EmekGüncel

ÖZEL HABER | KRT TV’de Direniş: “Bıçak Kemiğe Dayandı!”

Yaşanan sürecin öncülerinden biri olan gazeteci Fatih Yapıcı, krizin detaylarını ve direnişin arka planını anlattı.

KRT TV’de çalışan gazeteciler, yaklaşık 80 gündür maaşlarını ve yemek kartı haklarını alamıyor. Biriken hak edişlerin ödenmemesi üzerine çalışanlar, 10 gündür yayın yapmayı durdurdu ve kanal binasında 24 saat esasına dayalı bir direnişe başladı.
Fatih Yapıcı, süreci anlamak için kanalın son bir buçuk yıllık geçmişine bakmak gerektiğini vurguluyor.  Ona göre sorunlar, sadece maaş kriziyle sınırlı değil; uzun süredir biriken yapısal problemler, bugün yaşanan yayın durdurma eyleminin temelini oluşturuyor.

Yapıcı ile gelişmeler üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

“Yayın politikasında çok dalgalanma oldu”

Fatih Yapıcı, kanalın 2023 sonbaharında el değiştirmesiyle başlayan süreci şöyle özetliyor: “Aslında, yani geniş çapta anlatmamı istersen, kanalın el değiştirmesine kadar gitmek gerekiyor. 2023 sonbaharında kanal el değiştirdi. Ben de zaten Şubat sonu girdim. Ondan sonra yayın politikasında çok dalgalanma oldu. Kadro istikrarı olmadı.”
Yapıcı, bu dönemde yaşanan yönetimsel karmaşaya da dikkat çekiyor: “Benim burada bulunduğum dönem içerisinde üç genel yayın yönetmeni, üç genel müdür ve sayısız haber müdürü, haber koordinatörü değişti. Şu an genel müdür ve genel yayın yönetmeni de yok.”
aynı dönemde sadece yönetsel değil, ekonomik sorunlar da baş göstermeye başlıyor. “Tatmin edici bir maaş hiçbir zaman olmadı. Düşük maaş da ayrı bir mesele. Editoryal bağımsızlık olmadı” diyen Yapıcı, istikrarsızlıkla birlikte çalışanların mesleki değerlerinin de sistematik olarak aşındığını dile getiriyor.

“Üç kez gecikti, sonra tamamen kesildi”
Yapıcı, yaşadıkları ödeme sıkıntılarını şöyle anlatıyor: “Üç defa maaşların gecikmesi durumu söz konusu oldu. 28 Mart itibariyle de geciken maaşlar artık hiç ödenmez hale geldi.”
Bayram öncesi umutla beklenen ödeme sözünün de yine boşa çıktığını aktaran Yapıcı şöyle devam ediyor sözlerine: “4 Haziran Çarşamba, Arifeden bir gün önce maaş ödemesi sözü verilmişti. Yemek ve maaş ücretleri ödemesi sözü ama bu daha önce verilen 120 kere tarih vermişlerdi, onlardan biriydi.”
Yapıcı, yöneticiler ve şirket avukatının yer aldığı bir toplantıya çağrıldığını belirterek o günü şöyle anlatıyor: “Orada ücretlerin ne zaman ödeneceğini sordum. Bugün ödenmeyeceğini, yarın ödenmeyeceğini, bayram dönüşü ödenmeyeceğini, hiçbir takvim verilemediğini söylediler.”
Ancak toplantıda yalnızca ödeme yapılmayacağı bilgisi verilmekle kalınmıyor, aynı zamanda tartışmalı bir öneriyle karşı karşıya kalıyorlar: “Kanalı yıkıma uğratmadan sizi kademeli şekilde kovacağız, işsizlik maaşı alın, şirketi toparladığımızda da hak edişlerinizi verelim gibi çok tuhaf bir teklifle geldiler biz maaş beklerken.”
Bu noktada, Yapıcı’nın deyimiyle, “film kopuyor.” Artık çalışanlar, İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği “işten kaçınma hakkı”nı kullanmaya karar veriyor.

“Yayın durdu, direniş başladı”
Yapıcı, iş bırakma kararının nasıl şekillendiğini şöyle anlatıyor:

“Bunu içerideki arkadaşlarla paylaştım. Bu son noktaydı. Buradan sonra adeta film koptu. Biz işten kaçınma hakkımızı kullanmaya karar verdik. Yayını durdurduk.”
Eylem sonrası kanal yönetimi yayını sürdürmeye çalışsa da başarılı olamıyor. Bu gelişme üzerine, kanal patronu Fırat Bozfırat ilk kez doğrudan görüşmeye yanaşıyor. Yapıcı şöyle aktarıyor; “45 dakika kadar konuştuk. Bir sonuç alamadık. Daha sonra yöneticileri vasıtasıyla 27 Haziran’ı yeni ödeme günü olarak söyledi. Bayram ikramiyesi olarak da 10-15.000 lira vaat etti. Yazılı taahhüt vermeyi de kabul etmedi. Biz de bunu kabul etmedik.”
Direniş kararlılığı ise giderek büyürken Yapıcı; “Bir basın açıklaması hazırladık sabaha karşı. Onu medyaya duyurduk ve işten kaçınma hakkımızla ve kanaldan nöbet tutmaya başlama kararımızı kamuoyuyla paylaştık” diyor.

Vardiyalı nöbet, dayanışma ile sürüyor

Şu an için direnişin 10. gününde olduklarını hatırlatan Yapıcı, “10 gündür de 24 saat vardiya usulü bir kanaldayız” diyerek süreci tarif ediyor. Kanalda üretim araçlarına erişimlerinin engellendiğini ancak dayanışma ile ayakta kaldıklarını anlatıyor:
“İş yapmamıza da imkân yok. Çünkü iş yapabileceğimiz alet, edevat tamamıyla kilit altına alındı. Ara ara basın açıklamaları yaptık. Oturma eylemi yaptık. Kanala toplu halde giriş yaptık. Çeşitli dayanışma ziyaretleri oluyor. İmece usulü bir durum söz konusu. Sağ olsun sivil toplum kuruluşları, sendikalar besin, yiyecek, içecek desteğinde bulunuyorlar.”
Bu süreç sadece fiziksel bir nöbet değil, aynı zamanda bir mesleki onur ve adalet mücadelesine dönüşmüş durumda.

“Toplu sözleşme değil, hayatta kalma mücadelesi”
Yapıcı, yaşadıkları krizin yanlış anlaşılmaması gerektiğini vurguluyor. “Bu bir zam pazarlığı değil; temel hakların, insanca yaşam koşullarının mücadelesi” diyor ve sözlerini şu şekilde sürdürüyor:
“Bu bir toplu iş sözleşmesi görüşme krizi değil. Yani biz o aşamada değiliz. Bize teklif edilen bir zam oranı var da onu müzakere ederken çıkan bir anlaşmazlık değil. Burada en son ceplerine 28 Mart’ta para giren, üç yemek kartı ödemesi bloke olan insanların en temel asgari hak edişlerini alma mücadelesi var.”
İki ay boyunca tüm birimlerin maaş almadan çalıştığını belirten Yapıcı, bu sabrın karşılığını hiçbir şekilde göremediklerini şu şekilde dile getiriyor:

“Bu süre zarfında defalarca tarih verildi, sözler verildi, tutulmadı. Bu süre zarfında şahsım özellikle patron Fırat Bozfırat’la görüşme talebinde bulundu ama muhatap alınmadık.”
Özellikle emekçilerin değersizleştirilmesini ve editoryal bağımsızlığın ortadan kalkmasını, süreci tetikleyen önemli unsurlar arasında sayıyor ve “1.5 yıl boyunca da bu kanalda personel sürekli olarak değersizleştirildi. Ve editoryal bağımsızlıktan uzaklaşıldı.”
Bu koşullarda başka bir seçeneklerinin kalmadığını dile getiren Yapıcı, şöyle noktalıyor:
“Bıçak kemiğe dayandı. Kemik delmeye başladı. Ve bize de şu yaptığımız işten kaçınma hakkı ve nöbet, direniş dışında temel haklarımızı almak için başka seçenek kalmadı. Biz hakkımız olan, sonuna kadar haklı olduğumuz konuda yasal bir zemin çerçevesinde bir direniş gösteriyoruz. Kamuoyu desteği bekliyoruz.”

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu