
“Yalan hiç bir şeyi
yerinden kımıldatmaz.”[1]
Orta Amerika’nın en eski halklarından Mayaların mitolojisine göre tanrılar, insanı yaratmakta zorlandılar.
Yenilgiyi kabul etmeyen tanrılar ikinci defa ama bu sefer “Tzite” isimli bir ağaçtan yonttular insanı. İyi konuşabilen, üreyebilen ve görebilen insan yine de tatmin edemedi. Kalbi ve beyni yoktu, yaratıcılarını tanımıyordu, sonu maymuna dönüşmek oldu.
Tanrılar üçüncü insanda profesyonel çalıştılar. Kaslara kadar ince düşünüp genetik üzerine kafa yordular. Yeni insanı beyaz ve sarı mısırdan yaratmaya karar verdiler; vücuduna kan, duygularının arasına “onur” eklediler. Ama baktılar ki bu insan, tanrıların varlığını tehdit edebilecek kadar zeki, gök tanrısı geldi, kadın ve erkek insanların gözlerine üfleyerek görme yeteneğini zayıflattı, bilgeliğini sınırladı.
İşte bugün dünyada yaşayan insanlar, mısırdan yaratılan, kendi bilgeliğinin derinliğine gözleri kapalı insanlardır. Mayaların kutsal kitabı sayılan ‘Popol Vuh’ üçüncü insanın da, insanlığın sonu olmadığını yazar.
Kusursuz insanlık dördüncü kez yeniden yaratılacaktır.
Noam Chomsky’nin, “İnsanlık tarihinin en tehlikeli dönemine doğru gidiyoruz,” saptamasındaki koşullarda; “Burjuva pasifistleri sermayenin boyunduruğunu ve egemenliğini silkip atmadan ebedi barış düşü görürler”[2] yanılgısına düşmeden; insanlığın dördüncü kez yaratılışının, sınırsız sömürüsüz barış evreniyle mümkün olacağını söyleyebiliriz.
Bu hem coğrafyamız, hem de Kolombiya için böyledir
Malum: “Kolombiya’dan ‘barış emsali’ çıkartmak modaydı. 2016’da 52 yılda 260 binden fazla can alan, 45 bin insanın ‘buharlaşıp uçtuğu’, 6.5 milyonun yerinden edildiği çatışma, ABD destekli ‘tarihi’ barış anlaşmasıyla sonuçlanmıştı. ‘Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri-Halk Ordusu/ FARC-EP-Fuerzas Armadas Revolucionarias de Colombia Ejercito del Pueblo’nun teslim bayrağını çektiği anlaşmayı önce Kolombiya halkı referandum sandığına gömdü. Ardından hükümet, kadük anlaşmayı bildiği gibi uyguladı. ‘Affedilmesi gereken’ eski FARC üyelerine 1000’den fazla suikast düzenlendi. Anlaşmadaki toprak reformu ve kalkınma programları ise neo-liberal modele çok şık uyarlandı. Süreç tarihi anlaşmanın destekçisi çok uluslu şirketler ve agro-business’a yaradı.”[3]
Barış ise kocaman bir yalan ya da nafile beklentiydi; yaşananlar bunun böyle olduğunu kanıtladı/ kanıtlıyor da; Winston Churchill’in, “Dünyada ortalıkta dolaşan bir sürü berbat yalan var, en kötüsü de yarısının doğru olması,” ironik deyişindeki gibi!
Yakın tarihte silah bırakan veya kendisini fesheden çok sayıda örgüt var. İspanya’da ETA, Kuzey İrlanda’da IRA, Almanya’da RAF, Kolombiya’da FARC, Endonezya’da GAM vb… Yine benzer şekilde Kolombiya’da ELN ile Bogotá arasındaki “silah bırakma” görüşmeleri de ağır aksak, kesintilerle sürünüyor.
Malum üzere XXI. yüzyılın ilk çeyreğinde silah bırakma kararı alan son örgüt coğrafyamızdan PKK oldu.
“Mış” gibi yapılan silah bırakma veya çatışma süreçlerinin sonlandırılmasının farklı yönleri olsa da, souç(lar) ezilenler açısından tatmin edici olmaktan uzak!
Tıpkı İrlanda’da IRA, İspanya Bask’ta ETA, Kolombiya’da FARC, Endonezya’nın Açe bölgesinde GAM (Özgür Açe Hareketi), Filipinler yönetimi ile on yıllarca savaşan MILF (Moro İslâmi Kurtuluş Cephesi) örneklerindeki üzere, düğmeler yanlış iliklenmişti…
Çünkü Alexis de Tocqueville’in ifadesiyle, “Bir toplumun tarihsel olarak hazır olmadığı şeyi ona dayatmak olanaksızdır.”
KRİSTOF KOLOMB’UN ÜLKESİNDE “BARIŞ”
Dil ve etnisite bakımından dünyanın en kozmopolit ülkelerinden biri olan Kolombiya, adını İtalyan “kaşif”(?!) Kristof Kolomb’dan alır. 1948’de Liberal Parti liderinin bir suikast sonucu öldürülmesiyle Liberal Parti ve Muhafazakâr Parti yanlıları arasında patlak veren iç savaş ülke siyasetinde belirleyici rol oynamıştı.
“La Violencia (Şiddet)” dönemi olarak adlandırılan bu iç savaş döneminde Komünist Parti ve sol örgütler yoksul köylüler arasında güç kazanmaya başladı.
Ülke topraklarının büyük toprak sahiplerinin eline geçmesi süreci hem bu iç savaş döneminde, hem de 1957’de Liberal Parti ve Muhafazakâr Parti’nin uzlaşmaya varmasının ardından sürecektir.
52 yıldır süren çatışmalarda yaklaşık 220 bin kişi yaşamını yitirmişti.
Bu süreçte Komünist Parti yoksul köylülere kendi kontrollerindeki tarım alanları oluşturma ve devlet destekli toprak sahiplerinin saldırılarına karşı “öz savunmaları”nı geliştirme çağrısı yaptı. Böylece 1964’te bir kırsal bölgede Marquetalia Cumhuriyeti olarak adlandırılan bir komünal alan oluşturdu.
Bunu sistem için büyük bir tehdit olarak algılayan iktidar, ordu güçlerini bu bölgede yaşayanların üzerine gönderdi. Saldırıya karşı çıkan, çatışmalar sonrası hayatta kalıp ormanlık alanlara çekilen bir grup Komünist Parti mensubu, silahlı mücadeleye yönelme kararı aldı. On yıllar boyunca büyüyerek faaliyetlerini sürdürecek FARC doğmuştu…
Kolombiya devleti ve FARC arasında 50 yılı aşkın bir süredir devam edegelen çatışmalarda 220 bin kişi hayatını kaybedecek, 3 milyon insan da zorunlu göçe tabi olacaktı. Kolombiya’da barış çabaları 1980’lerden itibaren başladı. Ancak özellikle uyuşturucu kartellerinin ülkedeki gücü nedeniyle girişimlerin çoğu sonuçsuz kaldı.
Günümüzdeki barış süreci, FARC’la mücadele sözü vererek 2010’da iktidara gelen Juan Manuel Santos’un, ilk birkaç ay yapılan operasyonlar sonrası barış siyasetinde karar kılmasıyla başladı. Resmi açıklamalar 2011’de yapılmaya başlandı…
26 Ağustos 2012: Görüşmelere başlanması için bir yol haritası olarak Genel Anlaşma imzalandı.
18 Ekim 2012: Norveç’in başkenti Oslo’da ilk müzakere masası kuruldu.
19 Kasım 2012: Masa, Küba’nın başkenti Havana’ya taşındı, anlaşmanın ilk maddesi olarak tarım reformu görüşmeleri başladı
20 Kasım 2012: FARC tek taraflı ateşkes ilan etti, 23 Ocak 2013’e kadar sürdü.
26 Mayıs 2013: Tarım reformu anlaşması imzalandı.
4 Kasım 2013: Siyasete katılım anlaşması imzalandı.
15 Aralık 2013: FARC ikinci kez tek taraflı ateşkes ilan etti. 15 Ocak 2014’e kadar sürdü.
16 Mayıs 2014: Uyuşturucu ticareti üzerine anlaşma imzalandı.
20 Mayıs 2014: FARC başkanlık seçimleri nedeniyle 28 Mayıs’a kadar ateşkes ilan etti.
7 Haziran 2014: 60 kişilik “çatışmalı süreç mağdurları” heyetinin görüşmelere gözlemci olarak katılmasına karar verildi.
20 Aralık 2014: FARC ateşkes ilan etti, ordu saldırıları artırınca sona erdirdi.
7 Mart 2015: Mayınlı alanların temizlenmesi için anlaşmaya varıldı.
8 Temmuz 2015: FARC yeniden ateşkes ilan etti.
25 Temmuz 2015: Devlet Başkanı Santos, operasyonları durdurduklarını açıkladı
23 Eylül 2015: Santos ile FARC Lideri Timoşenko Havana’da bir araya geldi.
17 Ekim 2015: 25 bin ‘kayıp’ın akıbetinin araştırılması konusunda anlaşmaya varıldı.
15 Aralık 2015: Taraflar savaş kurbanları/mağdurları konusunda yaraları sarma, adaleti sağlama, gerçeği ortaya çıkarma ve tekrar etmemesini garanti altına alma konularını içeren anlaşmayı imzaladı.
23 Haziran 2016: İlk defa çift taraflı ateşkes ilan edildi. Nihai anlaşmanın referanduma götürüleceği duyuruldu.
18 Temmuz 2016: Devlet Başkanı Santos barış için hayata geçirilecek yasalara destek verme çağrısı yaptı.
3 Ağustos 2016: Savaşın en şiddetli döneminin sorumlusu, Eski Devlet Başkanı Álvaro Uribe, referandumda “Hayır” kampanyası yürüteceklerini ilan etti.
5 Ağustos 2015: Hükümet ve FARC, silahların bırakılması için protokol imzaladı.
25 Ağustos 2016: Kolombiya Devlet Başkanı Santos, orduya ateşi tamamen sona erdirmeleri talimatı verdi.
28 Ağustos 2016: FARC, son kez ve bu defa bir daha silahları ele almamak üzere ateşkes ilan ettiklerini duyurdu.
26 Eylül 2016: Kolombiya’nın Cartegena kentinde, uluslararası heyetlerin eşliğinde Kolombiya hükümeti ve Devlet Başkanı Juan Manuel Santos ve FARC Lideri Timoşenko ve gerilla heyeti, 40 oturum sonucunda oluşturulan 297 sayfalık barış anlaşmasına imza attılar.
2 Ekim 2016: Barış anlaşması halk oylamasına sunuldu. Oylamanın sonucunda anlaşmaya yüzde 50.2 ile ‘hayır’ yanıtı verildi. Hükümet ve FARC arasında görüşme masası yeniden kuruldu.
24 Kasım 2016: Görüşmeler sonucu yapılan değişikliklerle ikinci ve nihai barış anlaşması imzalandı. Anlaşmanın referanduma götürülmemesine karar verildi.
30 Kasım 2016: Kolombiya meclisi nihai barış anlaşmasını onayladı.
28 Aralık 2016: Kolombiya kongresi FARC gerillalarına af yasasını onayladı.
17 Ağustos 2017: FARC son silahı teslim ettiğini açıkladı.
FARC TARİHİ
“Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri”, kısaca FARC’ın 1960’larda doğuş nedeni ve sonra elli iki yıl süren iç savaş 1871’de ortaya çıkan Amerikan şirketi “United Fruit Company” ile birebir bağlantılıdır.
Karşımızda artık unutulan jargonla, tam bir “emperyalist sömürü” çarkının ürünü olan bir iç savaş var. Bir yanda Kolombiya devletinin emperyalizmin işbirlikçiliğine soyunmuş yöneticileri, karşı tarafta emperyalist sömürüye direnen köylüler ve işçiler.
FARC’ı terör örgütü listesine ilk alan ve sonra Avrupa’ya kabul ettiren ülke ABD. Nedeni var. Nedenini anlamak için 1870’lere gitmek gerek.
Bir Amerikan şirketi 1870’lerin başında Kosta Rika’da demiryolu yapımını üstleniyor. Şirket demiryolu yapımında çalışan işçilere düşük maliyetli yiyecek sağlamak için demiryolu hattı boyunca “muz” yetiştirmeye başlıyor.
Muz yetiştirip satmak demiryolu yapmaktan çok daha kârlı. Sadece muz da değil, Güney Amerika’nın o verimli topraklarında başka tropikal meyveler yetiştirmek de mümkün. Üstelik işçi maliyeti çok düşük, sendika yok, o zaman mesele yok.
Başlangıçta köylülerin ve işçilerin dünyadan haberi yok, ver ellerine bir dilim ekmek, çalıştır onları çalıştırabildiğin kadar. Guatemala’da, Kosta Rika’da, Ekvador’da ve Kolombiya’da…
1900’lerin başında şirket bu ülkelerde büyük çiftlikleri kontrol eder hâle geliyor. O zengin topraklarda neyin, ne kadar ekilip biçileceğine United Fruit Company karar veriyor.
Dünyada meyve piyasası bu şirketten soruluyor. Üretim miktarlarını, ürün fiyatlarını, işçi ücretlerini bu sektörde dünya çapında belirleyen şirket o. XX. yüzyıl dünyanın çeşitli bölgelerinde ve fakat öncelikle Latin Amerika’da o şirketin maceralarıyla dolu.
1930’larda yirmi rakip firmayı yutmuş, dünya tekelleri arasında ilk sıraya yükselmiş, ahtapot gibi.
United Fruit Company, Güney Amerika’da faaliyet gösterdiği ülkelerde başarıdan başarıya, yani kârdan kâra koşuyor.
Kolombiya dâhil, ülkelerin resmi devlet yönetimleriyle ortak çalışıyor. Ülkelerin meclislerinde iktidar milletvekilleri ile birebir bağlantı kuruyor.
Şirket zaten Amerikan şirketi, ama o yetmez, ABD yönetimi ile de bağlantısı var, hem de “first class.”
1950’lere gelindiğinde, ABD Başkanı Eisenhower kendisine bir Dışişleri Bakanı buluyor, John Foster Dulles. Tam bir antikomünist, müthiş muhafazakâr, zaten dönem de buna elverişli, Soğuk Savaş’ın başladığı yıllar. ABD içinde ve dışında çok etkili bir siyasetçi. Kardeşi de Allen Dulles CIA İstasyon Şefi ve United Fruit Company yönetim kurulu üyesi.
1950’lere gelmeden önce Kolombiya’da köylüler ve işçiler arasında şirkete karşı rahatsızlıklar artıyor. 1928’de ilk isyan patlak verdiğinde, devletin kimin yanında olduğu da netlik kazanıyor.
Kolombiya Devlet Başkanı şirketin sömürüsüne isyan eden işçi ve köylüleri “komünist maceracılar” olarak tanımlıyor. Ve ordusuna emir veriyor, “ateş edin bunlara, yok edin bu kendini bilmezleri.”
Kolombiya meclisinde isyancıları haklı bulan bir milletvekili “Ateş emrini aslında United Fruit verdi,” diyerek, asıl adresi ilan ediyor. Ediyor ama iki gün sonra “ölü bulunuyor”.
Amerika’nın Bogota Büyükelçiliği isyanla ilgili Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na telgraf çekiyor:
“Gururla belirtelim ki, United Fruit yetkililerinden aldığımız bilgiye göre, Kolombiya Ordusu grevci işçilerden en az beş yüz, altı yüz kişiyi öldürmüş, buna karşılık ordudan sadece bir asker hayatını kaybetmiştir.” Mesele bu kadar net!
İşçiler şirkete isyan ediyor, devlet geliyor işçileri öldürüyor. Onlar da örgütleniyor ve sonraki yıllarda FARC doğuyor. FARC devlete ve toprak sahiplerine savaş açıyor.
FARC kısa sürede etkisini genişletiyor, komünal bölgeler kuruyor, hatta bir ara Kolombiya topraklarının yüzde kırkını denetler hâle geliyor.
Karşıda “Amerikan destekli, kendi yurttaşına düşman iktidarlar” var. Yıllar içinde Kolombiya Ordusu kendi yurttaşlarını öldürmeyi sürdürüyor. FARC da aynısını yapıyor.
Sadece işçi ve köylüler değil, gazeteciler, sendikacılar, siyasetçiler öldürülüyor.
En zalim Devlet Başkanlarından biri Uribe. Onun döneminde çok insan öldürülüyor ve kayboluyor.
Devlet Başkanı Uribe’nin kuzeni ünlü uyuşturucu baronu Escobar.
Bu ilişkiler ve faili meçhuller arş-ı alaya yükselince, Uribe bazı faşist çete üyelerini Amerika’ya teslim ediyor. Terörden ve cinayetten yargılanması gereken çeteciler, uyuşturucu kaçakçılığından yargılanıyor ve hepsi beraat ediyor.[4]
Bütün bunların etkisiyle FARC silahlı bir örgüte dönüşüyor. Devletle çatışmaya giriyor.[5]
Mücadelenin başını efsanevi bir lider çekiyor. Adı Manuel Marulanda veya ‘iro Fijo/ Keskin Vuruş’ olarak tanınan Pedro Antonio Marin. Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri – Halk Ordusu (FARC-EP)’in lideri ve Latin Amerika tarihinin en büyük devrimci köylü liderlerinden…
60’lı yıllarda, bir köylü hareketini ve kırsal komünleri örgütledi ve tüm yasal demokratik yollar etkili (ve vahşi) bir şekilde kapatıldığında, Latin Amerika’nın en güçlü, uzun süreli gerilla ordusunu ve destekçi yeraltı milislerini inşa etti.
FARC 1999-2005 arasında tarihinin zirvesindeyken 20 bine yakın savaşçıya, yüz binlerce köylü aktiviste, yüzlerce köy ile kırsal milis birimlerine sahipti. Rejimin zorunlu göç ve yakıp yıkma politikasının sonucu olarak 3 milyon köylünün zorla yerinden edilmesine ve sayısız katliama rağmen ülke çapında dağılmış sayısız cephede 10 bin ila 15 bin arasında gerillaya sahipti.
Marulanda’nın başarılarını bu derece belirgin kılan şey onun örgütsel yetenekleri, stratejik zekâsı ve halk taleplerinin desteklenmesinden oluşan uzlaşmaz ve ilkeli programatik konumu. Marulanda, diğer gerilla liderlerinin çok ötesinde, kır yoksulluğu, topraksız, geçimlik çiftçiler ve kırsal mültecilerle üç kuşaktan bu yana benzersiz bir bağa sahip.
Marulanda 1964’te ABD güdümlü bir askeri saldırının harabeye çevirdiği köylerden iki düzine köylü ile başlayarak, dışarıdan herhangi bir mali veya ayni destek almaksızın sistemli bir şekilde devrimci bir gerilla ordusu inşa etti. Diğer gerilla liderlerine nazaran Marulanda, köylüler için büyük bir siyasi öğretmendi. Marulanda’nın eşsiz örgütçü becerileri köylülerle olan yakın bağları temelinde daha da keskinleşti – yoksul bir köylü ailesinde büyümüş, onlar arasında tarım yaparak ve örgütlenerek yaşamıştı; onların en temel günlük ihtiyaçlarını ve gelecek umutlarını işaret ederek onların dilinde konuşuyordu. Anlayarak, her gün deneyip yanılarak, Marulanda coğrafi ve yerleşim arazileri üzerine parlak kavrayışına dayalı bir dizi stratejik politik – askeri operasyon üzerinde çalıştı.
Marulanda 1964 ile ölümü arasında, ABD askeri yardımından en az 7 milyar dolarla finanse edilmiş ve binlerce ABD “Yeşil Bereli”sinin, Özel Kuvvetler’in, paralı askerin, 250 binin üzerinde Kolombiya Silahlı Gücü’nün ve 35 bin üyeli paramiliter ölüm mangasının katıldığı en az yedi büyük askeri saldırıyı yendi veya boşa düşürdü.
Marulanda örgütlü bir kitle tabanı inşa etti ve geniş ölçüde kırsal bir önderliği eğitti; sosyalist programını açık bir şekilde deklare etti ve sözde “ileri kapitalistler”den asla politik veya maddi destek almadı.
Kolombiya silahlı güçleri, Batista ve Somoza’nın baskı altında yağmalayan ve geri çekilen çürümüş ve açgözlü gangsterlerinin aksine, zorlu, yüksek düzey eğitimli ve disiplinli bir baskı aparatlarıydılar, sayısız ölüm mangasıyla da destekleniyorlardı.
Marulanda, iyi bilinen “poster” gerillalarının aksine, Londra’daki rafine solcu editörler, nostaljik Parisli 68’liler ve New York Sosyalist ekolleri arasında bir bilinmeyendi. Marulanda, macera peşindeki Batılı gazetecilere röportaj vermek yerine, köylüleri dönüştürmeyi ve eğitmeyi, onların dertlerini öğrenmeyi tercih ederek zamanının büyük çoğunluğunu “Kolombiya’nın derin damarlarında”, en dipteki Kolombiya’da geçirdi. Tumturaklı manifestolar yazmak ve fotojenik pozlar vermek yerine, yoksunların sabit, romantik olmayan, ancak son derece etkili kırsal pedagojisini tercih etti. Marulanda, dağ silsilelerinin erişilmesi neredeyse imkânsız vadilerinden, ormanlardan ovalara, örgütleme çalışmaları yürüterek, dövüşerek… ordusuna asker toplayarak ve yeni liderler yetiştirerek gezdi.
Dünya Forumları’na seyahatlerden veya uluslararası solcu turistlerin peşine takılmaktan kaçındı. Asla yabancı başkentleri ziyaret etmedi ve söylendiğine göre ulusal başkent Bogotá’ya asla adım atmadı. Ancak Sahil’deki Afro-Kolombiyalıların, dağ ve ormanlardaki yerli-Kolombiyalıların, yerlerinden edilmiş milyonlarca köylünün toprak taleplerinin, köylüleri ve onların ailelerini ezen ve gasp eden zorba toprak sahiplerinin adlarının ve adreslerinin geniş ve derin bir bilgisine sahipti.[6]
“DURUM”(!)
Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre, Kolombiya’da nüfusun yüzde 42.5’i yoksulluk sınırında yaşıyor. Yaklaşık 50 milyon nüfuslu ülkede 21 milyon kişi ayda 84 ABD doları kazanıyor.[7]
Kolombiya Komünist Partisi (Marksist Leninist) Birinci Sekreteri Daniel Espinoza’ya göre ise, “Kolombiyalıların yüzde 60’ı mutlak yoksulluk çekmektedir. İşçi haklarının olmamasından kaynaklı çok yaygın boyutta esnek çalışma mevcuttur. İş sözleşmeleri 3 aylıktır, yani 3 ayda bir işinize devam edebilmek için sözleşme yenilemeniz gerekmektedir. Birçok şirket işçilerini her üç ayda bir toptan değiştirir. Gelirler çok düşüktür bu nedenle. Kolombiya’da bir ailenin yılda 3-4 bin dolar geliri bulunmaktadır. Nüfusun sadece yüzde 0.3’lük bir bölümü ülke topraklarında üretilen ürünün çoğuna sahiptir.”[8]
Telesur’un haberine göre, La Guajira bölgesinde 5 çocuğun yetersiz beslenme nedeniyle yaşamını yitirdiği Kolombiya’da yerli toplulukları arasında çok sayıda çocuk gıda ve sağlık hizmeti yetersizlikleri nedeniyle hayatını kaybediyor. Haberde yerli toplulukların yaşam koşullarının insani kriz boyutlarında olduğu ve ülkenin kuzey sınırında bulunan Guajira bölgesinde binlerce kişinin benzer koşullarda yaşadığı uyarısı yapıldı. La Guajira bölgesi hekimlerinden Abdul Dasuki ise açlığın uzun yıllardır devam eden kronik soruna dönüştüğünü söyledi.[9]
21 milyon yoksulun Kolombiya’sında dünyanın en uzun silahlı çatışmalarından birisi yaşandı. Çok insan öldürüldü ve milyonlarca insanı da yerinden yurdundan edildi. Uribe hükümeti sırasında öldürülen sivillerin sayısı en az 6402 kişiydi.
Verilerde 85 bin kişinin kaybedilmesinden bahsediliyor. (Şili, Uruguay, Brezilya ve Arjantin’deki en zalim diktatörlüklerinin kaybettiği kişi sayısının toplamını geçiyor); sırf 2021’de 32 katliam yaşandı. Hükümetin başa geçtiği ilk iki yıl boyunca, 573 toplumsal hareket lideri ve insan hakları savunucusu öldürüldü.[10]
Kolombiya İnsan Hakları Ombudsmanlığı, 2022’nin ilk üç ayında ülkede 52 insan hakları savunucusunun öldürüldüğünü açıklarken;[11] paramiliter şiddet de işin artısı: Paramiliter güçlerin yoğun baskısı altında yaşayan Kolombiyalılardan sürrealist şair Angye Gaona’nın ezilenler için yaptığı çağrılar sonrası maruz kaldıkları da bunun en iyi örneği.[12]
Bu(nlar) işin bir yanı; bir de itiraz/protesto ve başkaldırı var.
2021 Kolombiya’sında protesto gösterileri her yeri sardı. Özellikle beş kentte, Bogotá, Cali, Medellín, Manizales ve Palmira’da sokaklar barikatlarla doldu. Sağcı-faşist Duque hükümetinin, bardağı taşıran son vergi yasası ile başlayan ‘Nacional del Paro-Ulusal İşsizlik Grevi’, hükümet yasayı geri çekmesine rağmen durmadı.
Kolombiya devleti de, “geleneksel” refleksini gösterdi: Katliamları sürdürdü. Özellikle ‘İsyana Karşı Seyyar Birlik-ESMAD’ın halka uyguladığı şiddet sınır tanımadı.
Başkentte sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Kolombiya’da Devlet Başkanı Iván Duque karşıtı farklı kesimlerin katıldığı genel grev sonrasındaki gösterilerde en az üç kişi öldü.
Duque’e karşı işçi sendikalarının çağrısı ile yapılan grev ve yürüyüşlere, öğrenciler, yerliler, çevre savunucuları ve muhalefet de katılırken; çalışanların ve geçim sıkıntısı çeken geniş kesimlerini taleplerini göz ardı etmekle suçlandı.
Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele adıyla sıkı bir güvenlik politikası izleyen Duque, iş piyasasını esnekleştirerek, çalışanlar aleyhine politika yürütmekle suçlanırken; emeklilik yaşını arttırma ve emeklilik fonlarını özel sigortalar lehine gevşetme politikaları da tepki çekiyordu.
Eylemlere daha fazla hak talep eden yerli halklar ile yükseköğrenime daha fazla yatırım yapılmasını isteyen öğrenciler destek veriyorken; “Sokağa çıkanlar, neo-liberal politikaların dışında aynı zamanda anayasal hakları olan eylem hakkına saygı gösterilmesini talep ediyorlar”dı.[13]
Buna rağmen polis ve askerlerin müdahalesi sonucu 19 kişinin hayatını kaybetmesi üzerine BM, ABD ve AB’den “Şiddeti durdurun” çağrısı geldi. Protestolara katılan 89 kişinin de “kayıp” olduğunu aktaran BM sözcüsü Marta Hurtado açıklamasında, “Kolombiya’da güvenlik görevlileri tarafından aşırı güç kullanımı, ateş etme, göstericilere yönelik darplar ve gözaltı olaylarına ilişkin raporlar aldık ve tanıklarımız var,” dedi.[14]
Cali kentinde protestocular uluslararası kamuoyuna “Bizi terk etmeyin, çünkü bizi öldürüyorlar” çağrısı yapsa da Kolombiya’da 28 Nisan 2021 Grevi’nden sonra sokaktaki yurttaşları sindirmek için hükümet destekli saldırılar, suikastler devam etti.
Bogotá insan hakları örgütü Temblores, 28 Nisan Grevi sonrasında eylemcilere dönük en az 2 bin 905 polis şiddeti vakasının kaydedildiğini aktardı. Verilerine göre, ESMAD’ın saldırıları sonucu 39 kişi bir gözünü kaybetti, 24 cinsel şiddet vakası yaşandı. 8M Feminist Grev Komitesi ise 17 yaşındaki bir kız çocuğunun gözaltına alındığında polislerin cinsel şiddetine uğradığı için serbest bırakıldıktan sonra intihar ettiğini açıkladı.[15]
ABD MÜDAHALESİ
ABD, Latin Amerika’da alt-emperyalist Kolombiya’daki kirli savaşın sürdürülmesinin baş sorumlularındandı. Ülkedeki askeri üstlerini Latin Amerika sol hareketlerine, yerli halklara karşı koçbaşı olarak kullanan ABD, ordu ve polisi eğitiyor; ordu ile birlikte kirli savaş harekâtları gerçekleştiriyordu.[16]
Emperyalist ABD ile piyonu Kolombiya ordusu-polisi ve hükümetleri, milyonlarca kişiyi yerinden etti. İnsanları işkenceden geçirdi, sakat bıraktı; Kolombiya Yurtseverler Birliği Partisi Bogotá Konsey Üyesi Heidy Sanchez’in altını çizdiği üzere: “ABD, yıllardır Castro ya da Chavizmin Kolombiya’da yayılmasını önlemek için etkili rol oynadı. Bu yüzden devrimci ideolojilere yönelik ortaya atılan yalanlar ve yönlendirilen muğlak fikirlerle sağ parti iktidarının uzun yıllar Kolombiya’nın başında kalmasına yol açtı.”[17]
Bu durum o kadar abartıldı ki, “Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, Kolombiya’nın Brüksel’de NATO’nun ilk Latin Amerikalı küresel ortağı görevini alacağını açıkladı.
Kolombiya’nın artık ‘büyük liglerde’ olduğunu söyleyen Santos’un başkent Bogotá’da Başkanlık Sarayı Casa de Narino’daki konuşmasında sarf ettiği ‘Uluslararası arenada daha fazla rol üstlenme fırsatı yakalama’ sözleri Kolombiya’ya biçilen rolün itirafı oldu.”[18]
Kolay mı?
Tam da “barış”tan söz edilen günlerde “Obama idaresi, barış sürecine sözde destek vermekle birlikte, yapılan öldürücü yardımları ve son model silah teknolojilerini Kolombiya hükümetine getirmeyi Kolombiya Planı adlı ABD-Kolombiya programı kapsamında artırarak sürdürüyor”du.[19]
Kaldı ki ABD Başkanı Barack Obama, Devlet Başkanı Santos’u imzalanan tarihi anlaşma için kutlamak üzere aradı ve iki devletin beraber yürüttüğü uyuşturucu trafiğini durdurmak amaçlı projeyi desteklemeye devam edeceklerini belirtti; ABD, “Kolombiya Planı” adlı bu proje üzerinde 10 milyon doları aşkın bir para harcamıştı.[20]
Bir süre sonrada ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Kolombiya hükümetiyle 2016 yılında yapılan barış anlaşmasının ardından, FARC resmi olarak feshedildi ve silahsızlandırıldı. Artık terör veya terör faaliyetleriyle uğraşan birleşik bir örgüt olarak yoklar,” diyerek FARC’a yönelik “yabancı terör örgütü” tanımını iptal ettiklerini açıklayarak; FARC’ın ABD’nin kara listesinden çıkarılmasının, eski sorumluları hakkında yürütülen veya öngörülen soruşturmalarda değişiklik yapmayacağını da ekledi![21] (ABD “barışı” tam da bu değil mi?!)
“BARIŞ”(MIŞ!?)
Kolombiya’da bir “barış”tan söz ediliyor; bu “iddia”nın ne kadar doğru olduğu müphem!
29 Ağustos 2012’de imzalanan ‘Çatışmanın Sona Erdirilmesi, İstikrarlı ve Kalıcı Bir Barışın İnşası’ anlaşmasında, “Görüşmeler, ‘Her şey üzerinde anlaşmaya varılmadan hiçbir anlaşmaya varılmamıştır,’ kuralına göre yapılacaktır,”[22] diye tarif edilen hâl; yani “Barış anlaşması bir devrim ya da zafer değildir. Bir uzlaşmalar toplamıdır,”[23] biçiminde formüle edilse de “barış”, ezilenler açısından -olsa olsa Kolombiya’nın “baldıran zehiri”nden başka bir şey değildir.
Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos ve FARC lideri Timoleon Jimenez (bilinen adıyla Timoçenko), 297 sayfalık barış anlaşmasını çatışmalarda kullanılan mermilerden yapılan kalemle imzaladı. Töreninin, Kolombiya’nın İspanya’dan bağımsızlık kazanılmasındaki önemli rolü nedeniyle ‘kahraman kent’ Cartagena’da yapılması ise diğer bir sembolik adımdı.
FARC liderlerine seslenen Santos, “Yeniden topluma karışmaya, siyasi bir harekete dönüşmeye başladığınızda bu ülkenin lideri olarak ben, sizi demokrasiye memnuniyetle kabul edeceğim,” derken; FARC liderlerinden Rodrigo Londoño, artık siyasi ideallerinin peşinden oy sandığına koşacakları vurgusuyla ekledi: “Anlaşmaya uyacağız. Umarız hükümet de uyar. Neden olduğumuz bunca acı için özür dilerim.”[24]
Avrupa Birliği (AB) ise, Kolombiya’da hükümet ile FARC’ın barış sürecine yatırımlar ve silahsızlanma projelerinin finansmanı için 118 milyon Euro’luk destekte bulunacaklarını açıkladı.[25]
Ardından Kolombiya’da, hükümet ile FARC arasında imzalanan yeni barış anlaşması Senato başkanı Mauricio Lizcano’nun, “Yaşasın Kolombiya, yaşasın barış,”[26] anonsuyla onaylandı.
Daha sonra gerilla savaşı sürdüren ELN de (Ulusal Kurtuluş Ordusu) ilk kez hükümetle karşılıklı bir ateşkes anlaşması imzaladı. Devlet Başkanı Juan Manuel Santos ile ELN müzakerecileri arasında imzalanan ve 1 Ekim’de başlayıp 12 Ocak 2018’e kadar sürecek olan anlaşma Papa Françesko’nun Kolombiya’yı ziyaretinden iki gün önce anons edildi. Marksist-Leninist bir örgüt olsa da, “Kurtuluş Teolojisi” adı verilen Latin Amerika sol Katolik hareketinin de bir parçası olan ELN’nin başmüzakerecisi Pablo Beltran anlaşmayı “Papa’nın ziyaretinin ilk mucizesi” olarak nitelendirdi.[27]
Sonrasında FARC, ilk kez Parlamento’ya girdi. Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, parlamentonun açılışında eski gerillaların şimdi anayasaya bağlı olmalarından mutluluk duyduğunu söylese de; FARC lideri Iván Márquez, Kongre’ye seçilmesine rağmen örgütün eski liderlerinden Jesús Santrich’in hâlâ gözaltında tutulmasına tepki olarak açılış oturumuna katılmadı![28]
BM temsilcileri FARC’ın toplam 8 bin 112 silah ve 1 milyon 300 bin mermisinin teslim edildiğini açıkladı.[29]
Buraya kadar “İyi” denilebilir; lakin dahası var; hızla aktarıyoruz:
- i) BM’ye göre insan hakları savunucuları, yerli halklar, toplumsal ve grup liderleriyle eski FARC gerillalarına yönelik saldırılarda ciddi artış yaşanıyor.[30] Yüzlerce eski gerilla katledildi.[31]
- ii) Kolombiya’da 2020 başında 33 eski FARC üyesi öldürülürken; Ağustos 2020’nin 10 gününde ülkedeki yerli halk lideri ya da eski savaşçı 20 kişi suikast ile katledildi.[32]
iii) Alternatif Devrimci Komün Güçleri Partisi (eski gerillalarca kurulan FARC), Albeiro Gallego Mesa adlı eski bir gerillanın, Kolombiya’nın merkezindeki Macarena Belediyesi içindeki “entegrasyon alanı”nda katledildiğini açıkladı. Bu kayıpla birlikte barış görüşmelerinden beri öldürülen eski gerillaların sayısı 191’i buldu.[33]
- iv) Kolombiya’da uzun görüşmelerin ardından imzalanan barış anlaşması, sivillerin hayatını korumaya yetmiyor. Uzun yıllardır devlet tarafından beslenip büyütülen kontra çeteleri, FARC’ın silahlarını terk etmesini bir fırsat olarak değerlendirip, halkın yaşam ve üretim alanlarına el koyma girişimlerini ve cinayetlerini sürdürüyordu.[34]
- v) “Ramón Bedoya, toprak savunucusu babasını öldürenin, tarım işletmeleri ve uyuşturucu tacirleri ile işbirliği içerisinde olan ve FARC gerillalarının terk ettiği alanlara yerleşen yerel paramiliterler olduğunu söylüyor.”[35]
- vi) ‘Çatışma Mağdurları Dayanışma Birimi’ Başkanı Paula Gaviria, Kolombiya’da çatışmalarda 45 bin 646 kişinin kaybolduğunu, 220 bin kişi yaşamını yitirdiğini, 5 milyon kişinin de yerlerinden olduğunu açıkladı.[36]
vii) Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, ateşkes görüşmelerini askıya aldığını açıklayarak eski FARC liderlerinden Iván Mordisco’nun yakalanması talimatı verdi.[37]
viii) “Korkulan -ama belki de beklenmekte olan- gerçekleşti ve Kolombiya’da kırılgan barış süreci büyük bir darbe aldı. Kolombiya hükümeti ve FARC arasında imzalanan Havana Barış Anlaşmasının kabulünün üzerinden iki sene geçtikten sonra FARC’ın önemli isimlerinden Iván Márquez, Jesús Santrich ve El Paisa’nın oluşturduğu bir grup eski gerilla silahlı mücadeleye geri döndüklerini ilan ettiler.”[38]
“Aslında barış anlaşmasını bozanların FARC’ın silahlı mücadeleye tekrar dönen sol kanadı olduğunu söylemek hiç doğru değil. Çünkü Kolombiya devleti, kendi imzaladığı anlaşmanın birçok kuralına uymadı.”[39] Ve Kolombiya Komünist Partisi-ML’nin yöneticilerinden, Kolombiya Barış Okulu Vakfı Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Carlos Donatto’nun saptadığı gibiydi hemen her şey:
“Barış, toplumsal adalet ile birlikte geldiğinde gerçekten de çok güzeldir. Barış süreci konusunda hükümete güveniyor musunuz? Hükümete güvenimiz yok fakat halkımızın baskısının, ortaya çıkan gerçeklerin, ilerleyen mücadelenin, neo-liberalizm ve emperyalizmin hizmetindeki hükümeti sürecin tamamlanması için zorlayacağına inanıyoruz. Dünyada bir dönüşüm süreci, derin toplumsal değişimler süreci yaşanıyor, hükümetler bunu anlamalı, politikalarını değiştirmek zorunda olduklarını anlamalılar ve bu dönüşüm yolunu tamamlayacak olan da halktır.”[40]
GÖRÜŞMELER YA DA “BARIŞ SÜRECİ” (Mİ?)!
FARC, “Barışın hayalini kuran Kolombiya halkı, bize güvenin. Barış kazanacak”;[41] derken, liderlerinden Iván Márquez, “Siyasete katılım konusunda sağladığımız uzlaşmadan memnunuz. Silahların bırakılması ve Kolombiya’da gerçek bir demokrasi elde edilmesi adına doğru yoldayız”;[42] ya da FARC müzakerecilerinden Rodrigo Granda, “Müzakereler yoluyla barışa ulaşıldığında kazanan ya da kaybeden olmaz. Kolombiya kazandı, ölüm kaybetti,”[43] deseler de; Güney Amerika’da antiterör söylemiyle namlı olan ve ahâlinin eğilimleri itibarıyla “sağın kalesi” diye anılan Kolombiya’da değişim sözde kaldı.
İmzalanan barış anlaşmalarına rağmen, paramilitarizm ve uyuşturucu trafiği savaşı körüklemeye devam ederken; Kolombiya Genel İş Sendikası (CUT) eski yöneticisi, Asturias İnsan Hakları Programı Koordinatörü, Kolombiyalı Mülteciler Kolektifi Üyesi Javier Orozco, “Antlaşma demokratikleşme açısından geri adım,”[44] uyarısını dillendirdi.
Devlet başkanları Álvaro Uribe ve Iván Duque’nin partisi El Centro Democrático savaşın sürdürülmesinden sorumlularıyken; Şubat 2021 itibarıyla, barış anlaşması imzalamak için silah bırakan 252 eski FARC gerillası suikasta kurban gitti.
Barış anlaşmasını imzaladıktan 4 yıl sonra, hükümet anlaşmanın yüzde 75’inden daha azını uygulamaya koydu ve -tarihsel olarak ülke içindeki derin eşitsizliğin nedenlerinden biri olan- toprakların yeniden dağıtımı ve mülkiyeti gibi çatışmanın sebebini oluşturan yapısal konularda gerçekleştirilmesi öngörülen önemli başlıklara ilişkin herhangi bir adım atmadı.[45]
‘Kolombiya Kalkınma ve Barış Araştırmaları Enstitüsü’ (Indepaz)’ın açıklamasına göre, 2022’ye kadar -imzalanan anlaşma sonrası- 310 cinayeti işlendi.[46]
FARC yönetiminden Rahip Alape de, (gerçek adı Felix Antonio Munoz Alape), “Risklerle dolu bir döneme gireceğiz, örneğin öldürülme riskimiz var,”[47] diyorken,
barış anlaşması kapsamında, güvenlik güçleri ve FARC mensuplarının yüzde 90’ından fazlasının hukuki durumlarının Özel Barış Hukuku (JEP) çerçevesinde çözüm yoluna girdiği kaydediliyor. JEP yetkililerine göre, FARC’ın anlaşma sonrası legalleşmesiyle başvuran 3 bin 779 FARC üyesinden 3 bin 239’unun hukuki durumları ele alındı. Örgütün 770 eski gerillası süreç sonunda aftan yararlanırken, güvenlik güçlerinin dahil olduğu vakalar da JEP’te sonuca bağlandı. Mahkemeye başvuran bin 994 güvenlik güçleri mensubundan şimdiye kadar bin 180’inin davasının da sonuca bağlandığı süreçte, ülkedeki cezaevlerinde 411 FARC ve 20 güvenlik gücü mensubu tahliye edildi. Bu arada FARC ya da güvenlik güçleri ile hiçbir ilişkisi olmadığı hâlde Bogotá’daki bir çetenin kiralık katili Alexander Romero’nun da JEP’e sunulan listede yer aldığı için tahliye olduğu ve kayıplara karıştığı belirtildi.[48]
Söz konusu tabloda telaffuz edilen; “… ‘Kolombiya modeli’ çıkar mı?”[49] “Oligarşinin ve toprak eşitsizliğinin inanılmaz boyutlarda olduğu Kolombiya’da, barış bu örgütlenmelerle kendisini yaratabilecek mi acaba? Toprak reformu yani toprağın demokratikleştirilmesi Kolombiya’yı demokratikleştirebilecek mi?”[50] “Kolombiya barışı, oligarşinin kendini aklama operasyonuna mı dönüşüyor?”[51] soruları hâlen geçerliğini koruyor. Malum; Kolombiya “Barış”ı, ABD’nin iradesi ve gözetimi çerçevesinde biçimlendi; 20-21 Mart 2016 tarihleri arasında ABD Başkanı Barack Obama ile Havana’ya gelen Dışişleri Bakanı John Kerry, Küba’nın başkenti Havana’da Kolombiya barış görüşmelerinin taraflarıyla bir araya gelmiş ve Kerry daha sonra Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) temsilcileriyle görüşerek ilk adımın atıldığını açıklamıştı![52]
FARC’IN “BARIŞ”INA ELEŞTİRİ(LER)
Latin Amerika’da özellikle de Kolombiya’da barışın ifade edildiği kadar kolay olmadığını Sibel Özbudun yazıp çizdi;[53] “Ama”!
Kimse “malum şablon”larından(?) vazgeçmeyip, “Barış, her zamankinden daha yakın”;[54] “Kolombiya’da nihayet barış olacak gibi”;[55] “… ‘Barış süreci’, Kolombiya’da ‘şiddet ve teröre son vermek’ten çok daha fazla bir şey olarak algılanıyor. Tarihle hesaplaşmak ve ülkeyi sil baştan inşa etmekle özdeşleştiriliyor,”[56] türünden maruzatların ardına sığınmakta ısrar ediyorlardı.
Mesela “Kolombiya yapmış, Türkiye neden yapamasın!”[57] “Kolombiya ve FARC barışta anlaştı. Bunu neden Türkiye’de yapmayalım?”[58] kolaycılıklarındaki üzere!
Bu kadar da değil; “nafile” konusunda ahkâm kesenlerden de geçilmiyordu üstüne üstlük![59]
Oysa…
- i) Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri- Halk Ordusu (FARC-EP)’nin komutanı Alfonso Cano, 4 Kasım 2011’de, yaralı olarak yakalandıktan sonra ABD’nin talimatları doğrultusunda, Juan Manuel Santos’un emriyle katledilmişti.[60]
- ii) Kolombiya Devlet Başkanı Iván Duque, yeniden silahlandığını duyuran FARC’a karşı düzenlenen operasyon kapsamında 9 kişinin öldürüldüğünü ve bunlar arasında FARC’ın önemli liderlerinden Gilardo Cucho’nun yer aldığını söyledi.[61]
iii) Kolombiya’da barış anlaşmasıyla silah bırakan eski FARC ve yeni siyasi parti Toplumun Alternatif Devrimci Gücü (FARC) Lideri Rodrigo Londoño’ya yönelik suikast girişimi önlendi.[62]
- iv) FARC, 5 yöneticisini barış anlaşmasına karşı çıktığı gerekçesiyle ihraç etti. Diğer üyelerine de barış anlaşması konusunda ısrarcı olmaları çağrısı yaparak, “Onların geleceksiz yolunu takip etmeyin. Barışın yolu, halkın isteklerini gözardı eden ve kişisel çıkarlarını düşünen bir grup insanca yok edilemez” açıklaması yaptı. İhraç edilen Gentil Duarte, Euclides Mora, John Cuarenta, Giovanny Chuspas ve Julian Chollo, Kolombiya’nın güneydoğu ormanlarında bulunuyor. FARC’ın, Havana’da Kolombiya hükümeti ile gerçekleştirdiği barış görüşmelerindeki bir kişi de ihraç edildi.[63]
Özetle “barış” için verilen “Hukuki altyapının hazırlanması; eşit statü temelinde hareket edilmesi; gerillaların siyasi sürece katılarak siyasi temsilin tüm toplumsal kesimler işin içine katılarak demokratik niteliğin sağlanması; toprak reformuyla kalkınmanın hedeflenmesi; ahâlinin uyuşturucu çetelerine muhtaç olmaktan çıkarılmasıyla sosyal devletin öncelenmesi; cinayet ve işkencelere maruz kalan, yerinden yurdundan edilen kurbanların yaralarının olabildiğince telafisi; adaletin tesisi için ordu ve gerillaların işledikleri suçların ortaya serilmesi, hakikât komisyonu, itiraf edenlerin hapis yerine “sınırlamalara” tabi tutulduğu bir af ve topluma kazandırma mekanizması…”[64] sözlerinin hiçbiri hayata geçirilmedi; sadece “mış” gibi yapıldı o kadar!
Böyle olunca da FARC’ın iki “muhalif kanadı”ndan biri olan Estado Mayor Central (EMC), 16 Ekim 2023’de ikili ateşkes için anlaşmaya vardığı hükümetle barış görüşmelerini askıya aldığını açıklayıp, kararı devletin taahhütlerine uymadığı için aldıkları vurgusuyla, “Bugünden itibaren masa üzerinde anlaşmaya varılan konular askıya alındı. Barış komisyonumuzla iç istişare sürecine başlayacağız ve ulusal hükümeti de aynısını yapmaya davet ediyoruz” denildi.[65]
Bu hâlde şurası net olarak görülüp, altı kalınca çizilmeli: “Gerçekten demokratik bir barış ile bitirilmesi olanaksız olan savaşa son vermek istiyoruz biz.”[66] “Sürekli ve demokratik barış isteyen herkes, hükümetler ile burjuvaziye karşı, bir iç savaştan yana olmak zorundadır.”[67]
“Ama”… FARC-EP kumandanı Iván Márquez’in “Kötü bir barış anlaşması, savaştan daha beterdir”![68] uyarısına rağmen, hâlâ şunlar deniliyordu; hem de müthiş bir ısrarla!
FARC lideri Rodrigo Londoño, “Silahlarımızı bir kenara bırakıp siyasi mücadeleye başlayacağız” vurgusuyla, 2018’deki başkanlık seçiminde de yer alabileceklerini söylüyordu örneğin![69]
FARC önderi Timoleon Jimenez Timochenco (Rodrigo Londoño Echeverri) gerillalara “Kolombiya’nın kaderi sizin elinizde” mesajı verip, “Bu savaşın ne kazananı ne de kaybedeni var,”[70] diyordu!
FARC’ın 2012’den beri süren müzakerelerde yer alan kadın gerilla komutanı Victoria Sandino, gelişmelerin bir son değil başlangıç olduğunu vurgusuyla ekliyor: “Ülkemde bir şeyleri değiştirmek için mücadeleye girdim ve sonunda başarılı olduğumuza inanıyorum. Hükümet ülkenin ihtiyacı olan kurumsal değişiklikleri yaparsa barış mümkün olur”![71]
Eski gerilla komutanı Roberto Canas, Kolombiya hükümeti ile FARC arasındaki müzakereleri “Anlar farklı, tarihsel deneyimler özgündür ve tekrarlanamaz. Her ülke ve her silahlı çatışmanın kendine has özellikleri ve hikâyesi vardır. Bu sorun sadece FARC ile müzakere etmekle çözülmeyecektir,”[72] biçiminde değerlendiriyordu!
Oysa “barış” anlaşması uygulanmasının yüzde yüz kâğıt üzerinde anlaşıldığı gibi gerçekleştirileceğini beklemenin gerçekçi olmadığı “sır” değilken; Universidad Autonoma Latinoamericana (Medellin/ Kolombiya)’dan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Hasan Türk, “Gerillanın isteklerini hükümetin yerine getirmesi çok zora benziyor,”[73] diye uyarıyordu.
Ve “Çoğu FARC savaşçısının 2016’da Kolombiya hükümetiyle yapılan barış anlaşmasının ardından silah bırakmasından sonra, yasal siyasete giren eski FARC üyeleri yaygın kabul görmedi.”[74]
FARC mensuplarının bir kısmı, silah bırakmanın onları paramiliterler karşısında savunmasız kılacağından hareketle, “Silahsız hiçbir şeyiz,” diyorlar![75]
James Petras, “Fidel Castro ve FARC”a -tarihi yanılgıya![76]– eleştirilerini yüksek sesle telaffuz etti: “Tam olarak elli yıldır Küba Devrimi’nin bir destekçisiyim ve Fidel Castro’yu çağımızın en büyük devrimcilerinden biri olarak görüyorum. Ancak asla eleştirmeyen bir savunucu olmadım: Sayısız kritik durumda, yazılı olarak, kamuoyu önünde ve Kübalı liderlerle, yazarlarla ve militanlarla olan görüşmelerimde itirazlarımı belirttim… Fidel Castro, FARC’ın tasfiyesinin milyonlarca yoksullaştırılmış Kolombiyalı için yaratacağı felâketi hiç düşündü mü, yoksa yalnızca Küba’nın Kolombiya ile ilişkilerinin olası gelişimini mi düşünüyor? Castro’nun FARC karşıtı makalelerinin etkisi emperyalist medyaya ölüm mangası Başkan Uribe’nin imajını desteklemek için FARC’ı ve tiranlığa karşı silahlı direnişi gözden düşürmeye yarayan cephane sağladı. Dünyanın baş devrimci lideri devrimci tarihi ve süregiden bir halk hareketinin ve o hareketi inşa eden parlak liderin pratiğini inkâr ettiğinde, geleceğe zengin ve başarılı bir direniş ve inşa mirası bırakan hareketleri inkâr etmiş oluyor. Tarih onu affetmeyecek”![77]
Tepkilerin hiçbir haksız olmadığı gibi, yaşananlarla da teyit edildi; kirli savaşın devletiyle barışın mümkün olmadığını bir kere daha kanıtlayarak!
“KİRLİ SAVAŞ”ÇI DEVLET GERÇEĞİ
50 milyonu aşkın nüfusuyla Kolombiya’da yüzde 42.5’u yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Dünya Bankası’na göre eşitsizliklerin en yüksek seviyede yaşandığı ülkeler arasında. Kolombiya, suç örgütlerinin cirit attığı, uyuşturucu kaçakçılığı ve soygunlar nedeniyle dünyanın en tehlikeli ülkelerinden biri.
Ülke yolsuzluk yüzünden yıllık 12 milyar dolar kaybediyorken;[78] Kolombiya’da 3.6 milyon yeni yoksul yaratılmış durumda. Nüfusun yüzde 63.8’i asgari ücretle geçiniyor ki bu aylık 270 dolara denk. Bir Kongre üyesinin aylık maaşı 9 bin 450 dolar. Ek olarak aylık bilet kotaları, kurşungeçirmez araçlar, sigorta, cep telefonu ve personel maaşları var. Kolombiya, Latin Amerika’nın en sağlam “neo-liberal kalesi”…[79]
Kolay mı?
2000’lerin başından itibaren Kolombiya siyasetini, silahlı çatışmaların otoriter rejimi meşrulaştırmak için kullanıldığı, paramiliter güçlerle işbirliğine dayalı Uribe’ci anlayış (Uribismo) biçimlendirdi. Adını 2002’de iktidara gelen devlet başkanı Álvaro Uribe’den alan siyasi doktrin, birbiriyle bağlantılı dört temel üzerine kuruluydu: Neo-liberalizm, uyuşturucu ticareti, otoriterlik ve paramilitarizm.
ABD’nin 1990’larda uyuşturucuyla mücadele kapsamında geliştirdiği “Kolombiya Planı/ Plan Colombia”, bu temelleri bir arada tutan ana unsurdu. Buna göre, ABD’nin “uyuşturucuya karşı savaş” politikası, özellikle George W. Bush döneminden itibaren FARC ve ELN gibi devrimci örgütlerin denetimindeki bölgelere askeri müdahaleyi meşrulaştırmak için kullanıldı. ABD’nin Irak işgalini destekleyen tek Latin Amerikalı lider olan Uribe’nin başkanlık döneminde (2002-2010) Kolombiya, Bush yönetiminin bölgedeki en önemli müttefiki oldu. Latin Amerika genelinde sol yükselirken, Kolombiya’da ABD hegemonyası altında militarizm iyice güçleniyordu.
ABD ile işbirliğini ilerleten ve Kolombiya Planı için uygun bir toplumsal zemin oluşturmaya çalışan Uribe, “demokratik güvenlik” adını verdiği strateji ile devletin güvenlik alanındaki denetimini artırdı. Buna göre “toplumun güvenliği”, yabancı sermaye için oluşacak “güven ortamı” ile birlikte sağlanabilirdi. Bu koşullarda Uribismo, “uyuşturucuyla mücadele” kapsamında paramiliter grupların desteklenmesine, ABD ile askerî ve ticari ilişkilerin geliştirilmesine ve neo-liberal politikaların uygulanmasına dayanan bir anlayış olarak biçimlendi.[80]
Şurası çok açık: Amerikan emperyalizminin Güney Amerika’daki sadık müttefiki olan ve bir “narko devlet”e[81] dönüştürülen, paramiliter unsurların merkez üssü konumundaki Kolombiya diğer bölge ülkelerinden oldukça farklı.
Silahlı Marksist-Leninist gerilla hareketlerinin etkin olduğu ülkede orduyla FARC, ELN gibi örgütler arasında yıllarca boyunca süren savaş tüm siyasal, toplumsal yaşamı domine etti. “Arka Bahçe”de bir devrimi kendisi açısından varoluş sorunu olarak kodlayan Amerikan emperyalizmi bunu önlemek için bu süre zarfında tüm olanaklarını kullandı.
Paramiliter grupları besledi, eğitti, sağcı yönetimleri destekledi, CIA’sı, Pentagon’uyla her türlü istihbari, askeri yardımı yaptı. ABD’nin paralı askerleri Kolombiya ordusuyla kelle avcılığına girişti.
Kolay mı? Noam Chomsky 1996’da Kolombiya’da ve Latin Amerika’da süregiden ABD destekli “Kirli Savaş” konusunda ‘Korku Kültürü’[82] başlıklı yazısında şunları söylüyordu:
“1980’li yılların başından itibaren ABD’nin güvenlik güçleri ve paramiliter ortaklarınca sürdürülen ‘kirli savaş’ boyunca Kolombiya’yı yutan terör krallığına ilişkin Rahip Giraldo’nun belgelerini okuyan Kuzey Amerikalıların kafasında en çok şu iki gerçekliğin yer etmesi gerek: Birincisi, Eduardo Galeano’nun demokratik formlar ile totaliter terör kavramlarını birleştirerek terimleştirdiği ‘Demokra-diktatörlük’ün yarım kürede son yıllarda en kötü insan hakları ihlâl kayıtlarını istiflemeyi başardığıdır. Dünyadaki insan hakları ihlâlleriyle kıyaslandığında… İkincisi Kolombiya’da işlenen suçlarda ek birimler söz konusu… Bunların en önemlisi ise zengin bir ülkede ‘istikrarı’ sağlayan ve halkının büyük bir kısmının kâbusu olan narko-militer toprak sahipleri şebekesine ait katilleri ve işkencecileri eğitenin ve silahlandıranın ABD hükümeti olduğudur.’
Yine Chomsky, Kolombiya’nın başındaki paramiliter belasını yaratan ABD olduğu için Kolombiya’nın kendi halkına terör uygulayan paramiliter devletine ilişkin suçun büyüğünün bu ülkeye ait olduğunu söylüyor. Chomsky, Kennedy yönetimi zamanında Washington ‘yeni ölüm mangası stratejisini benimseyerek düzenli ordularımızı kontgerilla tugaylarına dönüştürmek için çok çaba harcadı,’ diyen Kolombiya’nın Dışişleri Bakanı Alfredo Vasquez Carrizosa’dan aktarıyor:
‘(Carrizosa) Kirli Savaş’ın 1980’lerin başında yalnızca Kolombiya’da değil tüm bölgede tırmandığını belirtiyor. Neden olarak da, Reagan’ın, bu yıllarda bölgeyi harabeye çeviren, geride, mevcut yapıyı desteklemedikleri hatta belki de ‘bölücü’lerin etkisinde kaldıkları için işkence edilerek öldürülüp parçalanarak ortalığa serpilmiş binlerce insan cesedi bırakan bu programları tüm bölgeye yaydığını gösteriyor.
1980’lerde, ABD’de çok sayıda vatandaşı bulunan El Salvador, Guatemala ve Kolombiya gibi ülkelerde ölüm mangası devletlerine ABD’nin verdiği destek basında aralıklı olarak tartışılıyordu. Örneğin 60 Minutes’de bu sorun üzerine haber programları izlediğimi ve hatta ABD Katolik Kilisesinde sohbetlerin bir başlığının da bu olduğunu hatırlıyorum. Buna karşın bu, bugün kamunun gündemine girebilen bir sorun olmayıp basında hemen hemen hiç yer almıyor. Bu nedenle bu konuda bilgi sahibi olan ABD’liler bile bu tür ölüm mangası devletlerinin geçmişte kaldığını düşünüyorlar.
Kolombiya’da, İnsan Hakları İzleme Komitesinin (HRW) Buenaventura konusunda hazırladığı yeni rapor, ‘Kirli Savaş’ın geçmişe ait bir şey olmadığını, hâlen sürdüğünü, 1960’larda kurulmasına ABD’nin yardım ettiği paramiliter devletin Kolombiya’da saltanatını yürüttüğünü ve bu devlete ABD desteğinin devam ettiğini gözler önüne sermektedir…[83]
Rahip Javier Giraldo’nun ‘Soykırım Demokrasisi/ The Genocidal Democracy’ kitabında da vurguladığı gibi, Kolombiya, Ulusal Parlamentosunun az yüzde 40’ının, giderek güçlenen ve ‘Kirli Savaş’ı tüm ülkeye yayan paramiliterlerle bağlantısı olan paramiliter bir devlet[84] olmayı sürdürüyor.
Bu ölüm mangalarının XXI. yüzyılda yarıküremizi taciz etmesi tuhafken daha da tuhafı baştan beri ölüm mangalarının yaratılmasına yardım eden ABD’nin bu şiddette sorumluluk almaması ve onun devamını sağlayan devlete ve orduya para yardımını sürdürmesi ve hatta bu mangaların varlıklarını sürdürdüklerini inkâr etmesidir. Bu konuda tabi ki gidişat üzerine nadiren haber yapan ABD medyası da suç ortağıdır.”[85]
İşte birkaç veri…
- i) CIA destekli Kolombiya ordusu-polisi ve paramiliter güçler katlettiği insanları kimsesizler mezarlığına ya da toplu mezarlıklara gömüyordu. Kolombiya’da yarım yüz yıldır devam eden ve tahminen 220 bin kişinin hayatını kaybettiği çatışmalarda, isimsiz mezarlara gömülen 28 bine yakın cesedin, DNA eşleştirmeleriyle kimlik belirleme çalışmalarını yürüten Kolombiya Başsavcılığı Kurbanlar Ofisi Müdür Yardımcısı Digna Duran, “Ningun nombre olarak da bilinen isimsiz gömülen bu kişiler, Kolombiya’da uzun süre devam eden çatışmaların en trajik kurbanları arasında. Birçoğu kendinin savaşçı olduğunu düşünüyordu ama şimdi isimleri dahi bilinmiyor, bir mezarları bile yok,” vurgusuyla 5 yılda mezarlardan çıkarılan bin 17 cesedin 897’sinin kimliğini tespit ettiklerini söyledi. Kimliği tespit edilen cesetlerin, Kolombiya İçişleri Bakanlığı’nın ülke genelindeki 297 mezarlıkta tespit ettiği 28 binden fazla cesedin küçük bir kısmını teşkil ettiği bildirildi.[86]
- ii) Juan Manuel Santos bir yandan FARC ile müzakereleri yürütürken bir yandan da lider kadrosuna yönelik kanlı operasyonları sürdürüyor. FARC müzakerecilerinden Jairo Martínez ve bir grup gerillayı katleden Kolombiya ordusu, ardından ELN kadrosunu hedef aldı. “Marquitos” olarak da bilinen ELN liderlerinden José Amin Hernandez Manrique’nin ülkenin kuzeybatısındaki Antioquia eyaletinde öldürüldüğünü duyurdu.[87]
iii) Temblores insan hakları örgütünden Lina Zuleima Porras Herrera, “Ordu 6 bin 402 masum vatandaşı gerilla diye yargısız infaz etti,” derken; bunun yanında 10 bin kadar gencin öldürüldüğünden söz edilmektedir.[88]
- iv) Kolombiya’da maden ve uyuşturucuya karşı mücadele eden yerli lider Sandra Liliana Peña katledildi; Peña 2021’de katledilen 52’inci halk önderi oldu.[89] Bir başka deyişle, savaşın tarafları FARC ile (ABD destekli) Kolombiya devletinden ibaret değil; uyuşturucu kartelleri, büyük toprak sahipleri, ormanlara göz diken madencilik, petrol, kereste vb. şirketleri de savaşta taraflar…
- v) Bu bağlamda, FARC Ulusal Siyasi Konseyi, “Yeni bir Kolombiya düşleyenlerin umuduyuz,”[90] dese de; FARC mensuplarının silah bırakmalarının ardından kurdukları ‘Ortak Alternatif Devrimci Güç/ Fuerza Alternativa Revolucionaria del Comun’ (FARC) partisinin topluma dönüş sürecinde 30’dan fazla FARC üyesinin[91] yanı sıra 23’ten fazla toplum lideri ile insan hakları savunucusu katledildi.[92]
- vi) Barış antlaşmasının imzalandığı Kolombiya’da Lozada-Guyvero Çevre ve Köylü Derneği (ASCAL-G) önderi Erley Monroy Fierro öldürüldü. Dernek, Shone Energy, Hupecol gibi petrol şirketlerini Macarena bölgesine sokmamak için ve yeraltı su kaynaklarının ve doğanın kimyasallarla kirlenmesine neden olan bir petrol çıkarma yöntemi olan “fracking”e karşı mücadele yürütüyordu.[93]
vii) Aşırı sağcı ‘Birleşik Öz Savunma Güçleri’ adlı paramiliter örgütün lideri (gerçek adı Hector German Buitrago olan) Martín Llanos, 1997’de bir katliama katıldığını itiraf etti. Mapiripan köyünde yaşanan acımasız cinayetlerde yer aldığını söyledi. Öldürülen kişilerin bedenleri parçalanıp nehre atıldığı için katliamda kaç kişinin hayatını kaybettiği tam olarak bilinmiyor.[94]
viii) 1998-2002 kesitinde Kolombiya hükümeti ile barış görüşmelerinde FARC-EP’nin sözcülüğünü yapan (gerçek adı Juvenal Ovidio Ricardo Palmera Pineda olan) Simón Trinidad, 2004’de Ekvador’da BM yetkilisi James Lemoyne ile görüşmesinden önce CIA ajanlarının direktifleriyle yakalanıp Kolombiya’ya götürüldü. Bush ile arası çok iyi olan Uribe hükümeti de Simón Trinidad’ı uyuşturucu ticareti ve adam kaçırma suçlarından yargılanması için 2005’de Amerika’ya gönderdi. Olaylı geçen yargılama sürecinde Simón’un savunmasını dinleyen ilk jüri grubu Simón’u haklı bulduğu için jüri hukuksuzca değiştirildi. Yenilenen jüri üyeleriyle birlikte müthiş bir tezgâh kuruldu ve hiçbir somut delil olmamasına rağmen Simón Trinidad 60 yıl hapis ile cezalandırıldı. Simón, Amerika’nın en azılı suçlularının kapatıldığı ADX Florence (Colorado) hapishanesinde 10 yılını doldurdu.[95]
Böylesi bir karşı-devrim gücüyle barışılıp, barışılamayacağı da böylelikle (kim bilir kaçıncı kez…) tecrübe edilmiş oldu…
ELN PARANTEZİ
Mao Zedung’un, “Düşmanın savaştığı her şeyi desteklemeliyiz. Düşmanın desteklediği her şeyle savaşmalıyız,” uyarısını “es” geçen FARC merkezine inat; Amin Maalouf’un, “Tünelin ucunda ışık görmesek de bir ışığın var olduğuna, er ya da geç görüneceğine inatla inanmamız gerekir,” uyarısınca düşünüp/ davranan ELN, “barış” denilen sürece farklı yanaştı.[96]
‘Ulusal Kurtuluş Ordusu/Ejercito de Liberacion Nacional’ (ELN) 8 bin civarındaki 1965’ten beri mücadele eden devrimci bir hareket.[97]
Kendilerini şöyle tarif ediyorlar: “ELN üzerine inşa edildiği Marksist-Leninist ilkelerin çoğuna riayet etmektedir. Fakat bunun ötesinde başka köklere de sahibiz. Camillo Torres Restrepo örneğinde olduğu gibi birçok devrimci Hıristiyan’dan, Ernestro Che’den, Perulu José Carlos Mariátegui örneğindeki gibi başka Latin Amerikalılardan birçok şey öğrendik.
ELN hâlâ ulusal kurtuluş için savaşan enternasyonal bir örgüttür.
ELN adını (Ulusal Kurtuluş Ordusu) 60’lardaki Guevarist gerillalardan almaktadır. Kıtamızdaki Kuzey Amerika emperyalizmine karşı savaşıyoruz. Ve hâlâ gerçek bağımsızlığa kavuşmadığımıza inanıyoruz. Bununla birlikte Kolombiya milliyetçisi değiliz. Latin Amerikalıyız ve tüm kıtamızın kurtuluşu için uğraşıyoruz. ‘Büyük Amerika evimizde’ birçok devrimci grupla çok iyi ilişkilere sahibiz ve dünyanın herhangi bir yerinde değişim için dövüşenleri kendimizden görüyoruz.”[98]
ELN’nin kökeni 1964’e dayanıyor. Küba devriminden, Che Guevara’dan ve Özgürlük Teolojisi’nden ilham alan küçük bir öğrenci grubu, ülkenin oligarşisine ve Amerikan emperyalizmine karşı silahlanma kararı almıştı. FARC, köylülerin öz savunmasına ve toprak reformuna odaklanırken ELN’nin birincil hedefi ise askeri yöntemlerle iktidarı ele geçirmek ve devleti alt sınıfların lehine radikal bir şekilde dönüştürmekti.
1998’den itibaren örgüte, Gabino lakabıyla bilinen Nicolás Rodríguez Bautista liderlik yaptı. ELN, en şiddetli eylemlerinden bazılarını 1990’ların sonlarında gerçekleştirecekti. ELN’nin 1998’de Antioquia Eyaleti’nde bir petrol boru hattını havaya uçurması sonucu 84 kişi öldü. Taktiklerinden biri rehin almalardı. Büyük eylemlerinden biri 2015 yerel seçimlerin ardından asker ve polislere pusu kurarak bir saldırı gerçekleştirmek olmuştu.
ELN’nin ilk günlerinde en önemli figürü, bir sosyolog ve Katolik rahip olan Camilo Torres Restrepo’ydu. Üst sınıf bir ailede doğan Torres, devletin şiddetli baskıları nedeniyle, Latin Amerika’da Hristiyan kardeşlik idealine ancak silahlı mücadele yoluyla erişilebileceğine inanıyordu. Torres’in ELN isyancılarıyla geçirdiği zaman kısa oldu. Katıldığı ilk askeri operasyonda öldürüldü.
Takip eden yıllarda ELN’nin gücü inişli çıkışlı bir şekilde seyretti. İç ideolojik ayrışmalar ve askeri yenilgilerin olumsuz etkisiyle grup ilk 20 yılında hayli zorlandı. 1980’lerin ortalarından başlayarak petrol ve elektrik altyapılarına saldırılar düzenleyerek, fidye toplamak için insan kaçırma planları yaparak, yerel ve ulus ötesi şirketlerden para çıkararak ve yerel topluluklarda sosyal varlığını arttırarak bir yükseliş yaşadı.
Ne var ki XXI. yüzyılın başında Plan Kolombiya’nın[99] başlatılması ve ülke çapındaki paramiliter kontrgerilla faaliyetlerinin yoğunlaşmasıyla ELN tekrar düşüşe geçti. Uribe yönetimi 2002-2010 kesitinde grubun askeri gücünü önemli ölçüde geriletmekle kalmadı, aynı zamanda milyonlarca köylüyü zorla göç ettirerek ve masum sivilleri öldürerek örgütün toplumsal tabanını da zayıflattı.
Hükümet rakamlarına göre ELN, 2010’da en düşük seviyesine indi. Ancak daha sonra devrimci konumunu yeniden güçlendirecekti.
‘The Washington Post’daki bir makalede Kolombiya’da ELN’nin kazandığı gücün altı çiziliyordu. Silahlı hareketin, geçmişe oranla çok daha fazla savaşçı, mali gelir, silah ve nüfuz alanına sahip olduğu görüşünü savunan makalenin yazarı, ELN’nin Kolombiya’daki “en büyük terörist grup” olduğu görüşündeydi.[100]
Söz konusu realite çerçevesinde Devlet Başkanı Juan Manuel Santos, ülkenin ikinci büyük solcu gerilla grubuyla görüşmeye hazır olduklarını açıklarken, ELN de 7 aydır esir tuttuğu Kanada kökenli mühendisi serbest bırakacaktı.[101]
Ardından da Kolombiya’nın ilk solcu Cumhurbaşkanı Gustavo Petro’nun girişimiyle başlatılan yeni barış müzakereleri kapsamında hükümet Kolombiya’nın 32 ilinin en az 22’sinde aktif durumdaki gerilla hareketi ELN’yi “siyasi silahlı örgüt” olarak tanıdı.[102]
FARC-EP’le barış sürecine gidilirken; uzlaşmaya varılmayan ELN Kolombiya’da eylemlerini sürdürüyor. ELN, FARC ile Kolombiya Hükümeti arasında varılan barış anlaşmasına yönelik bir açık mektup kalem alıp, FARC’a iyi dileklerini iletmiş, politik yasal bir örgüt olma yolunda kendilerine başarılar dilediğini ifade etmişti.[103]
Sonrasında da hükümet ile ELN arasında yürütülen barış görüşmeleri sonuçsuz kaldı. Hükümet ile ELN arasındaki 100 gün devam eden ateşkesin sona ermesiyle, ELN’nin yeniden silahlı eylemler düzenlemesi barış görüşmelerini sonlandırdı.[104]
Bu durumda “barış” sürecine dair FARC’ın karşılaştığı tuzaklara dikkat çeken ELN önderlerinden Pablo Beltran şunları söylüyor:
“FARC’ın düştüğü tuzaktan ders çıkarttık… FARC’ın, Kolombiya hükümetiyle yaptığı barış anlaşmasının ardından başlayan suikastlar ülkedeki en kritik krizlerden bir tanesi. Barış anlaşmaları imzalandığında savaş yüzünden yerinden olan onbinlerce kişinin yerine yurduna döneceği müjdelenirken, bugün aynı kişiler eski kaderleriyle yeniden yüzleşiyor. Toplumsal hareketin liderleri, silah bırakan eski gerillalar ise her gün paramiliter suikastlara kurban gidiyor. Hâl böyle olunca tam anlamıyla başarısızlığa uğramış bir anlaşma ve barışa olan inancın yıpranması ile karşı karşıya kalıyoruz…”[105]
Özetle ELN “Barış anlaşmasının mutabık kalınan çerçevesinin ülkede çatışmayı ortaya çıkaran yapısal nedenleri çözmediğini, ağır insan hakları ihlâlleri bulunan devlet yetkililerinin cezalandırılmasına ilişkin bir çözüm önerisinde sunmadığının” altını çizdiği açıklamada, “FARC silahlı mücadeleyi bırakarak yasal siyasi bir parti olmayı kabul etti ve Kolombiya devletinin kirli savaşını ve devlet terörünü akladı. Bu anlaşma; toplumsal adaletsizlik, eşitsizlik ve dışlanma sonucu, milyonlarca insanın ezilmesi ve sömürülmesine neden olan sisteme karşı isyanın, siyasi doğasının Kolombiya devleti tarafından gizlenmesine hizmet etmektedir,”[106] dedi.
VE… PARLAMENTARİZM!
“Kolombiya’da sol ittifakın ve gerillanın tarihi zaferi”[107] ya da “… ‘Tarihsel Sözleşme’ ittifakının Kolombiya’nın ilk sol yönetimini işbaşına getirdiği Başkanlık seçimleri… Güney Amerika tarihine istisnai bir dönüşüm anı olarak,”[108] sunulan cumhurbaşkanlığı seçiminin 2. turunu solcu adayı Gustavo Petro kazandı.[109] Gustavo Petro yüzde 50.51 oya sahip olurken, rakibi sağcı müteahhit Rodolfo Hernandez yüzde 47.22’lik oy aldı.[110]
Kolombiya’da Yurtseverler Birliği-Komünist Parti, Hümanist Kolombiya, Demokratik Alternatif Kutup, Yerli ve Sosyal Alternatif Hareket, Kolombiya İşçi Partisi, Demokratik Birlik, Hepimiz Kolombiya’yız isimli parti ve gruplar yer alırken; toplumsal hareketler, yerliler, feministler, LGBTİ+’ler ve ekolojistlerle geniş bir birliktelik olduğunu belirtilen Tarihsel Pakt, Gustavo Petro etrafında sağcı iktidara karşı birleşmesiyle cisimleşti.[111]
İttifak konusunda ‘Alternatif Demokratik Kutup Partisi’ (PDA) Bogotá Konsey Üyesi Carlos Carillo şunları ifade ediyordu: “Pacto Histórico/ Tarihsel Pakt’ıyla ilgili birkaç şeyi açıklığa kavuşturalım: Petro’yu başkanlığa götüren koalisyon solun geleneksel sınırlarını aşan kesimleri içeriyor. Marjinal Maoist grup MOIR haricinde tüm ilerici siyasi organizasyonlar bu koalisyona katıldı. Ayrıca Nobel Ödüllü ve iki dönem Kolombiya’da başkanlık yapmış eski Başkan Juan Manuel Santos da Tarihsel Pakt’a oldukça yakın gözüküyordu.”[112]
Böylesine geniş bir ittifakın başını çeken Gustavo Petro 1960’ta Córdoba’ya bağlı Ciénaga de Oro’da çiftçi ailenin çocuğu olarak doğdu. Ailesiyle bir süre Bogotá’nın kuzeyinde Zipaquirá’da yaşadı. 19 yaşındayken ‘Movimento 19 de Abril’e (M-19, 19 Nisan Hareketi) katıldı. Gerillacılık sonrası dönemde ekonomi bölümünü bitirdi ve ekonomi yüksek lisansı yaptı.
Jaime Batemán Cayón, Iván Marino Ospina, Álvaro Fayad, Carlos Pizarro Leongómez tarafından 1970’lerde kurulan M-19 şehir gerillalığı yapıyordu.
Kışlaları basıp cephanelik kaldıran, gerillaları serbest bıraktırmak için elçilik basan, firarlar organize eden, halka katliamlar yapan orduya karşı eylemlerle öne çıkan solcu bir hareket idi M-19.
M-19’un ünlü eylemlerinden biri Kasım 1985’teki Adalet Sarayı baskını oldu. 44’ü yargıç olmak üzere yüzlerce kişiyi rehin aldılar, mahkeme dosyalarını yaktılar. 35 M-19 üyesi ordu operasyonuyla öldürüldü.
Kolombiya başkanı Belisário Betancur 1983’te M-19’un kurucusu Jaime Batemán Cayón’un hayatını kaybetmesinden bir yıl sonra 1984’te M-19 ile Madrid’de müzakerelere başladı. M-19 liderlerinden Carlos Toledo Plata’nın öldürülmesi ipleri yeniden gerdi.
Gustavo Petro zamanla öne çıkıp M-19 lideri oldu. Gustavo Petro 1985’te tutuklandı, 18 ay hapis cezasına mahkum oldu. Gerilla hareketi M-19 Kasım 1989’da legalleşerek ‘Demokratik İttifak Hareketi/ Alianza Democratica’ M-19 adını aldı. M-19 1991’daki seçimde Kolombiya Temsilciler Meclisi’nde sandalyeler kazandı.
Gustavo Petro, 2022’de Kolombiya Temsilciler Meclisi’ne Bogotá milletvekili olarak seçildi. Eski M-19 gerillalarıyla birlikte ‘Via Alterna/ Alternatif Yol’u kurdu. Çalışmaları nedeniyle “En İyi Kongre Üyesi” deniyordu.
‘Via Alterna’ ile ‘Frente Social y Politico/ Sosyal ve Siyasi Cephe’ koalisyon yapıp ‘Alternatif Demokratik Kutup Partisi’ni oluşturdu.
Gustavo Petro 2006 seçimlerinde de ‘Alternatif Demokratik Kutup Partisi’nden aday oldu ve yüksek oyla senatör olarak seçildi. Sivillere karşı katliamlarda, işkencede görev alan paramiliter gruplarla ilişkili yöneticilere karşı mücadele etti.
Gustavo Petro istifa edip 2010 Kolombiya başkanlık seçimlerine katıldı, resmi sonuçlarda dördüncü olduğu açıklandı. Ordu-polis-sağcı yönetim ittifakının güçlü olduğu, eşitsiz koşullarda 30 Mayıs 2010’da yapılan Başkanlık seçiminde Gustavo Petro, oyların yüzde 9.1’ini, yani 1.331.267 seçmenin oyunu almıştı.
Gustavo Petro, ‘Demokratik Sosyalist İlerici Hareketi’nden 30 Ekim 2011’de yerel seçimlerde Bogotá Belediye Başkanı seçildi ve 2014’te ‘Euronews’e röportajında şunları dedi:
“Ben eski bir gerillayım. 25 yıl önce barış sürecine katıldım ve silah bıraktım. O zaman kurumlar değişti ve bizlere medeni haklarımız verildi. Ülke demokratikleşti. Böylece biz 25 yıl sonra demokratik seçimler ile Kolombiya’nın en önemli belediyesini kazandık. Bizim siyasi ve ekonomik özerkliğimiz vardı. Fakat bazı iş bilmez yöneticiler tarafından yetkilerimizden mahrum bırakıldık… Ben barışın sağlanması için Kolombiya’da demokratikleşme ile beraber ülke nüfusunun tümünün entegre olduğu bir siyasi model değişikliğine gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama bu aynı zamanda uyuşturucu kaçakçılığı sorununa da cesurca çözüm bulmak anlamına geliyor. Bu iki konu beraber ele alınmalı. Çünkü her iki şey de sosyal dışlanma ve şiddet ile başladı. Sonra da gördüğünüz gibi şiddeti kendi yararı için kullanan uyuşturucu kaçakçılığı ortaya çıktı. Fakat biz ilk olarak şiddeti körükleyen siyasi soruna çözüm bulmazsak, diğerlerini de çözemeyiz. Uyuşturucu çeteleri bölgeyi ve de ülkeyi kontrol etmek için şiddet kullandı. Bu da onu yıkılmaz hâle getirdi. Kolombiya’daki çeteler içinde devlet güçleri var.”
2018 Kolombiya başkanlık seçiminde ilk turda sağcı aday Iván Duque oyların yüzde 39.7’sini aldı, solun adayı Gustavo Petro yüzde 25.1’de kaldı. Haziran 2018’de ikinci tur oylamada resmi olarak sağcı Iván Duque’un yüzde oyların 54’ünü aldığı, Gustavo Petro yüzde 41.80 aldığı iddia edildi. Devlet başkanı Iván Duque oldu.
2022 Başkanlık seçimlerinde yeniden aday olan Petro, ilk turda oyların yüzde 40,34’ünü alırken oyların yüzde 28,1’ini alan sağcı iş adamı Rodolfo Hernandez ile ikinci tura kaldı. Ve 19 Haziran 2022’de yapılan ikinci turda da oyların yüzde 50.42’sini elde ederek Kolombiya’nın ilk solcu başkanı olacaktı…
Kolombiya’daki neo-liberal ekonominin yarattığı eşitsizliklere karşı da bazı önlemleri hayata geçirmeyi hedefleyen Gustavo Petro, milyarderlerden daha fazla vergi alınması, tarım reformunun uygulanması ve kamu kaynaklarının özelleştirilmesini içeren bazı yasaların yürürlükten kaldırılması taleplerini yükseltiyor.
Ayrıca iklim kriziyle mücadele kapsamında ise fosil yakıtlar yerine yeşil ekonomiyi amaçlıyor.
O, ekonomi programının ana hatlarını ekolojik sürdürebilirlik ve iklim krizi üzerine kurdu ve ekonomiyi “karbonsuzlaştırma” sözü verdi. Çevreye büyük zarar veren, hidrolik kırılma (fracking) olarak bilinen, yeraltına hidrolik sıvı pompalanmasına dayalı petrol çıkarma yöntemine karşı çıkan Petro, iktidara gelince Kolombiya’daki yeni petrol aramalarına son verdi. Kolombiya’nın önemli ihracat kalemlerinden olan petrol ve kömüre bağımlılığı kırmak için yeni hükümetin hedefi turizmi önemli bir gelir kaynağı hâline getirmekti. Petro ayrıca bölge çapında bir ekolojik dönüşüm için diğer solcu liderlerle birlikte çalışma sözü verdi.
Güney Amerika ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesini savunuyor. Kıtada ABD destekli askeri darbe ve müdahalelere karşı çıkan Petro, Venezüella’daki Bolívarcı hükümeti ise eleştiriyor.[113]
Görüldüğü üzere varılan ufuk sosyal-demokratik söylemli parlamentarizm iken; Kolombiya’da “barış”, ezilenler için hiçbir şeyi değiştirmemiştir; “Her ‘barış’ iddiası barış değildir,” gerçeğini bir kez daha doğrularcasına!
23 Haziran 2025 18:04:14, Muğla-İstanbul.
N O T L A R
[*] Rojnameya Nevroz, Temmuz 2025…
[1] Erich Fromm
[2] V. İ. Lenin, Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi, çev: Muzaffer Erdost, Sol Yay., 1969, s.61.
[3] Ceyda Karan, “Neo-Liberalizmin Latin Kalesinde İsyan Ateşi”, Birgün, 17 Mayıs 2021, s.5.
[4] Uyuşturucu üreticisi yalanı: Bu Latin Amerika devrimci örgütleri için hep söylenegelen bir yalan. FARC’ın kimi üyeleri bu ticarete karışmış olabilir ama FARC ülkedeki kokain üretimine karşı olan, uyuşturucu çeteleriyle de yıllardır çatışan bir örgüt. Ama FARC, ülke yoksulunun tek geçim kaynağı kabul edilen koka yaprağı üretimini destekliyor. Uyuşturucu üretiliyor gerekçesiyle koka yaprağı üretiminin ABD’nin isteği üzerine yasaklanmasına karşı da mücadele veriyor. Çünkü Kolombiya yoksulu sadece koka üretiyor. Bundan ilaç da yapılıyor, kokain de. Kokaini yapan da yine ABD tarafından öldürülen, ama uzun yıllar ABD tarafından gerillalara karşı desteklenen Pablo Escobar gibi uyuşturucu baronları. Hiç bir resmi belgede ya da konuyla ilgili resmi bir kurumun raporunda FARC’ın uyuşturucu ürettiği/sattığı yolunda bir bilgi yer almadı. Şu açıklamayı hatırlayalım: BM Uyuşturucu Kontrol Programı Kolombiya Temsilcisi Klaus Nydlholm’un 8 Mayıs 2001’de yaptığı bir açıklama var. Nydlholm, Ülkede devlet içindeki kontgerilla ile sağcı paramiliter güçlerin “gırtlaklarına kadar” uyuşturucu ticaretine bulaştığını belirtmişti. (Mustafa K. Erdemol, “Kolombiya Barışı Sandığa Gömüldü”, Birgün, 4 Ekim 2016, s.5.)
[5] Yalçın Doğan, “Kolombiya – FARC Kılavuzu: “United Fruit Company’…”, T24, 28 Eylül 2016… http://t24.com.tr/yazarlar/yalcin-dogan/kolombiya–farc-kilavuzu-united-fruit-company,15543
[6] James Petras, “Manuel Marulanda’ya Saygı”, 7 Temmuz 2008… http://dunyadanceviri.wordpress.com/category/farc/
[7] “Kolombiya’da Sol İttifak Seçim Zaferine Hazırlanıyor: ‘Başkanlığı Kazanmanın Eşiğindeyiz’”, 15 Mart 2022… https://www.avrupademokrat.com/kolombiyada-sol-ittifak-secim-zaferine-hazirlaniyor-baskanligi-kazanmanin-esigindeyiz/
[8] Elif Görgü, “Barışın Tek Garantisi Toplumsal Mücadele”, Evrensel, 4 Aralık 2014, s.10.
[9] “Kolombiya’da 5 Çocuk Açlıktan Öldü”, Evrensel, 13 Aralık 2016, s.11.
[10] Vicüod de Cuddea-Lugo, “Kolombiya’da Neler Oluyor?”, 7 Mayıs 2021… https://direnisteyiz28.org/kolombiyada-neler-oluyor-vicuod-de-cuddea-lugo
[11] “Kolombiya’da Üç Ayda 52 İnsan Hakları Savunucusu Öldürüldü”, 27 Nisan 2022… https://www.avrupademokrat.com/kolombiyada-uc-ayda-52-insan-haklari-savunucusu-olduruldu
[12] Mavi Canbaz, “Kolombiya’nın Sürrealist Gerçeği”, Cumhuriyet Pazar, No:1354, 4 Mart 2012, s.2.
[13] Peoples Dispatch, “Kolombiya, Direnişin Birinci Ayında”, Birgün, 31 Mayıs 2021, s.5.
[14] “Şiddeti Durdurun”, Birgün, 6 Mayıs 2021, s.4.
[15] “Bitmeyen Şiddet Öfkeyi Büyütüyor”, Birgün, 25 Mayıs 2021, s.4.
[16] Bkz: “ABD Kolombiya’da Ne Yapmak İstiyor?”, Kaldıraç Dergi, No:188, Mart 2017…
[17] Umut Serdaroğlu, “Kolombiya Sol Değişime Hazır”, Birgün, 27 Mayıs 2022, s.11.
[18] İbrahim Varlı, “NATO Kolombiya’da Ne Arıyor?”, Birgün, 29 Mayıs 2018, s.4.
[19] Roger Haris, “Kolombiya Barışı Reddetti: ABD ve Oligarşi Memnun”, 7 Ekim 2016… http://sendika10.org/2016/10/kolombiya-barisi-reddetti-abd-ve-oligarsi-memnun-roger-harris/
[20] “50 Yıl Süren İç Savaştan Sonra Gelen Barış”, Cumhuriyet, 26 Ağustos 2016, s.12.
[21] “FARC ‘Terörist Örgütler’ Listesinden Çıkarıldı”, Yeni Yaşam, 2 Aralık 2021, s.11.
[22] “Kolombiya Kalıcı Barış Anlaşmasının Tam Metni”, Rojnameya Newroz, 28 Haziran 2016… http://rojnameyanewroz.net/6034-6034.html
[23] Metin Yeğin, “Kolombiya’da Gerillanın Barışı mı?”, Evrensel Pazar, 4 Kasım 2012, s.11.
[24] “Kolombiya Hükümeti ile FARC Arasında Barış Anlaşması İmzalandı”, 27 Eylül 2016… http://haber.sol.org.tr/dunya/kolombiya-hukumeti-ile-farc-arasinda-baris-anlasmasi-imzalandi-170400
[25] “AB’den FARC Müzakeresine Destek”, Gündem, 13 Haziran 2015, s.13.
[26] “Kolombiya Senatosu’ndan ‘Barış’a Onay”, Özgürlükçü Demokrasi, 1 Aralık 2016, s.5.
[27] “FARC’tan Sonra Sıra ELN’de”, Cumhuriyet, 6 Eylül 2017, s.13.
[28] “Gerillalar Parlamentoda”, Yeni Yaşam, 23 Temmuz 2018, s.9.
[29] “FARC Partisi İçin Hazırlık”, Cumhuriyet, 28 Ağustos 2017, s.7.
[30] Kolombiya’da eski Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri’nin (FARC) silah bırakmayan militanlarının düzenlediği saldırıda 2 asker öldü, 3’ü ağır 10 asker yaralandı. (“Kolombiya’da Silah Bırakmayan Eski FARC Üyelerine Saldırı”, 11 Haziran 2019… https://www.artigercek.com/haberler/kolombiya-da-silah-birakmayan-eski-farc-uyelerine-saldiri)
[31] “FARC ‘Terörist Örgütler’ Listesinden Çıkarıldı”, Yeni Yaşam, 2 Aralık 2021, s.11.
[32] “FARC’lılar ve Yerel Liderlerin Can Güvenliği Yok”, Birgün, 21 Ağustos 2020, s.5.
[33] “Kolombiya’da Bir Eski FARC Gerillası Daha Katledildi”, 24 Mart 2020… http://www.yenidemokrasi6.net/kolombiyada-bir-eski-farc-gerillasi-daha-katledildi.html
[34] Martín Dolzer, “Kolombiya’da Kontra Cinayetler Sürüyor”, Demokrasi, 26 Kasım 2017, s.5.
[35] Jonathan Watts, “Kolombiya’da Paramiliterlere Karşı Bir Direniş Hattı”, Yeni Yaşam, 9 Eylül 2018, s.10.
[36] “Kayıplar İçin Komisyon”, Gündem, 17 Aralık 2015, s.13.
[37] “Kolombiya’da Eski FARC Üyelerine Operasyon”, 28 Mart 2024… https://www.avrupademokrat3.com/kolombiyada-eski-farc-uyelerine-operasyon/
[38] Ertan Erol, “Kolombiya: Krizdeki Barış Süreci”, Evrensel, 16 Eylül 2019, s.9.
[39] Metin Yeğin, “FARC’ın Solu Silaha Sarıldı”, 1 Eylül 2019… https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2019/09/01/farcin-solu-silaha-sarildi/
[40] Elif Görgü, “Carlos Donatto: Kolombiya Halkı Barışı Hiç Tanımıyor”, Evrensel, 7 Eylül 2013, s.6.
[41] “FARC’tan Referandum Açıklaması”, Rojnameya Newroz, 3 Ekim 2016… http://rojnameyanewroz.net/farctan-referandum-aciklamasi-6716.html
[42] “Kolombiya’da Barış İçin Nihai Anlaşma”, ntvmsnbc, 7 Kasım 2013… http://www.ntvmsnbc.com/id/25477707/
[43] “Kolombiya’da 52 Yıllık Savaşı Bitiren Anlaşma İmzalandı”, Evrensel, 26 Ağustos 2016, s.12.
[44] Javier Orozco, “Kolombiya Hâlâ Barışsız, Hâlâ Kan İçinde”, Evrensel, 2 Aralık 2016, s.11.
[45] Crimethinc, “Kolombiya Korkusunu Yitirdi: Devlet Şiddeti Karşısında Ulusal Çapta Bir Ayaklanma Sürüyor”, 6 Mayıs 2021… https://www.yeryuzupostasi.org/2021/05/06/kolombiya-korkusunu-yitirdi/
[46] “Kolombiya’da Anlaşmadan Bu Yana FARC’A Yönelen 310’uncu Katliam”, 29 Mart 2022… http://devrimcidemokrasi.info/kolombiyada-anlasmadan-bu-yana-farca-yonelen-310uncu-katliam
[47] Sibylla Brodzinsky, “FARC Bildiği Tek Hayatı Bırakmaya Hazırlanıyor”, Birgün, 3 Ekim 2016, s.5.
[48] “FARC Gerillaları Bırakılıyor”, Özgürlükçü Demokrasi, 29 Aralık 2017, s.5.
[49] Ceyda Karan, “Kolombiya Modeli”, Cumhuriyet, 29 Ağustos 2016, s.7.
[50] Metin Yeğin, “Kolombiya’da Barış”, Özgürlükçü Demokrasi, 19 Ocak 2017, s.5.
[51] Aykan Sever, “Kolombiya Barışı, Oligarşinin Kendini Aklama Operasyonuna mı Dönüşüyor?”, Bianet, 18 Ekim 2016… http://sendika10.org/2016/10/kolombiya-barisi-oligarsinin-kendini-aklama-operasyonuna-mi-donusuyor-aykan-sever-bianet/
[52] “ABD, FARC ile Görüştü”, Gündem, 23 Mart 2016, s.13.
[53] Bkz: i) Sibel Özbudun, “Latin Amerika’dan Barış Süreçleri”, Mevsimlik Dergi, No:1, Bahar 2015… ii) Sibel Özbudun, “Kolombiya’nın ‘Barış’ı!”, Rojnameya Newroz, Ocak 2020… https://sibelozbudun.blogspot.com/2020/01/kolombiyanin-barisi1.html iii) Sibel Özbudun, “Latin Amerika’dan ‘Barış Süreçleri’: El Salvador Örneği”, Rojnameya Newroz, Yıl:7, No:244, 25 Aralık 2013…
[54] Can Dündar, “Kolombiya’ya Barış Nasıl Geldi?”, Cumhuriyet, 30 Eylül 2015, s.13.
[55] Ahmet İnsel, “Kolombiya’da Nihayet Barış Olacak Gibi”, Cumhuriyet, 6 Ekim 2015, s.13.
[56] Nilgün Cerrahoğlu, “Barış Süreci Dersleri”, Cumhuriyet, 28 Ağustos 2016, s.8.
[57] Ayşe Yıldırım, “Barış İçin Umudu Yitirmemek Lazım”, Cumhuriyet, 26 Eylül 2016, s.10.
[58] Atilla Kart, “Sabır ve Çözüm İradesi”, Cumhuriyet, 7 Ekim 2016, s.14.
[59] “Üstünde ‘güneş batmayan imparatorluk’ denen Birleşik Krallık’ın en uzun dönem görevde olan Kraliçesi 2. Elizabeth’in IRA Komutanı Martin McGuinness ile el sıkıştığı; Latin Amerika’nın en uzun kirli savaşının baş aktörlerinden Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos’un FARC Lideri Timochenko ile el tutuştuğu çağdayız. Ankara’nın akıl ve vicdan tutulmasından kurtulması, rasyonel akılla analitik tahliller yapmaya çağırıyor dışarıdaki dünya… İvedi olan yüreklerin daha fazla yanmasına engel olmak için Kolombiya olgusallığını iyi tahlil edip zamanı uzatmamaktır.” (Ali Çelebi, “FARC, Masa, PKK”, Gündem, 28 Eylül 2015, s.12.)
“Kolombiya’daki barış süreci üzerine yazıyorum. Benim ilgimi çeken, Türkiye’de barış sürecinin çöktüğü bir dönemde, Türkiye ile karşılaştırıldığında çok daha zor koşulların söz konusu olduğu bir örnekte, nasıl olup da barış sürecinin çok hızlı ilerleyebildiği idi. Kolombiya’da barış süreci, cehennem tablosu karşısında 2012’de başladı ve hızla aşama kaydetti. Daha önceler de denenmiş ve hep hüsran yaşanmıştı. Bence bu seferki başarının çeşitli sebepleri var ama en önemlilerinden biri: ‘Dağdakilerin’, yani FARC’ın üniformasını çıkarıp sivil olarak masaya oturması -aradaki aracıların kalkması. Yani, FARC’ın kendisinin ‘siyasal parti’ rolünü üstlenmesi.” (Sezin Öney, “Kolombiya’nın Düşündürdükleri”, Taraf, 26 Eylül 2015… http://www.taraf.com.tr/yazarlar/kolombiyanin-dusundurdukleri/)
[60] “Kolombiya: Komutan Alfonso Cano Anıldı”, 27 Kasım 2019… http://mucadelebirligi8.net/index.php/ceviri/3613-kolombiya-komutan-alfanso-cano-anildi
[61] “Yeniden Silahlandığını Duyuran FARC’a Operasyon: 9 Ölü”, 31 Ağustos 2019… https://www.artigercek.com/haberler/yeniden-silahlandigini-duyuran-farc-a-ilk-operasyon-9-olu
[62] “Kolombiya’da FARC Liderine Suikast Önlendi”, Evrensel, 15 Ocak 2020, s.9.
[63] “FARC’tan Beş Yöneticiye İhraç”, Özgürlükçü Demokrasi, 16 Aralık 2016, s.5.
[64] Ceyda Karan, “Barışı Yapanlar, Savaşı Kuşananlar”, Cumhuriyet, 11 Kasım 2015, s.10.
[65] “FARC’ın Muhalif Kolu EMC: Barış Görüşmeleri Askıya Alındı”, Yeni Yaşam, 7 Kasım 2023, s.8.
[66] V. İ. Lenin, Sosyalizm ve Anarşizm, çev: Sevim Belli, Sol Yay., s.100.
[67] V. İ. Lenin, Sosyalizm ve Savaş, Rus Sosyal-Demokrat İşçi Partisinin Savaşa Karşı Tutumu, çev: N. Solukçu, Sol Yay., 1970, s.28.
[68] Metin Yeğin, “Kolombiya’da Barış…”, Gündem, 25 Temmuz 2013, s.13.
[69] “FARC’lı Siyaset Geliyor”, Evrensel, 2 Şubat 2016, s.11.
[70] “Kolombiya’nın Kaderi Elinizde”, Özgürlükçü Demokrasi, 19 Eylül 2016, s.5.
[71] “Anlaşma Son Değil Bir Başlangıç”, Özgürlükçü Demokrasi, 27 Ağustos 2016, s.7.
[72] Juan José Dalton, “Farklı Gerillalarla Farklı Zamanlarda”, Gündem, 20 Ekim 2012, s.11.
[73] Hasan Türk, “Kolombiya’da Barış Süreci: İki Yüz Yıllık Bitmeyen Savaş”, Yeni Şafak, 19 Eylül 2013, s.18.
[74] Catherine Osbourn, “Zafere Doğru”, Birgün, 22 Mart 2022, s.13.
[75] “Daniela, AK-47’si olmadan hayatı hayal edemiyor. On yıl kadar önce 15 yaşındayken Kolombiya’nın en büyük gerilla grubuna katıldığından bu yana, yıpranmış saldırı tüfeği hep yanında oldu. Ama Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri’nden ve Başkan Juan Manual Santos hükümetinden müzakereciler elli yıldan uzun sürmüş bir savaşı sona erdirecek anlaşmaya çok yakın görünüyorlar ve şimdi Daniela bir sivil olarak hayatı üzerine kafa yormaya zorlanıyor.
‘İlk günler bizim için zor olacaktır,’ diyor, saldırı tüfeği, FARC’ın Magdalena Medio Block’taki üssünde, önündeki kaba ahşap masada dururken…
Birçok FARC üyesi onlara koruma ve statü sağlayan silahın olmadığı bir geleceğe sıcak bakmıyor.
‘Saldırıya açık olacağız,’ diyor Daniela. ‘Silahsız hiçbir şeyiz.’
En az bir FARC birliği silah bırakma gibi bir planı olmadığını açıklamış durumda. FARC’ın Birinci Cephesi, kamuoyuna açıklanan bir bildiride, tahminen 200 üyesinin ‘örgüt üyelerinin geri kalanınca alınan karardan bağımsız olarak, iktidarın halk için halk tarafından ele geçirilmesi adına savaşmaya devam edeceğini’ duyurdu.
Daniela’nın birliği eli kulağındaki barışa hazırlıklı olduğunu söylüyor ama onun gelecek konusundaki korkularını paylaşıyorlar…
‘Silah bırakma konusundaki en büyük korkumuz paramiliterler. Hâlâ aktifler,’ diyor. ‘Hükümet onları kontrol edemezse bize ne olacak?’
Daniela FARC’a kendisini korumak için katıldığını söylüyor. Amcalarından ikisi asi imiş ve ailesi sağcı milisler tarafından isyancılarla işbirliği nedeniyle hedef alınmış.” (Sibylla Brodzinsky, “… ‘Silahsız Hiçbir Şeyiz’: FARC Gerillaları Silahsız Gelecek Konusunda Sıkıntılı!”… http://www.halkinbirligi.net/silahsiz-hicbir-seyiz-farc-gerillalari-silahsiz-gelecek-konusunda-sikintili/)
[76] “Venezüella Başkanı Hugo Chávez, Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri FARC’a yürüttükleri silahlı mücadeleyi bırakmaları çağrısı yapıp ‘gerilla savaşının tarih olduğunu’ ilan ettiğinde, geçmişte birçok devrimci önderin geçtiği yolu izliyordu.
1920’lerin başında Lenin, yeni oluşmaya başlayan Türk komünistlerini, Atatürk’ü desteklemek üzere devrimci bağımsızlıklarını feda etmeye zorladı; takipçisi Joséph Stalin, Çin komünistlerini devrimci hareketlerini Çan Kay Şek öncülüğündeki milliyetçi partiye bağlamaya teşvik etti. Mao Zedung, Endonezya Komünist Partisi’nin, milliyetçi lider General Sukarno’nun öncülüğüne boyun eğdiği koalisyonlara öncelik verdi. 1954’te Cenevre’deki Fransız-Çinhindi Barış Anlaşmaları sırasında, Ho Şi Min ülkenin bölünmesini kabul etti ve Güney Vietnamlı komünistleri gerilla savaşına sona vermeye ve seçim yoluyla ülkeyi yeniden birleştirmek için çalışmaya zorladı. Yeni binyılda Fidel Castro, ‘silahlı mücadelenin’ artık geçmişte kaldığını ve mevcut koşullarda, gündemin ön sırasında yeni siyasi mücadele biçimleri olduğunu belirtti.
Hugo Chávez Brezilya solunu, 2002’deki Dünya Sosyal Forumu’nda serbest piyasa ekonomisini benimsemesine rağmen, Başkan Lula da Silva’nın sosyal-liberal rejimini desteklemeye zorladı. Ayrıca Latin Amerika sosyal hareketlerine, yabancı yatırımları, bankacıları ve tarım ve maden ihracatçılarını savunmalarına rağmen Latin Amerika’daki bir dizi kapitalizm yanlısı rejimi destekleme çağrısı yaptı.
Radikal fikirdaşlarına, devrimci olmayan rejimlerle işbirliği yapma ve siyasal kısıtlanmalarına boyun eğme çağrısı yapan devrimci hükümetlerin bu deneyimleri genellikle felâketlere yol açtı: Çan Kay Şek’in Kuo Ming Tang’ı Komünist Parti’ye aniden saldırdı ve çalışanlarının büyük kısmını katlederek iç bölgelerdeki dağlara sürdü. Yasal alandaki Endonezya Komünistleri ve destekçileri ile aile üyeleri, Sukarno bir CIA darbesi ile devrildiğinde 500 bin ila 1 milyon arasında kayıp verdiler. Seçimlere katılmayı deneyen Güney Vietnamlı komünistler suikaste uğradı veya hapse atıldı ve sonunda kurtulmayı başaranlar, yeraltına geçerek gerilla mücadelesine dönmek zorunda kaldı.
Latin Amerika’da iktidara gelen reformist seçim rejimleri, kapitalizmi 1990’ların krizlerinden kurtardı, Solu demobilize etti ve kıtanın çoğunluğunda tutucu sağın yeniden güç kazanmasına kapı açtı. Kolombiya vakasında, Venezüella Başkanı Chávez görünen o ki FARC’ın silahlı mücadeleden seçimlere katılıma geçişe ilişkin önceki deneyimini görmezden gelmeyi tercih ediyor. 1984-89 arasında binlerce FARC gerillası silah bıraktı ve seçim mücadelesini benimsedi. Adaylar çıkardılar, kongre delegeleri seçtiler ve Kolombiya ordusu, oligarşinin paramiliter ve özel güçlerinin ölüm mangaları tarafından kıyımdan geçirildiler. 5 binin üzerinde militan ve lider öldürüldü. Özellikle çarpıcı olan, Chávez’in Kolombiya’nın yakın tarihteki en kanlı ve en zalim insan hakları ihlâlcisinin idaresinde gerçekleşen seçim sürecine katılmaya zorlaması. Kendileri de silahlı mücadele yürütmüş radikal önderler, iktidara geldikten sonra devrimci dostlarına neden gerilla savaşını bırakıp böylesi güvenilmez belirsizlikleri olan seçim süreçlerine katılma çağrısı yapıyorlar?” (James Petras, “Başkan Chávez ve FARC: Devlet ve Devrim”, 7 Mart 2008… http://dunyadanceviri.wordpress.com/category/farc/)
[77] James Petras, “Fidel Castro ve FARC: Fidel Castro’nun Sekiz Hatalı Tezi”, http://dunyadanceviri.wordpress.com/category/farc/
[78] Carlos Carillo, “Kolombiya’da Tarihi Değişim”, Birgün, 6 Temmuz 2022, s.11.
[79] Ceyda Karan, “Neo-liberalizmin Latin Kalesinde İsyan Ateşi”, Birgün, 17 Mayıs 2021, s.5.
[80] Esra Akgemci, “Kolombiya’da Sol İktidar: İmkânlar, Sınırlılıklar”, Birgün, 14 Ocak 2023, s.10.
[81] Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Petro’nun oğlu Nicolás Petro, para aklama ve haksız kazanç sağlama suçlamalarıyla tutuklandı. İddialara göre Petro, babasının seçim kampanyasını finanse etmek üzere uyuşturucu kaçakçılarından para aldı. (“Devlet Başkanı’nın Oğlu, Para Aklama Suçlamasıyla Tutuklandı”, Cumhuriyet, 30 Temmuz 2023, s.7.)
[82] http://www.chomsky.info/articles/199607-.htm
[83] http://www.hrw.org/reports/2014/03/20/crisis-buenaventura
[84] http://bit.ly/1jibKWN
[85] Daniel Kovalık, “Kolombiya’da Korku Kültürü Sürüyor”, Evrensel Pazar, 20 Nisan 2014, s.20.
[86] “Kolombiya’da DNA Süreci”, Gündem, 24 Şubat 2016, s.13.
[87] “ELN Kumandanı Marquitos’u Katlettiler”, Gündem, 16 Haziran 2015, s.13.
[88] Elif Görgü, “Sokaktaki Kolombiya -1: Sesimiz Olmanıza İhtiyacımız Var”, Evrensel, 21 Mayıs 2021, s.10.
[89] “Kolombiya’da Yerli Lider Katledildi”, 24 Nisan 2021… https://www.avrupademokrat.com/kolombiyada-yerli-lider-katledildi/
[90] “FARC: Yeni Bir Kolombiya Düşleyenlerin Umuduyuz”, 15 Aralık 2017… https://gercegingunlugu.blogspot.com.tr/2017/12/farc-yeni-bir-kolombiya-dusleyenlerin.html
[91] Kasım 2016’da hükümet ile barış anlaşması imzalayan FARC’ın sembol isimlerinden Gentil Duarte Venezüella’da çatışmada öldürüldü. Duarte 15 Aralık 2016’da dönemin FARC yönetimce ihraç edilmişti. O, 29 Ağustos 2019’da yeniden silahlı mücadeleye dönülmesi çağrısına katılmıştı. (“FARC Lideri Gentil Duarte, Venezüella’da Öldürüldü”, Birgün, 27 Mayıs 2022, s.11.)
29 Ağustos 2019’da yeniden silahlı mücadeleye dönme çağrısına katılan FARC lideri -asıl adı Nestor Gregorio Vera Fernandez olan- Ivan Mordisco öldürüldü
FARC’ın önderlerinden -asıl adı Seuxis Paucias Hernandez Solarte olan- Jesús Santrich, 17 Mayıs 2021’de Kolombiya ordusu tarafından öldürüldü. (“FARC Liderlerinden Birini Daha Kaybetti”, 16 Temmuz 2022… https://odakdergisi2.com/farc-liderlerinden-birini-daha-kaybetti/)
Cauca eyaleti valisi Alberto Gonzalez, FARC lideri Alfonso Cano’nun 5 Kasım 2011’de öldürüldüğünü açıkladı. Ordu ve polis, Mart 2008’de kalp krizi sonucu ölen örgütün kurucusu ve efsanevi lideri Manuel Marulanda’nın yerine gelen Cano’nun peşindeydi.
Marulanda’nın yanı sıra örgütün önde gelen isimlerinden Raúl Reyes ve Iván Rios 2008’de, “Mono Jojoy” lakaplı askeri lider Jorge Briceno da 2010’da öldürülmüştü. 1964’de kurulan örgütün 2008’den bu yana liderliğini yapan 63 yaşındaki Cano, “örgütün fikir babası” olarak görülüyordu. O, Marulanda’nın ölümünden sonra yaklaşık 8 bin üyesiyle FARC’ı yeniden örgütlemişti. (“FARC Lideri Öldürüldü”, Radikal, 6 Kasım 2011, s.14.)
[92] “FARC: Suikastların Arkasında ELN Var”, 2 Şubat 2018… http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/918134/
[93] “Kolombiya’da Köylü Önderi Katledildi”, Evrensel, 20 Kasım 2016… https://www.evrensel.net/haber/296415/kolombiyada-koylu-onderi-katledildi
[94] “Önce Parçaladık Sonra Nehre Attık!”, Gündem, 10 Ekim 2012, s.13.
[95] Anıl Aba, “FARC-EP Gerillası Simón Trinidad İçin Adalet!”, 24 Eylül 2015… http://sendika1.org/2015/09/farc-ep-gerillasi-Simón-trinidad-icin-adalet-anil-baba/
[96] ELN üyeleri ile eski FARC mensupları arasında çıkan çatışmada 24 kişi hayatını kaybetti. (“ELN ile Eski FARC Üyeleri Arasında Çatışma: 24 Ölü”, Birgün, 5 Ocak 2022, s.11.)
ELN ve FARC 33. Cephe gerillaları arasındaki çatışmalarda ölenlerin sayısı 100’ü geçerken 20’den fazla kişi yaralandı. Çatışmalar sebebiyle yerinden edilenlerin sayısı da 32 bini aştığı belirtildi. (“Kolombiya’da Gerilla Çatışması Büyüyor”, 23 Ocak 2025… https://www.birgun.net/haber/kolombiyada-gerilla-catismasi-buyuyor-593088)
[97] Kolombiya askeri Luis Carlos Carrillo, ordudaki görevini bırakıp, saf değiştirerek Ulusal Kurtuluş Ordusu ELN’ye katıldığını açıkladı. Kişisel sebeplerden dolayı bu kararı aldığını söyleyen 22 yaşındaki Carrillo, “Küçüklüğünden beri halkı için ve köylüler için mücadele ettiği”ni belirterek; “Ben de bir köylüyüm ve yoksulum. Tıpkı ordunun içindeki büyük çoğunluk gibi… Bana ‘vatanı savunmak gerektiğini söylediler. Savunduğum hangi vatandı? Bu ‘vatan’ zenginlerin vatanı. Benim halkı savunmam gerekir. Benim, bizim ailelerimiz gibi bu yoksulları savunmam gerekir,” dedi. (“Kolombiya Askeri ELN Gerillalarına Katıldı”… https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2019/10/16/kolombiya-askeri-eln-gerillalarina-katildi/)
[98] “Ne İçin Mücadele Ediyor?”… http://www.halkinbirligi.net/ne-icin-mucadele-ediyor/
[99] Plan Kolombiya: 1998-1999 yılları arasında Kolombiya uyuşturucu kartellerine ve Kolombiya topraklarındaki sol direnişçi gruplara karşı savaşmayı amaçlayan ABD askeri-diplomatik girişimidir. Plan, dönemin başkanları Arango ve Clinton öncülüğünde devreye konulmuştur.
[100] Kavel Alpaslan, “Üçüncü Dünya: Kolombiya’da ELN Her Zamankinden Daha Güçlü”… https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2019/07/17/ucuncu-dunya-kolombiyada-eln-her-zamankinden-daha-guclu/
[101] “ELN’ye Müzakere Çağrısı”, Gündem, 30 Ağustos 2013, s.13.
[102] “Kolombiya Hükümeti ELN’yi ‘Siyasi Silahlı Örgüt’ Olarak Tanıdı”, 26 Şubat 2023… https://www.avrupademokrat2.com/kolombiya-hukumeti-elnyi-siyasi-silahli-orgut-olarak-tanidi/
[103] “Kolombiya’da ELN Eylemlerini Sürdürüyor”, 7 Eylül 2016… http://direnisteyiz3.org/kolombiyada-eln-eylemlerini-surduruyor/
[104] “ELN ‘Çatışmaya Devam’ Dedi”, Cumhuriyet, 11 Ocak 2018… http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/902736/ELN__catismaya_devam__dedi.html
[105] Kavel Alpaslan, “ELN komutanı Beltran: FARC’a Kurulan Tuzağa Düşmeyeceğiz”, 9 Mayıs 2021… https://www.gazeteduvar.com.tr/eln-komutani-beltran-farca-kurulan-tuzaga-dusmeyecegiz-haber-1521779
[106] “Kolombiya: ELN, FARC ile Hükümet Arasındaki Anlaşmaya Ağır Eleştiri Yöneltti”, 11 Ağustos 2016… http://isyandan.org/haberler/kolombiya-eln-farc-ile-hukumet-arasindaki-anlasmaya-agir-elestiri-yoneltti
[107] “Kolombiya’da Sol İttifakın ve Gerillanın Tarihi Zaferi”, Yeni Yaşam, 21 Haziran 2022, s.9.
[108] Ertuğrul Kürkçü, “19 Haziran: İki Kıtada Solun Yıldızının Parladığı Gece”, 20 Haziran 2022… https://avrupademokrat.com/19-haziran-iki-kitada-solun-yildizinin-parladigi-gece-ertugrul-kurkcu/
[109] “Kolombiya’da Cumhurbaşkanlığı Seçimini Gustavo Petro Kazandı”, 20 Haziran 2022… https://www.birgun.net/haber/kolombiya-da-cumhurbaskanligi-secimini-gustavo-petro-kazandi-ulkenin-ilk-solcu-cumhurbaskani-392448
[110] “Kolombiya Sol Şeritte”, Cumhuriyet, 21 Haziran 2022, s.9.
[111] “Kolombiya’da Sol, Sağcı İktidara Karşı Birleşti”, Birgün, 14 Şubat 2021, s.5.
[112] Carlos Carillo, “Kolombiya’da Tarihi Değişim”, Birgün, 6 Temmuz 2022, s.11.
[113] Esra Akgemci, “Kolombiya’da Sol İktidar: İmkânlar, Sınırlılıklar”, Birgün, 14 Ocak 2023, s.10… “Kolombiya’da Sol İttifak Seçim Zaferine Hazırlanıyor: ‘Başkanlığı Kazanmanın Eşiğindeyiz’”, 15 Mart 2022… https://www.avrupademokrat.com/kolombiyada-sol-ittifak-secim-zaferine-hazirlaniyor-baskanligi-kazanmanin-esigindeyiz/