EmekGüncel

SÖYLEŞİ | Kayyumla Gelen Emek Gaspına Karşı Direniş

Wan'da kayyum tarafından ikinci kez işten çıkarılan Berivan, yaşadığı süreci gazetemize değerlendirdi.

Wan’da kayyum politikaları halk iradesini gasp ettiği gibi emekçilerin emeğini de hedef alıyor; önceki kayyum işçileri attı, DEM Parti geri aldı, yeni kayyum tekrar işten çıkardı. Emekçiler, gasp edilen hakları için mücadeleye geçti.

Sandık iradesine üçüncü kez ket vurulan Wan’da AKP, halkın iradesini gasp ederken; bu gaspın sadık uygulayıcıları olan kayyumlar da emekçi kıyımıyla süreci derinleştiriyor.

Wan Büyükşehir Belediyesi’nde işten çıkarılan 223 emekçi, aslında daha önceki kayyum döneminde de işten atılmış, 31 Mart 2024 seçimlerini kazanan DEM Parti yönetimi tarafından yeniden işe alınmıştı. Ancak 15 Şubat 2025’te Wan Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Abdullah Zeydan’ın görevden uzaklaştırılmasıyla İçişleri Bakanlığı tarafından atanan Wan Valisi Ozan Balcı kayyum olarak göreve geldi ve aynı emekçileri bir kez daha işten çıkardı.

Emekçilerin büyük kısmı, yasal hakları tam olarak verilmeden kapı önüne konuldu. Emekçiler bu hukuksuzluğa karşı kolektif bir dayanışma ağı kurarak, belediye eş başkanları, siyasi partiler, sendikalar ve demokratik kitle örgütleriyle birlikte mücadele hattı ördü. Bu süreç, Van’da halk iradesinin gaspı ve emekçi haklarının sistematik olarak ihlali olarak geniş yankı buldu.

Özgür Gelecek Gazetesi olarak kayyum tarafından ikinci kez işten çıkarılan Berivan ile yaşadığı süreci konuştuk.

Wan Su ve Kanalizasyon İdaresi’nde (VASKİ) 2014’te işe başlayan Berivan, 2017’de kayyum tarafından işten çıkarıldı. Bunun üzerine dava açan Berivan davayı kazandı ancak hiçbir gerekçe gösterilmeden işe geri alınması gerekirken havuzda bekletildi. Yıllar süren belirsizliğin ardından, 2024 yerel seçimlerinde DEM Parti’nin belediyeyi kazanmasıyla yeniden işine kavuştu. Ancak bu sevinç kısa sürdü; sadece 6 ay 15 gün çalıştı ve yeni kayyum tarafından bir kez daha işten çıkarıldı.

“Kamu, harcama alanı olarak görülüyor”

Kayyum eliyle bir kez daha işten çıkarılan Berivan, kendisiyle birlikte 223 arkadaşının işten çıkarıldığını telefonla öğrenmişti. Telefonda arşiv kayıtlarının olumsuz olduğu söylendi ve 22 kodla (işçinin işten çıkarıldığını gösteren SGK kodu; işsizlik maaşı ve başka işte çalışmayı etkileyebilir) işten çıkarıldıkları belirtildi. “İşe gelmenize gerek yok” denildi. Bu kod nedeniyle işçilerin farklı bir alanda çalışma imkânı da engellendi ve hakları bir kez daha gasp edildi.

Berivan, sürecin bir noktada siyasal iktidarın sermaye odaklı politikalarıyla ilişkili olduğunu aktarıyor:

“Yandaş kurumlara hizmet alanı oluşturuluyor. Örneğin, kamu kurumlarının bütçesinden karşılanması gereken tüm harcamalar belediye kaynaklarından temin ediliyor. Yanı sıra kendilerine yakın, malum partinin çevresinden kontenjan oluşturuluyor ve liyakatsiz bir şekilde bir günde işe alınıyorlar. Kısacası, yerel anlamda halkın ihtiyaçlarını karşılamak, yaşam standartlarını iyileştirmek yerine belediye, kamu, harcama alanı olarak görülüyor.

Bu süreçte kurum içinde korsan komisyonlar kuruldu. Komisyon, keyfi uygulamalarla DEM Parti’ye yakın işçileri işten çıkardı; yerine ilan açmadan, hazırladıkları listeyle personel aldı. Atanan kişiler, daire başkanlarının Van AKP il yönetimine yakın olanlarıydı. Van’da yaklaşık 300 kişi işe alındı; kota verilmiş, aşiret ağalarının çocukları, iş insanlarının çocukları ve ihtiyaç sahipleri de listede yer aldı. Halk iradesi olmadan atanan daire başkanlarının çocukları işe alınmış oldu.

İşten atılan 223 emekçi, belediye tarafından kurulan komisyonca mülakata alındı. Komisyonda, valilik tarafından atanan biri de bulunuyordu. Komisyon, 223 işçi için İçişleri Bakanlığı’ndan güvenlik soruşturması kapsamında arşiv kaydını ikinci kez istedi ancak gönderilmedi. Bunun üzerine 223 emekçi, arşiv kayıtlarını kendileri elden teslim ederek işe başladı.

İktidar kayyum ile merkezden yereli dizayn etmeye çalışıyor

Berivan için eylem, bir emekçinin iradesine sahip çıkmasının en etkili ve olmazsa olmaz pratiği.

Haklı olmaları mücadelede kararlı ve güçlü bir duruş ortaya koymalarının en büyük etkeni oldu. Tüm yasal mevzuatlar işletilerek alınmış olmaları, haksız, hukuksuz ve asılsız gerekçelerle işten çıkarılmış olmaları bu kararlılığı pekiştirdi. Çıkarılan 223 emekçi de fikir birliği içerisinde doğal bir dayanışma ağı oluşturdu ve kolektif, komünal bir yapı olarak şekillendi. Bu dayanışmayı çok anlamlı ve değerli buluyor. Yanısıra belediye eş başkanları, siyasi partiler, DKÖ’ler ve en önemlisi Van halkı da en büyük güç ve destek oldu.

Kayyumların yerel yönetimde yarattığı en büyük tahribat, halkın kendi iradesini seçme hakkının yok sayılmasıdır. Berivan’a göre bu durum, en büyük sosyo-politik tahribattır.

“Halkın kendi iradesiyle yaşadığı şehri, ilçeyi, beldeyi yönetmesi gerekir. Demokratik, eşit ve ilkeli olan politik nokta budur. Belediye kaynakları kadınların, gençlerin, engellilerin, çocukların; kısacası tüm halkın ihtiyaçlarına yönelik kullanılmalıdır. Yerelde en temel ihtiyaçlar, yerel yönetim mekanizması ve halkın ortak inisiyatifiyle geliştirilir. Fakat görülen tablo bunların tam karşıtıdır. Merkezden atanan ve yetkilendirilen biri, hiç tanımadığı sosyo-kültürel, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik taslaklarla yereli merkezden dizayn etmeye çalışıyor.”

“İşçilerin zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şeyleri yok”

Karl Marx’ın “işçi sınıfının kaybedeceği zincirlerinden başka bir şeyi yok, fakat kazanacağı bir dünya var” düşüncesinden hareketle, Berivan, sömürü, hak gasbı ve eşitsiz, insanlık dışı kapitalist düzene karşı örgütlü, bilinçli ve dirençli olmak dışında bir seçeneğimiz olmadığını söylüyor.

Demokratik temelde insanca, eşit ve kardeşçe bir yaşam varsa onurlu halk oradadır; yoksa direnişten başka seçenek olamaz.

Berivan, emek sömürüsüne karşı insan onuruna yakışır ortak mücadelenin, emekçi sınıfının en temel unsuru olduğunu söylerken, Coğrafyamızda emek sınıfının her zaman göz ardı edildiğini de özetliyor:

“Yoksulluk ve işsizlik tablosu karşısında örgütlenmek ve kitlesel mücadele etmekten başka bir yol yok. Marx’ın deyimiyle, işçilerin zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şeyleri yok; fakat kazanacakları bir dünya var.”

Yine kadınlar, bu süreçte ekonomik, sosyal ve toplumsal yönden eşit olmayan bir anlayışla hareket eden bir zihniyetle karşı karşıya. Bu tabloya karşın, kadının tüm kamusal ve özel kurumlarda özgün haklarının gözetilmesi gerektiğini savunan Berivan, kadınların yaşadığı sorunları şöyle aktarıyor: “Yasal olarak bazı hakları bulunmaktadır. Örneğin, anne olan bir kadının, özellikle çocuğu küçükse, mesai saatleri değişir ya da esnek tutulur. Aksine, bu durumda olan birçok kadın arkadaşımız yasal hakkı olmasına rağmen, mesaisini doldurmadığı gerekçesiyle daha yoğun çalışma birimlerine yönlendirildi. Yine pozitif ayrımcılık temelinde değerlendirilmesi gereken bir takım uygulamalar gözetilmedi. Yani kısacası, kadınlar için pozitif bir politika yok.”

Berivan’a göre bu uygulamalar, kadın emeğinin görünürlüğünü ve değerini düşürüyor; kadınların haklarını savunacak politikaların hâlâ yetersiz olduğunu gösteriyor.

“21. Yüzyıl, kadın yüzyılı olacak”

“21. yüzyıl kadın yüzyılı olacak” ifadesini sadece bir temenni olarak değil, gerçekliğin bir göstergesi olarak kullanan Berivan, her ne kadar kayyum pratikleriyle emekçilerin ve özellikle kadın emekçilerinin emekleri gasp edilse de, bunun siyasal iktidarların en büyük yanlışı ve kaçınılmaz bir son olacağını vurguluyor.

Bu kaçınılmaz gerçekliğin önündeki en temel sorunun kayyum uygulamalarının sona ermesiyle çözüme kavuşacağını belirten Berivan, kadının rengi, iradesi ve toplumsal değişim-dönüşüm potansiyelinin, kadın özgürlükçü eksende büyütülüp yaşamın öznesi haline getirilmesi gerektiğini söylüyor.

“Eş başkanlık sistemi bunun en somut göstergesidir. Kadınlar eşit, ortak ve özgür bir yaşamı örmek için çok bedel ödemek zorunda kaldı; ne yazık ki hala ödemeye devam ediyor. Fakat ideolojik bir dönüşümün mihenk taşı olarak kadın, toplumun en dinamik değişim-dönüşüm enerjisidir. Sosyal, kültürel ve ekonomik her alanda politika geliştirmesi ve bunu pratiğe dönüştürmesi için çok yol kat etti ve birikim sağladı. 21. yüzyıl kadın yüzyılı olarak değerlendiriliyor; bu mutlaktır.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu