
Direnişçi işçilerden Ayşe Çayırcı, gazetemize yaptığı açıklamada yaşadıkları mobbing, tehlikeli çalışma koşulları ve cinsiyet temelli ayrımcılığa dikkat çekti. “Hakkımızı alana kadar direneceğiz” diyen Çayırcı, yaşanan hak ihlallerini tek tek anlattı.
“Ağır yük taşımak zorunda bırakıldık”
Çayırcı, direnişin uzun süredir devam eden kötü muamelelerin bir sonucu olarak başladığını ifade etti. Başlangıçta kadın işçilere ağır yük kaldırmayacaklarına dair güvence verildiğini, ancak pratikte bunun uygulanmadığını belirterek, “Kadınlar olarak taşıyamayacağımız ağırlıktaki kargoları kaldırmak zorunda bırakıldık” dedi.
“Sözlü taciz bizim için onur kırıcıydı”
Yoğun tempoya ayak uyduramayan işçilerin sözlü tacize maruz kaldığını söyleyen Çayırcı, “Eğer kargoları kaçırırsak, bize bağırılıyordu. Bu özellikle kadınlar için onur kırıcıydı, sanki gururumuz hedef alınıyordu. Erkek işçiler de kötü muamele görüyordu ama kadınlar olarak sözlü taciz bizim için çok daha aşağılayıcıydı” ifadelerini kullandı.
Hijyen Sorunları ve Yetersiz Yemekler
Depolarda hijyen koşullarının yetersiz olduğunu aktaran Çayırcı, “Yemekhanede sunulan yemeklerde kıl, böcek hatta salyangoz bile buluyorduk. Şikâyet ettik, ancak her seferinde daha kötü yemeklerle karşılaştık. Ne onurumuz ne de midemiz bu yemekleri kaldırabildi” dedi.
“Beş gün boyunca susuz çalıştık”
Hadımköy deposunda içme suyuna beş gün boyunca erişemediklerini söyleyen Çayırcı, “Bu şaka değil. Beş gün boyunca susuz çalıştık. Temizlenmeyen tuvaletlerden gelen kokular çalışma alanına kadar ulaşıyordu. Defalarca bildirmemize rağmen hiçbir önlem alınmadı. Kimse bizimle muhatap bile olmadı” diye konuştu.
“Kışın çuvallara sarıldık, yazın üstümüze su döktük”
Depo koşullarının mevsim şartlarına göre daha da kötüleştiğini belirten Çayırcı, “Kışın çuvallara sarılarak ısınmaya çalıştık, yazın ise üzerimize soğuk su dökerek çalışmak zorunda kaldık. Vantilatör ve soba taleplerimiz dikkate alınmadı. Kurulan küçük ısıtıcılar da yetersizdi. Hamam böcekleri çalışma alanında dolaşıyordu. İğrenerek çalışıyordum ama mecburdum” dedi. Bu koşullarda çalışamayacaklarını belirten Çayırcı, kendisinin ve 27 işçinin haklı fesihle işten ayrıldığını ifade etti.
“Her gün erkeklerden küfür duyuyorduk”
İşyerindeki mobbingin yanı sıra cinsiyet temelli ayrımcılığa da maruz kaldıklarını dile getiren Çayırcı, “İş yerinde küfür ve saygısızlık yaygındı. Özellikle kadın işçilerin yanında sürekli küfürlü konuşuluyordu. Şefleri ve müdürleri defalarca uyardık ama hiçbir önlem alınmadı” dedi.
“Açıkça ayrımcılık yapıldı”
Sürekli en ağır işlere verildiğini belirten Çayırcı, “Yeni gelen ya da yevmiyeci işçilere hafif işler veriliyordu. Müdür yardımcısına sorduğumda, ‘Ayşe sen işi biliyorsun, onları koysak iş yürümez’ dedi. Bu açıkça ayrımcılıktı” şeklinde konuştu. İş kazalarının da göz ardı edildiğini belirten Çayırcı, “Arkadaşımız Birgül Şengülen’in eli üç yerinden ezildi. Şirket tıbbi yardım sağlamadı, kendi imkânlarıyla hastaneye gitmek zorunda kaldı” dedi.
“Gece mesaileri kadınlar için çok yıpratıcıydı”
Yoğun kampanya dönemlerinde insanlık dışı koşullarda çalıştıklarını belirten Çayırcı, “Üç vardiya sistemi uygulanmadı, iki vardiya ile 12 saat çalıştırıldık. Gece vardiyasının ardından mesai uzatılıyordu. 1,5 ay boyunca pazar tatilleri dâhil her gün 12 saat çalıştık. Özellikle bir kadın olarak gece mesaileri çok yıpratıcıydı” diye belirtti.
“Taşeron diyerek sorumluluktan kaçtılar”
Şirketin taleplerine yanıt vermediğini söyleyen Çayırcı, “HepsiJet bizleri taşeron firmaya bağlı göstererek sorumluluktan kaçtı. ‘Bizim işçimiz değiller’ denildi. Ama biz emek verdik, içeride çalışan arkadaşlarımızın da daha insanca koşullarda çalışmasını istiyoruz” dedi ve ekledi: “Hakkımızı alana kadar direneceğiz.”
“Kimse bizi yalnız bırakmadı”
Direniş sürecinde birçok kurumdan, gazeteciden ve yurttaştan destek gördüklerini ifade eden Çayırcı, “Herkese çok teşekkür ederiz, kimse bizi yalnız bırakmadı” dedi.
Son olarak diğer işçilere ve kamuoyuna seslenen Çayırcı, “Korkmayın, çekinmeyin. Hakkınızı vermezler diye susmayın. Biz korkmadık. Diğer direnişlerden ilham aldık. Zorlu bir süreç ama yılmadık, yılmayacağız. Siz de susmayın, hakkınızı her yerde arayın” çağrısında bulundu.