doğal olarak bu projeye karşı olduklarını söylüyor. Yaşadıkları köyleri terk etmeyeceklerini, bu projeye karşı direnişlerini sürdüreceklerini söylediler.

Köylüler geçimlerini de bu köy içinde yaptıkları tarım ve hayvancılık ile sürdürüyor. Proje, köylülerin yaşam alanlarını yok etmekle kalmayıp maddi gelir sağladıkları tarım ve hayvancılığı da bitirecek.

Bu köylülerden ise doğup büyüdükleri, yaşam sürdürdükleri köylerini terk etmelerini istiyorlar. Taş ocağı yapmak istedikleri yerle, projeye en yakın yerleşim yeri arasında sadece 20 metre bulunuyor.

Köyle birlikte yok olacak başka bir yer ise İbrahim Kaypakkaya’nın da mezarının bulunduğu mezarlık. Yaşayanlara da yaşamayanlara da saygısı olmayan bu düzenin Karakaya köyünü de yok etmek istemesi çok doğal aslında.

TC direnen ve muhalefet eden her köye zamanında farklı şekillerde girmeye çalıştı. Kendi inancına ters düşen inançları yok etmek için elinden geleni ardına koymadı.

Ancak her ne yaptıysa başarılı olamadı.

Sürgünlere ve köy yakmalara rağmen halk geri döndü ve bir şekilde direnişini sürdürdü. Bu yöntem ile bir yere varamadığını fark eden T.C. bu sefer ekolojik talan ve yıkımlarla, rantsal dönüşümlerle köylere ve “ötekilerin” yaşadığı yerleşim yerlerine hücum ediyor.

Sadece köyleri ve yerleşim yerleri yok etmekle yetinmeyen bu faşist zihniyet, “kendi öteklerini” ÇED raporlarına gerek yoktur diyerek hastalığa mahkum ediyor. Hazırladıkları düzmece raporlardaki metre ölçülerini tamda istediği gibi hazırlıyor ya da ‘zaten alevi köyü’ diyerek ‘gerekli değildir’ raporlarıyla damgalıyor.

Kaypakkaya’nın köyü üzerinden direniş hafızası yok edilmek isteniyor

İşte tamda bu nedenlerle Kaypakkaya’nın köyü önemli bir yere sahip; hem Alevi hem de İbrahim Kaypakkaya’nın köyü olan Karaköy’de bir ekolojik yıkım gerçekleştirmek istiyorlar.

Sebebi çok açık: bir hafızayı yok etmek istiyorlar.

Ancak köyde yaşamı sürdüren köylüler mücadeleyi büyütüyor, Kaypakkaya’nın mücadelesi ve düşünceleri T.C’nin en küçük sokağı başta olmak üzere birçok ülkede yankılanıyor. Kaypakkaya’nın köyü Karakaya ile Narlı ve Küçükkeşlik  köylüleri bu yankıya kulak vermeye, direnişi büyütmeye ve ekolojik yıkıma karşı ortak ses çıkarmaya davet ediyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu