GüncelKadınMakaleler

KADINLARIN BİRLİĞİ | Sevda’ya ve Hasta Tutsaklara Özgürlük

Yıllardır devletin, muhalif gençliğin, devrimcilerin, kadın ve LGBTİ+ların, Kürt halkının iradesi ve mücadelesini baskılama, yok etme politikası hapishanelerde ise siyasi tutsaklara yönelik sistemli saldırı politikaları olarak yaşama geçiriliyor.

TC devleti, bekasını sürdürmek uğruna AKP-MHP iktidarına karşı yıllardır biriken öfkeyi, muhalefeti baskılamak, iktidarını ve devletin bekasını tehdit edecek her söylem ve mücadeleyi kriminalize edecek saldırı politikaları geliştirmekte. İşçi ve emekçileri, gençliği, kadın ve LGBTİ+ları, Kürt halkının gelişen tepkisini baskılama, sindirme ve dizginleme politikasıyla irademiz, yaşamlarımız, varoluşumuz ve mücadelemiz zapturapt altına alınıyor.

Yıllardır devletin, muhalif gençliğin, devrimcilerin, kadın ve LGBTİ+ların, Kürt halkının iradesi ve mücadelesini baskılama, yok etme politikası hapishanelerde ise siyasi tutsaklara yönelik sistemli saldırı politikaları olarak yaşama geçiriliyor.

Fiziksel özgürlüğünden yoksun bırakılan, toplumsal yaşamından alıkonulan siyasi tutsaklar, bir cezalandırma, iradelerini teslim alma yöntemi olarak özel ve sistematik saldırılarla karşı karşıya bırakılmakta. Sağlık ve beslenme gibi temel haklar başta olmak üzere yıllardır siyasi tutsakların direnişiyle kazanıma dönüşen çeşitli hakları da gasp edilirken, İdari Gözlem Kurulu kararlarıyla tahliyeler de keyfi olarak engelleniyor. Tecrit içerisinde tecrit sistematik bir politika olarak uygulanıyor.

Bu tecrit politikasını hasta tutsaklar özgülünde düşündüğümüzde katmerli bir saldırıdan bahsedebiliriz. Özellikle son yıllarda ağır hasta tutsakların tedaviye erişiminin engellenmesi, Adli Tıp Kurum’larının hukuksuzca verdiği “hapishanede kalabilir raporları”yla, İdare Gözlem Kurulu’nun tahliyeleri keyfi gerekçelerle engellediği kararlarla hasta tutsakların nasıl ölüme terk edildiğini, hastalığın, tedaviye erişim hakkının nasıl işkenceye çevrildiğini gayet iyi biliyoruz.

İHD’nin hasta tutsaklara ilişkin nisan ayında açıkladığı 2025 raporuna göre bugün Türkiye hapishanelerinde tespit edilebildiği kadarıyla 161’i kadın ve 1251’i erkek olmak üzere en az 1.412 hasta tutsak bulunuyor. Yine İHD’nin hasta tutsakların durumlarına dair yapılan tespitlerine göre; ağır olarak tarif edilebilecek 335 tutsak bulunuyor.

Bunlardan 230’u tek başına yaşamını devam ettiremiyor ve 105’inin de desteğe ihtiyacı bulunmakta, 188 tutsağın ise hastalıkları nedeniyle sürekli olarak kontrol edilmesi gerekiyor. 515 tutsağın da hastalıkları belirtilmesine rağmen detaylar olmadığı için  değerlendirme yapmak mümkün olmuyor.

Hapishanelerdeki ağır tecrit koşullarının söz konusu hasta tutsaklar olduğunda daha da ağırlaştığını biliyoruz. Dışarıdaki baskı iklimi, faşist saldırılar düşünüldüğünde bu koşulların hapishaneler ve hasta tutsaklara en ağır şekilde yansıtıldığını da görmek güç değil.

Tekli ring, kelepçeli muayene dayatması, doktor-hasta mahremiyetini yok sayan biçimde jandarma ve gardiyanların muayene alanını terk etmemesi hapishanelerin tutsakların tedavi hakkının önüne geçmek için sistematik olarak uyguladığı saldırıların başında geliyor.

Kadın tutsakların özellikle kadın hastalıkları ile ilgili şikayetlerinde askerin bilinçli olarak muayene alanında kalma dayatması tedavi bir kenara hastalığın dahi tespit edilmesinin önüne geçiyor.

Tutsakların büyük uğraş ve çabaları ile çıkarılan hastane sevkleri, bu uygulamalarla boşa düşürülüyor ve  pek çok tutsak muayene dahi olamadan, hastalığı dahi tespit edilemeden hapishaneye dönmek zorunda bırakılıyor. Sistematik biçimde dayatılan bu uygulamalar nedeni ile tutsakların hastalıkları geç tespit ediliyor ve devamında tedavilerine geç kalınmış oluyor.

Tüm hapishanelerde yaygın biçimde uygulanan bu saldırıya gazeteci yoldaşımız Sevda Erkılınç da maruz kalıyor. İki ayı aşkın zamandır tutsak olan Sevda’nın çölyak ve astım gibi kronik hastalıkları var. Tutsak edildiği hapishane onun kronik hastalıklarını sürekli bir şekilde işkenceye çeviriyor. Çölyak hastalığı sebebi ile özel beslenmeye gereksinimi engelleniyor.

Bunun yanında çölyak hastalığına uygun diyetmiş gibi getirdikleri gıdalar Sevda’nın hastalığının tetiklenmesine sebep oluyor. Durumunun ağırlaşması nedeni ile hastaneye sevki gecikmeli olarak yapılsa da yukarda saydığımız gerekçelerle muayene dahi olamıyor.

Devletin tutsaklara ceza içinde ceza, tecrit içinde tecrit yaşatarak yıldırma ve aslında toplumsal mücadeleyi dize getirmek adına mesaj vermeye çalıştığını biliyoruz. Dışarda tüm toplumun maruz kaldığı baskı ve sindirme politikalarının en ağır halini tutsaklara dayattıklarını biliyoruz. Bu yüzden Sevda vesilesi ile hasta tutsakların sesini daha güçlü yükseltiyoruz/yükselteceğiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu