
Fırat, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesinde, 2 Eylül’de güvenlik güçleri eşliğinde iş makinelerinin bölgeye girdiğini ve yurttaşlara ait tapulu narenciye ve zeytin bahçelerinin yaklaşık yüzde 70’inin kesildiğini belirtti. Yargısal süreç devam ederken polis zoruyla yapılan bu müdahaleye köylülerin tepki gösterdiğini hatırlattı.
Önergede, 6 Şubat depremlerinin ardından Kurtderesi, Mağaracık, Hıdırbey ve Vakıflı mahallelerinde yurttaşların açtıkları davalar devam etmesine rağmen arazilere el konulduğu vurgulandı. Kamu yararı ve ölçülülük ilkelerine aykırı biçimde hazine arazileri yerine özel mülklere yönelindiğini ifade eden Fırat, “Deprem mağduru köylülerin geçim kaynakları yok edilmekte, orman varlığı tahrip edilmekte, yargı süreci hiçe sayılmaktadır” dedi.
“Alevi köylerinde halkın iradesi yok sayılıyor”
Fırat, özellikle Alevi yurttaşların yaşadığı mahallelerde kamulaştırma sürecinin halkın görüşü alınmadan dayatıldığını belirtti. Bakan Kurum’a şu soruları yöneltti:
- Hatay/Samandağ ilçesinde Kurtderesi Mahallesinde TOKİ projeleri kapsamında vatandaşların tapulu arazilerine acele kamulaştırma kararı alınırken, bu bölgelerde hazineye ait kullanılabilir araziler neden öncelikli olarak tercih edilmemiştir?
- Kamulaştırma kararlarına ilişkin açılan davalar devam ederken, arazilere iş makineleri ile girilmesi, ağaçların sökülmesi ve yurttaşlara müdahale edilmesi hangi yasal gerekçeye dayanmaktadır?
- Bakanlığınız, kamulaştırma süreçlerinde Hatay/Samandağ ilçesine bağlı daha çok Alevi vatandaşlarımızın yaşadığı Kurtderesi gibi Mağaracık, Hıdırbey ve Ermeni Vakıflı mahallelerinde yerel halkın görüşünü almayı neden tercih etmemiştir? Şeffaflık ve katılım ilkelerini esas alan yeni planlama düşünülmekte midir?