Güncel

ÇEVİRİ | İsrail ve Emperyalistlerin Savaşı (1)

İsrail ve emperyalistlerin velayet-i fakih iktidarı ile savaşı ve iran halkı tarafından genel bir savaş karşıtı hareketin kurulması

[Açıklama: Aşağıdaki makale İran’ın Kızıl Yolu (Maoist Grup) İsrail-İran savaşına dair yapmış olduğu bir değerlendirmedir. Farsçadan Özgür Gelecek okurları için çevirdik.]

Emperyalistleri Temsil Eden Gerici İsrail Devleti ile Velayet-i Fakih Hamaney Hükümeti Arasındaki Çatışma

Mevcut savaş, bir yanda Trump ve Amerikan emperyalizmi ile İngiltere, Almanya ve Fransa gibi diğer Batı Avrupa emperyalistlerinin temsil ettiği Siyonist ve suçlu İsrail devleti ile diğer yanda gerici Velayat-e-Faqih hükümeti arasında sürmektedir. Bu savaşın her iki tarafı da özünde suçlu ve gericidir ve savaşın niteliği gericidir. Bu gerici savaşta iki taraftan birinin yanında yer alan herkes, gericiliğin tarafındadır.

İslam Cumhuriyeti’nin yanında yer alan kitle hareketleri -çoğunluk-, İslam Cumhuriyeti’nin gerici cephesindedir.

İsrail ve Batı emperyalistlerinin yanında yer alan küçük ve paralı kraliyetçi çeteler [Şah yanlıları, ed.] ve onların Jakmat-Troçkist komünizm müttefikleri, emperyalist-Siyonist gericiliğin tarafındadır.

Bu çatışmanın her iki tarafına bir bakış

İslam Cumhuriyeti, dinin arkasına saklanarak 40 yılı aşkın süredir İran’ın ezilen halkının, özellikle işçilerin, köylülerin ve emekçi kitlelerin kanını döküp hayatlarını sefalete sürükleyen bürokratik, rantçı, yozlaşmış, zalim, hırsız, suçlu ve hırslı kapitalistlerden oluşan bir hükümettir. Hamaney hükümeti ve Devrim Muhafızları liderleri, işçilere, emekçilere ve diğer halk katmanlarına en ufak bir protesto hakkı bile tanımamış, statükoya karşı tüm protestolarını ve hareketlerini bastırmıştır.

Bu rejim, İran halkının geçim kaynaklarını ve yaşamlarını yok etmek pahasına nükleer ve uranyum zenginleştirme programını sürdürürken, diğer ülkeleri, varlıkları tehdit edilirse Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması’ndan (NPT) çekileceklerini ve nükleer silah üretmeye başlayacaklarını söyleyerek sürekli tehdit etmektedir.

Bu rejimin bir diğer özelliği, emellerini ve maceralarını sadece İran’da değil, bölgede de sürdürmesidir. Suriye halkının devrimini kan ve gözyaşına boğmuş ve hırslı hedeflerine ulaşmak için vekil gruplar kurmuştur. Bu grupların, dış tehditler karşısında İslam Cumhuriyeti’ni korumak ve hayatta kalmasına yardımcı olmak görevleri de vardı.

İngiltere’nin kirli sömürgeciliği ve emperyalizmiyle kurulan Siyonist İsrail devleti de 70 yıllık tarihi boyunca suç ve yıkımdan başka bir şey yapmamıştır. Bunların en sonuncusu, Gazze’deki yoksul Filistin halkının katledilmesidir. Netanyahu’nun gerici hükümeti Gazze’de bir soykırım başlatmış, çocukları ve birçok Filistinli kadını öldürmüştür. İstatistiklere göre, bu savaşın başlamasından bu yana geçen yaklaşık iki yıl içinde, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere yaklaşık 60.000 kişi bu hükümet yüzünden Gazze’de hayatını kaybetmiştir ve görüldüğü gibi, bu şehirden geriye sadece yıkıntılar kalmıştır.

Bu savaş, bugünkü haliyle İsrail’in Siyonist hükümeti tarafından başlatılmıştır. Bu hükümet, ABD’nin emperyalist hükümeti ve tüm Batı emperyalistleri tarafından desteklenmekte ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika halklarının hareketlerini bastırma planlarının yanı sıra, bölgedeki stratejik planlarının (şimdi “Ortadoğu’nun haritasını değiştirme ve yeni bir Ortadoğu kurma” olarak adlandırılan) bir aracıdır.

