
Dersim’in Hozat ve Pertek ilçeleri arasında yer alan Sekasur bölgesinde açılması planlanan madene karşı halkın tepkisi sürüyor. “Pomza Kum Ocağı” olarak kamuoyuna yansıtılan projenin aslında 4. grup maden ruhsatı olduğu ve içeriğinde altın, gümüş, bakır gibi 80’in üzerinde element barındırdığı belirtiliyor. Projenin doğaya, köylülerin geçim kaynaklarına, su varlıklarına ve Alevi halkın inanç merkezlerine büyük zarar vereceğini belirten Sekasur Çevre ve Doğa Platformu üyesi Aziz Murat, gazetemize konuştu.
Murat, aynı zamanda Tüm Üretici Köyler Sendikası Başkanı. Dersim’in farklı bölgelerinde yaşayan köylülerle birlikte başlatılan çadır nöbetinin 14. gününde olduklarını ifade eden Murat, “Doğamızı, yaşam alanlarımızı ve inancımızı korumaya çalışıyoruz” dedi.
“Pomza kum değil, çok bileşenli bir sahası”
Murat, resmi belgelerde projenin “Pomza Kumu” olarak geçmesine rağmen bunun gerçeği yansıtmadığını vurguladı. “Başta söyleyeyim, pomza kum ocağı değil, pomza madenidir bu. Aynı zamanda 4. grup maden ruhsatıdır. Bunun içerisinde 82’ye yakın element var; altından gümüşe, bakırdan kroma kadar. Şu anda Sekasur’da 2.400 dönümlük bir ruhsat alanı söz konusu” dedi. Bu alana dair “ÇED gerekli değildir” kararı verilmiş durumda.
Söz konusu maden sahası, Dersim’in Bargini, Karabakır, Doğrutay, Zeve, Sağman, Ardıç ve Yukarı Gülbahçe gibi köylerini kapsayan geniş bir coğrafyada yer alıyor. Bölge halkı, su kaynaklarının, ormanların, mezarların ve kutsal mekanların tehdit altında olduğunu belirtiyor.
Murat, bölgede dört ana köye su sağlayan şebeke suyunun madencilik faaliyetleri nedeniyle yok olma riski taşıdığını şu sözlerle vurguladı: “Orada dört tane şebeke suyu var. Aynı zamanda tarihi sarnıç kuyuları, kaya mezarları ve 1937-38’de yakılarak öldürülen 24 insanımızın anıt mezarları var. Bu proje gerçekleşirse, 200-300 aile göç etmek zorunda kalacak. Çünkü hayvancılıkla geçinen bu insanlar geçim kaynaklarını kaybedecek.”
Projenin ilerleyen aşamalarında patlatmalı madencilik yapılacağını belirten Murat, bu durumun bölgedeki yeraltı sularının yönünü değiştireceğini ve kuraklık yaratacağını da ifade etti; “Yumuşak toprak sıyrıldıktan sonra sert zemine inecekler. Sert zeminde patlatma olacak. Bu, çatlaklarla yeraltı sularının kaybolması demektir.”
Birkaç kişinin rantı uğruna doğa yok ediliyor!
Murat, devlet yetkililerinin projeye dair söylemlerini de eleştiriyor: “Vatan toprağı diyorsunuz. Biz vatan toprağını, doğayı, ormanı korumaya çalışıyoruz. Ama siz birkaç kişinin rantı uğruna doğayı yok ediyorsunuz.”
Sekasur bölgesinde kurulan çadırda dönüşümlü olarak nöbet tuttuklarını belirten Murat, “Bugün orada aşure yaptık, dağıttık. Dualarımızla, kararlılığımızla mücadelemizi sürdürüyoruz. Hiçbir yılgınlık göstermeyeceğiz” dedi.
“ÇED gerekli değildir” kararının verildiği alanın, doğrudan tarihi ve inançsal alanları hedef aldığını belirten Murat, “İlk kazmanın vurulacağı yer Anıt Mezar ve su kaynakları. Bu kararı verenler hiç mi bakmadı? Mezarlara, su hatlarına, köylere… Bunlar göz göre göre yok edilmeye çalışılıyor” dedi.
Söz konusu maden sahası, Ağuiçen ve Sultanıdır ziyaretleri ile Derviş Cemal gibi üç önemli Alevi inanç merkezi arasında kalıyor. Murat, “Bu coğrafyada halkın rızası olmadan bir çivi bile çakılamaz. Ama burada kimseye danışılmadan raporlar çıkarılmış. Rızasızlık, Alevi halkı için büyük bir kırılmadır” ifadelerini kullandı.
“Dersim’i insansızlaştırma politikalarının devamıdır”
Aziz Murat, projenin yalnızca bir çevre meselesi olmadığını, devletin uzun vadeli politikalarının bir parçası olduğunu söyledi: “38’de yapılan neyse bugün yapılan da odur. Bugün Sekasur’a bir delik açmaya çalışıyorlar. Yarın Tağar’a, Aliboğazı’na, Cevizlidere’ye yayılacaklar. Geyiksu’da altın madeni çalışması başlatılmak isteniyor. Dersim’de 104’e yakın maden projesi var. Bunlar gerçekleşirse insanlar göç etmek zorunda kalacak. Geçim kaynakları ellerinden alınacak.”
Bölge halkının yaşam alanlarının yanı sıra inanç sisteminin de tehdit altında olduğunu da söyleyen Murat, “Ağuiçen, Sultanıdır, Derviş Cemal… Bunlar bizim kutsal yerlerimiz. Pirlerimizin mezarlarının olduğu yerler. Buralara maden sahası açmak, sadece doğaya değil inanca da saldırıdır” dedi.
Murat, projenin kamuoyuna olduğundan farklı yansıtıldığını da belirterek medyadaki spekülasyonlara dikkat çekti: “Kum ocağı diyerek halkın tepkisini azaltmaya çalışıyorlar. Dersim’in zaten inşaat ihtiyacı sınırlı. İhtiyaç duyulan kum Yeniköy, Ovacık, Külüber gibi yerlerden karşılanıyor. Gerçek şu ki bu, 4. grup maden ruhsatı. İçinde altın da var. Altın çıktığı zaman siyanür de gelecek.”
Siyanürlü madenciliğin Munzur Vadisi’ne uzanma riskine işaret eden Murat, “Munzur’un göbeğine, Geyiksu’ya dokunmak demek Dersim’in can damarını kesmek demektir. Munzur suyu sadece Dersim için değil, bölgedeki diğer iller için de hayati önemdedir” şeklinde konuştu.
“Yalnızca insanlar değil, tüm canlılar yok olacak!”
Madenin yalnızca insanları değil, bölgede yaşayan hayvan türlerini de tehdit ettiğini belirten Murat, resmi raporlarda bu çeşitliliğin yok sayıldığını söyledi: “Raporlarda sadece köpek, eşek, kurt yaşıyor deniyor. Ya arkadaş, hiç mi bakmadınız? Dağ keçileri, ayılar, domuzlar, keklikler, tavşanlar, kuş türleri, tilkiler… Burası onların yaşam alanı. Biz bu canlıların hakkını savunuyoruz.”
Devamında “Doğanın sahibi biz insanlar değiliz” diyen Murat, doğaya karşı yürütülen bu savaşın bütün canlıları hedef aldığını ifade etti.
Son olarak, mücadelelerinin yalnızca Sekasur’la sınırlı olmadığını belirten Aziz Murat, “Biz Hozat, Pertek, Sekasur Doğa ve Çevre Platformu olarak ruhsat iptal edilene kadar çadır nöbetimizi sürdüreceğiz. Ayrıca çevredeki tüm STK’larla daha geniş bir platform kurup, Dersim’de daha büyük bir kitleyi harekete geçirerek tüm projeleri durdurmak için elimizden geleni yapacağız” dedi.