
Van’da belediyelerde 2016’dan bu yana süren kayyum uygulamaları, işçiler açısından artık yalnızca bir yönetim değişikliği değil; hayatlarını doğrudan etkileyen yeniden yaşanan bir işten çıkarma döngüsüne dönüşmüş durumda. Her kayyum döneminde yüzlerce emekçinin işine son verildi, hukuki süreçler yıllarca sürdü, bazı işçiler göreve dönerken bir kısmı tekrar işten atıldı.
En son 2024 yerel seçimlerinde halkın ezici çoğunlukla DEM Parti’yi seçmesi, kentte kayyum döneminin kapandığına dair bir umut yaratmıştı; ancak belediye yönetimleri üzerindeki baskılar, atanan üst bürokratlar ve işten çıkarmalar yeniden aynı tabloyu ortaya koydu.
Seçim sonrası belediye kadrolarında yapılan işe alım süreçleri yasal prosedürlere uygun biçimde yürütüldü. Arşiv taramaları, güvenlik soruşturmaları, mülakatlar ve yaklaşık 45 günlük değerlendirme süreci tamamlandıktan sonra işçiler göreve başladı.
Aylarca çeşitli birimlerde çalışan emekçiler, daha sonra görev yeri değişiklikleri, baskılar ve yıldırma amaçlı uygulamalarla karşılaştı. Bazı işçilerin uzmanlıkları dışında ağır işlerde çalıştırıldı.
Van Büyükşehir Belediyesi işçileri sabah saatlerinde telefonlarına gelen SMS’le işlerinden edildi ve 223 işçinin işine hiçbir gerekçe açıklanmadan son verildi. Kamuoyuna “arşiv soruşturması” gibi muğlak bir açıklama yapıldı fakat bu açıklama, işçiler tarafından reddediliyor.
Dahası, işçilere göre onların yerine iki hafta içinde hiçbir ilan açılmadan yüzlerce yeni isim alındı; iddialara göre bu kişiler arasında bürokrat yakınları, parti yöneticilerinin tanıdıkları ve atanan genel sekreterin çevresi bulunuyor.
Bu atmosferde 109 gündür süren direniş, yalnızca işçilerin değil, halkın seçme iradesinin ve belediye özerkliğinin de bir mücadelesine dönüştü. Direniş alanında nöbet tutan işçiler, sokak eylemleri, Ankara görüşmeleri ve sosyal medya kampanyalarıyla seslerini duyurmaya çalışıyor.
Geçmiş kayyum pratiklerinde de işine son verilen ve direnişin eş sözcülerinden olan Önder Soğukbulak, direnişlerini Özgür Gelecek’e anlattı.
“İkinci defa kayyum eliyle işsiz kaldım”
Direniş sözcüsü Önder Soğukbulak, kendisini tanıtırken “Ben ikinci defa kayyum politikasıyla işten çıkarılan bir işçiyim” dedi. 2016’da 223 işçinin işten atıldığını ve işten çıkarılanların önemli bölümünün 2024’te yeniden aynı kişiler olduğunu söyleyen Soğukbulak, “Bu, bir kişinin hayatıyla oynamak değil; aynı hayatı iki, üç defa dağıtmak anlamına geliyor” diye konuştu.
Belediyenin tüm işe alım sürecini yasaya uygun yürüttüğünü belirten Soğukbulak, “Bizden memurlardan veya diğer başvurulardan ne isteniyorsa onu istediler; arşiv soruşturması, mülakat, güvenlik taraması… hepsini tamamladık” dedi. Ancak işe başladıktan kısa süre sonra yıldırma amaçlı görevlendirmeler yapıldığını söyleyerek, “Üniversite mezunuyum ama bir süre sonra kanalizasyona verildim” ifadelerini kullandı.
“Bir sabah telefon ettiler, ‘yarın işe gelmeyin’ dediler”
İşten çıkarılma sürecinin tamamen keyfi olduğunu vurgulayan Soğukbulak, “Kimimize SMS geldi, kimimizi aradılar, sadece ‘yarın işe gelmeyin’ dediler. Bu kadar” diye anlattı.
Belediyenin kamuoyuna yaptığı “arşiv soruşturması” açıklamasını hatırlatan Soğukbulak, “Bizim içimizde trafik cezası bile olmayan arkadaşlar var” diyerek, “Arşivlerimizin tertemiz olduğunu göstermek için biz o arşiv dosyalarını hep birlikte sembolik olarak yaktık. Çünkü bizim arşivimiz onların yaptığından daha temiz” ifadelerini kullandı.
“Sandıkta alamadıklarını işçi kıyımıyla almaya çalıştılar”
Süreci yalnızca bir işten çıkarma değil, seçim sonuçlarına verilen siyasi bir tepki olarak değerlendiren Soğukbulak, “Van halkı 14 belediyenin 14’ünü de DEM Parti’ye verdi. Bunu hazmedemediler” dedi.
Atanan üst bürokratların tutumunu eleştiren Soğukbulak, “Sandıkta alamadıklarını işçi kıyımıyla almaya çalıştılar” diye konuştu. Direniş sayesinde daha geniş bir işten çıkarma planının engellendiğini belirterek, “Genel sekreter kendi çevresine ‘Eğer bunlar sokakta durmasaydı 270 kişilik ikinci listeyi de çıkaracaktık’ demiş. Direniş olmasa bu sayı ikiye katlanırdı” ifadelerini kullandı.
“Engelli arkadaşlarımıza söz verildi, ama ‘almıyoruz’ dediler”
İşten çıkarılanlar arasında ağır engelli işçilerin de bulunduğunu söyleyen Soğukbulak, “Kolu olmayan, ayağı olmayan, tekerlekli sandalyeye mahkûm arkadaşlarımız var. Onları bile gözlerini kırpmadan işten attılar” dedi.
Ankara’da yapılan görüşmelerde engelli işçilerin geri alınacağı yönünde söz verildiğini aktaran Soğukbulak, “Bize protokol yapıldığını, iki gün sonra işe başlayacaklarını söylediler” derken, belediye içindeki anlaşmazlıkların süreci tıkadığını ifade etti: “Genel sekreter en son ‘Ben bu engellileri almıyorum, vali ne yaparsa yapsın’ dedi”.
“Biz 45 gün prosedür bekledik, onlar iki haftada torpille girdiler”
Yerlerine alınan yüzlerce kişiyle ilgili iddialara değinen Soğukbulak, “Bir hafta içinde 300 kişi alındı, şimdi sayı 500’e dayanıyor” dedi. Bu kişilerin kim olduğuna dair kamuoyunda dolaşan bilgileri hatırlatarak, “İl başkanının yakını, ilçe başkanlarının çocukları, daire başkanlarının akrabaları… herkes konuşuyor” ifadelerini kullandı.
Aradaki farka dikkat çeken Soğukbulak, “Biz 45 günlük prosedürden geçtik. Onlar ise bir ilan olmadan, mülakat olmadan, arşiv taraması yapılmadan iki haftada girdiler. Biz bunu sorguluyoruz” dedi.
“Biz işe dönene kadar bu direniş bitmeyecek”
Son olarak taleplerini özetleyen Soğukbulak, “Biz yalnızca hakkımız olan işimize geri dönmek istiyoruz” dedi. Avukatlarla yaptıkları görüşmeleri aktararak, “Bütün avukatlar dosyaları inceledi ve hepsi bunun tamamen keyfi bir uygulama olduğunu söyledi” ifadelerini kullandı.
Siyasi partilerle temaslarının sürdüğünü söyleyen Soğukbulak, “CHP ve DEM Parti’yle sürekli görüşüyoruz. Her yerde bu hukuksuzluğu dile getiriyoruz” dedi. Direniş kararlılıklarını ise şu sözlerle ifade etti: “Bir arkadaşımız bile dışarıda kalırsa bu direniş bitmeyecek. Sokakta olmaya devam edeceğiz”.