Bir başka nokta da, İslam Cumhuriyeti’nin bu saldırıda “baskı altında” kalan gerici bir hükümet olmadığıdır. Gerici ve otoriter bir hükümetle yönetiliyor olabilir, ancak bu hükümet dış ilişkilerinde hırslı ve maceracı olmamış ve diğer ülkelere herhangi bir sorun çıkarmamıştır. Emperyalistler, herhangi bir nedenle (örneğin jeopolitik durum) bir ülke (veya siyasi ya da ekonomik hedefler) bu ülkeye saldırırsa, söz konusu gerici hükümetin kendi halkı tarafından “baskı altında tutulması” ve desteklenmesi ihtimali vardır. Ancak İslam Cumhuriyeti’nde durum böyle değildir. İslam Cumhuriyeti’nin kendisi bölgede bir vebadır ve İran halkını bölgedeki emellerini gerçekleştirmek için kara toprağa gömmüştür. Her halükarda, savaşın her iki tarafı da gericidir ve savunulacak hiçbir yanı yoktur.

İran halkı ile gerici İsrail hükümeti ve emperyalistler arasındaki çatışma

Mevcut savaş, yalnızca emperyalistler ile Velayet-i Fakih hükümeti arasındaki çatışmanın sonucu değil, aynı zamanda emperyalistler ile İran halkı arasındaki çatışmanın bir tezahürüdür. İsrail’in İran topraklarına saldırısı ve İran’ın toprak bütünlüğünün ve İran halkının kendi toprakları üzerinde egemenlik hakkının ihlali, İran halkı ile emperyalistler arasındaki çatışmanın devamıdır.

Bu açıdan bakıldığında, bu aynı zamanda emperyalistler ve onların acımasız köpeği, suçlu İsrail’in İran halkına karşı yürüttüğü bir savaştır. Bu çatışmanın perspektifinden bakıldığında, emperyalistler ve onların acımasız köpeği Siyonist İsrail hükümetinin yürüttüğü savaş gericidir ve İran halkının şu anda savaşı reddetme talebi şeklinde ifade ettiği savaş ise ilerici niteliktedir.

Burada İsrail artık Hamaney ve İslam Cumhuriyeti’nin yönetici kliğinin yanında değil, İran halkının yanındadır.

Burada çatışma, İran halkı, işçiler ve köylüler ile İran’ın tüm halk sınıfları ile suçlu İsrail hükümeti ve emperyalistler arasındadır. Bu açıdan bakıldığında, bu savaş ile Hamaney ve İsrail arasındaki savaş arasında içsel bir çelişki vardır. Orada her iki taraf da gericidir, burada ise emperyalist taraf gerici, halkın tarafı ise ilerici ve devrimcidir.

İran halkının Velayet-i Fakih’in yönetimine karşı olduğu ve İsrail ile mevcut hükümet arasında bir savaşa girmek istemediği göz önüne alındığında, savaşa ilişkin tutumu, savaşı bir an önce sona erdirmektir.

İran işçi sınıfının ve halkının savaşın devamına karşı mücadele biçimleri

Halkın emperyalist savaşa karşı mücadele biçimleri şu anda tamamen siyasi, kültürel ve diplomatik niteliktedir. Savaşa karşı çıkmak ve savaşın sona erdirilmesi talebi ana taleplerdir. Kitleler arasında bu savaşın niteliği konusunda bilinçlendirme, İsrail ve emperyalistlerin savaşına karşı çıkma, tüm ülkelerin işçi sınıfı ve halklarını İsrail ve emperyalistlerin İran’a yönelik saldırganlığına karşı çıkmaya, tüm hükümetleri ve uluslararası kurumları savaşı sona erdirmeye çağırmak bir yandan, diğer yandan, mevcut yöneticilerin (özellikle bu durumun ana sorumlusu olan Hamaney çetesi ve iktidarın sert çekirdeği) savaşa eşlik etmemek ve aynı zamanda savaşı sürdürmemeleri için onlara karşı mücadele etmek ve barışı kabul etmeleri için baskı yapmak, işçi sınıfının, köylülerin ve halkımızın diğer sınıflarının şu anki temel politikasıdır.

