GüncelPusula

PUSULA| Devrimci Duruş Umutsuzluk ve Karamsarlığı Yadsır

Güncel bağlamda burjuva egemenlik sistemin estirdiği devlet terörüne karşı direnmemek, bedel ödemekten kaçınmak, umutsuzluğa, karamsarlığa yol açar. Açık ki, bir devrimci özne için en büyük düşman karamsarlık ve umutsuzluktur.

Güncel bağlamda burjuva egemenlik sistemin estirdiği devlet terörüne karşı direnmemek, bedel ödemekten kaçınmak, umutsuzluğa, karamsarlığa yol açar. Açık ki, bir devrimci özne için en büyük düşman karamsarlık ve umutsuzluktur.

Bu düşmanların olduğu yerde, egemenlerin topuna tankına ihtiyaç yoktur. Çünkü, kale içten fethedilmiştir. Yani sınıf düşmanlarımızın her fırsatta devlet terörüyle yaymaya çalıştığı korku mikrobu yüreklerde yuva yapmıştır. Cesareti ve umudu sakatlamıştır. Bu durumda yapılması gereken öncelikli görev, bu mikrobun alt edilmesi için gereken müdahalelerin yapılmasıdır.

Bu müdahalenin ideolojik, siyasal, örgütsel, askeri alanları kapsar bir nitelikte olması gerekir.

Keza, halkımızı “böyle gelmiş böyle gider” söylemi de yalnız kaderci bir yaklaşımı tarif etmiyor; aynı zamanda düşünüş tarzındaki umutsuzluğa, çaresizliğe işaret ediyor. Bunu yaratan burjuva egemenlik sisteminin yüz yıllara dayanan baskı ve zulüm politikasıdır.

Devrimcilerin ve komünistlerin temel itirazı, bu düşünüş ve hareket tarzınadır. Çünkü tarihi yaratan kitlelerin örgütlü gücüdür; sistemin zorbalıkla ve düşünsel planda yaratmış olduğu bu kölelik ilişkisinin esas nedeni geniş emekçi yığınların bu tarihsel güçlerinin farkında olmamalarıdır.

Bu bilinç ve örgütlü güçten yoksun olan geniş emekçi yığınlar, kendi sınıfsal çıkarları için değil, bir avuç egemen sınıfın çıkarları için, sefalet içinde çalışıp didinirler. Geniş emekçi yığınların sınıf bilincinde yoksun bu hali, egemen sınıfların “böyle gelmiş böyle gider” kara propagandalarının hayat hakkı bulmasını sağlıyor.

Hiç kuşkusuz devrimci çıkış, “bu böyle gitmez, gitmemelidir” demekle başlar. Enternasyonal proletarya, ezilen dünya halkları, ulusları, baskı altında olan inanç grupları, emperyalistlerin ve suç ortaklarının bu dayatmalarına daha fazla boyun eğemez.

Emeği köleleştiren sömürü düzenleri altında yaşamını sürdüremez. An itibariyle tüm bu yaşananlara rağmen, görece var olan bu sessizlik bizi yanıltmamalıdır. Her şeyden önce haksızlığın, adaletsizliğin, sömürünün olduğu her yerde sisteme karşı bir öfke birikimi olur. İtiraz fısıltıları kulaktan kulağa yayılır.

“Bir şeyler yapmak gerekir” söylemleri iş yerlerinde, sohbet masalarında kendisine yer bulur. Parçalı da olsa, yaratılan her direniş mevziisine, kazanılan haklara dair anlatılan öyküleri dinleyenler çoğalır. Bunun böyle olduğu ve olacağına önce devrimci özneler inanmalı.

Buna inanmayan, bu gerçeğe hürmet etmeyen devrimci bir özne hiç kimseyi ikna edemez. İkna etme eylemi, inanmayı gerektirir.

Yine tarihi tecrübelerimizle biliyoruz ki, sınıf savaşımında koşulların zorluğu ağır bedellerin ödenmesini kaçınılmaz kılar. Asıl mesele devrimci öznelerin bu kaçınılmaz sonuçları karşılamaya ne düzeyde hazır oldukları gerçeğidir. Devrimin kadrosunu ve militanını yaratmak gerekir söyleminin güncel anlamdaki karşılığı da budur.

Dönemin militanı olmak öncelikle içinden geçmekte olduğumuz nesnel koşulları doğru bir tarzda analiz etmekle başlar.

Yani devrim ile karşı devrim arasındaki mücadelede, devrim ve halk güçlerin durumu, değişim talepleri, siyasal eğilimleri, örgütlülük düzeyleri ve benzeri tüm faktörler hesaba katılmadan politikalar belirlenemez.

Özellikle toplumsal muhalefetin önemli bir kesiminin burjuva muhalefetine yedeklendiği bir süreçten geçiyoruz. Bu nedenle alternatif devrimci seçeneğin yaratılması zorunlu bir görev haline gelmiştir.

Bu görev yerine getirildiği oranda kitlelere daha fazla devrimci bilinç taşınır, demokrasi, bağımsızlık, sosyalizm mücadelesi seçeneği somut bir olgu haline dönüşür. Bu görevin yerine getirilmesi için ortaya bir irade konuldukça devrimci saflardaki ideolojik, örgütsel çürüme ve dağılmalar asgari düzeye indirilebilir.

Yeniden toparlanarak harekete geçme yoğun devrimci bir çaba ve emeği zorunlu kılar. Anın görevlerinde yoğunlaşma ve var olanla yetinmeme düşünüş ve hareket tarzını içselleştirdiğimiz oranda yol alırız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu