
S-R-Y tipleri olarak da bilinen Kuyu Tipi Hapishaneler, tutsaklara uygulanan ağır tecrit uygulamalarından birisi. İnsan Hakları Derneği (İHD) gibi uluslararası alanlarda tanınan köklü bir dernek bile kuyu tipi hapishanelere dair yeterli bilgi sahibi olamıyor.
İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, mimari yapısına dair bilgilere tutsakların mektuplarından ve ziyaretçilerin aktarımından ulaşılabildiğini söylüyor. Yüksek duvarları olan bu hapishanelere sürgün edilen tutsaklar, havalandırmaya çıktığında gökyüzünü bile göremiyor, temiz havaya ulaşamıyor.
Esasında ağırlaştırılmış müebbet almış tutsaklar için uygulamaya geçirildiği söylenen kuyu tipi hapishaneler, siyasi tutsakları teslim alma amacıyla başlatılan tecrit uygulamasının daha derinleştirilmiş bir hali olarak karşımıza çıkıyor.
Bu uygulamaya karşı dört bir yanda eylemler örülürken, tecritteki tutsaklar bu uygulamaların kaldırılması için açlık grevi ve ölüm oruçlarıyla bu uygulamalara karşı çıkarak tecrit altında da bir direniş örmeyi amaçlıyor. Kuyu tipinde tutsak olan Serkan Onur Yılmaz, 300 günü aşkın süredir ölüm orucunda.
Bunun gibi birçok siyasi tutsak açlık grevi ve ölüm orucundayken, tecrit politikaları aksine daha da derinleşmeye devam ediyor.
Tecrit uygulamalarının geldiği son nokta, sadece hapishanenin mimari yapısıyla alakalı değil. Derinleştirilmiş bir tecrit uygulaması olan kuyu tipi hapishanelerde kalan tutsaklarda psikolojik ve biyolojik sağlığa yönelik hasarlar gözlemlenmekte. TC devletinin siyasi tutsaklara uyguladığı tecrit uygulamalarından olan kuyu tipi hapishaneler, insan haklarına en ağır darbeyi vuran uygulamalardan birisi.
İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, kuyu tipi hapishane uygulamasını gazetemiz Özgür Gelecek’e anlattı.
Kuyu tipi hapishaneler nedir, nasıl bir mimari ve işleyişe sahipler?
Komisyon, kuyu tipi hapishanelerin mimari yapısı hakkında kesin bir bilginin olmadığını, bakanlıktan resmi bir bilgilendirme geçilmediğini söylüyor. Komisyon, kuyu tipi hapishanelerin mimari yapısının tutsaklardan gelen mektuplarla ve ziyaretçilerden aktarılan bilgilerle öğrenildiğini ifade etti.
Komisyon, kuyu tipi hapishanelerdeki güneş bile görmeyen hücreleri şöyle anlatıyor:
“Kuyu Tipi Cezaevleri tek kişilik hücrelerden oluşmaktadır. Havalandırması yoktur ve güneş görmüyor. Penceresinde demir parmaklık haricinde 1 cm2’dendaha küçük aralıkları olan bir tel örgü bulunmaktadır. Bu tel örgü içeriye ışığın ve havanın girişini kısıtlamaktadır.
Komisyon, kuyu tipi hapishanelerin diğer hapishanelerden farklı olarak 3 katlı olduğundan, havalandırma duvarlarının bir kat daha yüksek olduğunu ve bu durumun havalandırmaya boğucu bir özellik kattığını söylüyor:
“Üstelik havalandırmaların üstü de tel örgü ile kapatılmış olduğundan ‘havalandırma’ hissinden çok ‘kapatıl-mışlık’ hissini vermektedir.”
İHD’ye Kuyu tipleri ile ilgili ulaşan başlıca başvurular
Gelen başvuruların çoğunlukla kuyu tipi hapishanelerin psikolojik baskı oluşturduğu yönünde olduğunu söyleyen Komisyon, biyolojik sağlığı da tehlikeye düşürdüğü yönünde başvurular aldıklarını belirtti.
Yasaya göre tutsakların gün doğumundan gün batımına kadar havalandırma hakkı olduğunu belirten Komisyon, “Günde yalnızca 1 ya da 1.5 saat havalandırmaya çıkabildikleri, güneş görmedikleri, hücrenin yeterince havalandırılamadığı gibi nedenlerle sağlık sorunlarıyla baş etmek zorunda kalacaklarını bildirmektedirler” dedi.
Komisyon, tutsakların yalnızlaştırıldığı yönünde de başvuru aldıklarını belirtti: “Hücreler tek kişilik olduğundan ve bu hapishanelerin mimari yapısı nedeniyle başka hücrelerde tutulan mahpuslarla sözlü iletişim dahi kurulamadığından üstelik havalandırmaya tek kişi olarak çıkarıldıklarından insan sesinden dahi mahrum olmaları nedeniyle derin bir yalnızlık duygusu yaşadıklarını söylemektedirler.”
Kuyu tipleri hangi amaçlara hizmet ediyor?
Komisyon, kuyu tipi hapishanelerin neden kurulduğuna dair devletin bir açıklamasını olmadığını söylüyor. Ağırlaştırılmış müebbetler için yapıldığı yö-nünde söylemlerin resmi değil şifaen olduğunu ifade eden Komisyon, “Sonuçta tecrit uygulaması politik mahpusları teslim alma amacıyla başladı. Kuyu tipi hapishanelerde tecrit daha derinleştirilmiş olarak uygulanıyor” dedi.
Komisyon ayrıca siyasi tutsakların tecridinin kuyu tipi hapishanelerde daha da derinleştirildiğini ifade etti. Komisyon “İHD’nin bu konuda yaptığı saha araştırmaları, raporlar ya da kamuoyu çalışmaları var mı? Tutsakların, tutkulu ve hükümlü devrimcilerin kuyu tiplerinde tutulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorumuzun ardından kuyu tiplerine dair çalışmalarının olduğunu ancak henüz kamuoyuna sunulan bir raporun olmadığını belirtti ve ağırlaştırılmış müebbet alan tutsaklara yönelik eşitsizliği şu ifadelerle dile getirdi:
“Kuyu tipi ya da başka tecrit hapishanelerinde sorun, ağırlaştırılmış müebbet cezası verilenlere uygulanan ceza infaz hükümlerindedir. Havalandırma saatinden görüş saatine dek ayrımcı, eşitsiz infaz uygulaması var ağırlaştırılmış müebbet cezası verilenlere.”
Devamında kuyu tipi hapishane uygulamasının yasalara aykırı olduğunu söyleyen Komisyon, “Bu insanlık dışı olan infaz uygulamasına göre kuyu tipi hapishaneler yasal görünebilir. Ama tutuklu mahpuslar için kuyu tipi hapishaneler yazılı infaz yasasına da aykırı. Yani bir anlamda yasalara aykırı bir şekilde tutuklu mahpusları sürgün sevklerle kuyu tipi hapishanelere götürüyorlar” ifadelerini kullandı.
Kamuoyunda tartışılan noktalardan biri de kuyu tipi hapishanelerin bir “ceza infaz kurumu” mu değil adeta sistematik işkence merkezi olduğu.
Komisyon, kuyu tipi hapishaneleri kısaca birer işkence merkezi olan hapishane olarak tanımlıyor. Hapis cezasının sadece özgürlüğün kısıtlanması olduğunu söyleyen Komisyon, “Güneşin, havanın, gökyüzünün kısıtlanması başlı başına psikolojik işkencedir” ifadelerini kullanıyor ve özgürlüğün kısıtlanması dışında yapılan her türlü kısıtlama için “Temel insani gereksinimler olan havanın, gökyüzünün, güneşin kısıtlanmasıağır psikolojik işkencedir” diyor.