Halkın tüm sınıflarının bu konuda aktif olması gerektiği açıktır. Sadece işçiler ve köylüler değil, her sınıf ve kategoriden orta sınıflar, eğitimciler ve devlet ve özel kurum çalışanları, hemşireler ve sağlık personeli, küçük üreticiler, işadamları ve pazarlamacılar, üniversite profesörleri, avukatlar ve hukukçular, doktorlar ve sağlık personeli, sanatçılar ve sporcular, gazeteciler, kısacası herkes, savaşa karşı aktif olarak mücadeleye katılmalı ve genel bir savaş karşıtı hareket oluşturmalıdır. Bu hareket, bir yandan mevcut hükümete karşı ve savaşı sona erdirmesi için baskı yaparken, diğer yandan diğer ülkelerin halklarına, hükümetlerine ve uluslararası kuruluşlara müdahale etmeleri ve ABD ve İsrail hükümetlerine savaşı sona erdirmeleri için baskı yapmaları çağrısında bulunmaktadır.

İşçi sınıfı, köylüler ve İran’ın tüm halk sınıfları ile Velayet-i Fakih’in gerici hükümeti arasındaki çelişki

Bu çelişki, devrimin başlangıcından itibaren var olmuş ve bugüne kadar devam etmiştir. Velayet-i Fakih’in kırk yıllık iktidarı boyunca, bu çelişki temelinde birçok ve çeşitli reformist ve devrimci hareketler oluşmuş ve bu çelişkiyi ilerletmiştir. Bunların sonuncusu, Jina [Jina Mahsa Amani, ed] veya “Kadın, Yaşam, Özgürlük” büyük ayaklanmasıydı. Bu hareketin ardından, korkunç ekonomik ve geçim sıkıntıları nedeniyle ekonomik mücadeleye dönüşen tüm sömürülen ve ezilen sınıfların mücadeleleriyle karşı karşıya kaldık. Bu çerçevede son mücadele, tüm İran halkının desteğini alan ve tüm halk sınıflarının işbirliği, dayanışma ve birliğinin zirvelerinden biri olarak kabul edilen kamyon sahipleri ve şoförlerinin büyük ve ülke çapındaki greviydi.

Son yıllarda bu çelişkinin büyümesi, hükümetin hem emperyalistlerle hem de halkla olan çatışmalarında geri çekilmesine neden oldu. Tüm halk sınıfları, bu mücadelelerin geleceğine her zamankinden daha umutlu bakıyor.

Üç çelişkinin konumu ve durumu

Ancak suçlu İsrail devletinin emperyalistler adına saldırısı, bu çelişkinin gidişatını değiştirmiş ve bunun yerine İslam Cumhuriyeti ile Siyonist İsrail devleti arasındaki, -iki gerici güç arasındaki- çelişkiyi ortaya çıkarmıştır. Aynı zamanda, İran topraklarına tecavüz eden ve İran halkının toprak bütünlüğünü ve ulusal egemenliğini ihlal eden İsrail devletinin gericileriyle halkın çelişkisini ikinci plana attı.

Son çelişkide, İran halkı iki tarafla karşı karşıyadır: bir yanda Velayet-i Fakih’in gericileri, diğer yanda emperyalistler. Bu çelişkinin şu anda daha ağır basan bir tarafı, halkın Siyonist İsrail devletine ve emperyalistlere karşı mücadelesidir; diğer tarafı ise, aynı derecede ağır olmakla birlikte ikinci planda kalan, İslam Cumhuriyeti’ne karşı mücadeledir.

Bir yanda işçi sınıfı, köylüler ve tüm halk sınıfları ile diğer yanda İslam Cumhuriyeti arasındaki çelişki, bahsedilen iki çelişkinin etkileriyle yeniden büyüyecek ve er ya da geç tersine dönecektir.

Hürmüz Daman
Haziran 2025

 

ÖG’nin notu: Velayet-i Fakih kavramıyla Şii İmâmiyye anlayışına göre imamın yokluğu esnasında yetkilerini onun adına kullanma, kendisine vekâlet etme görevidir. İran İslam Cumhuriyeti iktidarı kastedilmektedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu