EmekGüncel

SÖYLEŞİ | Peri Tekstil İşçileri: “Sendika, İşçilerin Anayasal Hakkıdır!”

Dersim’de bulunan tekstil fabrikası Peri Tekstil patronu, 17 işçiyi işten çıkardı. İşçiler, 17 gündür fabrikanın önüne kurdukları çadırda direnişi sürdürüyor.

BİRTEK-SEN Bölge Temsilcisi Kadir Ulaş, direniş sürecini gazetemize anlattı.

Yaklaşık bir ay önce, 17 Peri Tekstil işçisi, serviste çıkan tartışma sonrasında işten çıkarıldı. Tartışmanın fabrikaya yansıması üzerine patronla konuşmak isteyen işçiler; patronun işçileri hiç dinlemeden onlara hakaretler ettiği, fiziksel şiddette varan bir tepkiyle karşılaştı. İşten çıkarılan işçiler, bundan kısa süre önce Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası’na (BİRTEK-SEN) üye olmuşlardı.

Sendikalarının tanınması talebinde bulunan işçiler, taleplerine karşılık olarak işten atıldılar. Bu duruma sessiz kalmayan işçiler, direniş çadırı kurarak mücadelelerini sürdürüyor.

Peri Tekstil fabrikasında fabrika önünde direnişte olan işçilerin kurduğu çadırdaki pankart aynı gün sabah saatlerinde çalındı.

Pankart çalındıktan sonra direniş çadırının önünde açıklama yapan Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Bölge Temsilcisi Kadir Ulaş, “Bugün mücadelemizin 20’nci, direnişimizin 8’inci günü. Taleplerimiz kabul edilinceye kadar bir adım geri atmayacağız. İşçi arkadaşlarımız işe iade edilene kadar mücadelemizi sürdürüleceğiz. Bu sabah buraya gelirken birileri gelip pankartımızı sökmüş. Pankartımızı kimlerin, ne niyetle söküğünü çok iyi biliyoruz. Buradan ifade edelim: Ne yarattığınız baskı ne de işçiler üzerinde kurduğunuz baskıya boyun eğeceğiz. Kamera kayıtları var, görgü tanıkları var. Hukuki süreci başlattık. Bunun arkasını bırakmayacağız. İşçi arkadaşlarımızın, baskıya, mobbinge maruz kalmadan çalışması gerektiğini söyledik. Ama öyle görünüyor ki iyi niyetli değiller” şeklinde konuştu.

Dersim BİRTEK-SEN Bölge Temsilcisi Kadir Ulaş, direnişin ortaya çıkışını, sendikalaşma sürecini ve son durumu Özgür Gelecek Gazetesi’ne anlattı.

“Beş yıl boyunca kesintisiz mobbinge uğradılar!”

Ulaş, işçilerin 5 yıl boyunca yıllık izin kullanamadığını, izin ücretlerinin ise ödenmediğini belirtti. Serviste yaşananların aslında işçilerin 5 yıldır yaşadıklarının birer patlama noktası olduğunu söyleyen Ulaş, işçilerin üzerinde yoğun bir mobbing uygulaması olduğunu hatta bu baskının kadın işçiler üstünde daha çok hissedildiğini, işçilerin işsiz kalma korkusuyla bunlara 5 yıl boyunca ses çıkaramadığını belirtti.

İşçilerin işsiz kalma sebeplerinden birinin de işçilerin sendikalı olması olduğunu belirten Ulaş, patronla yapılan görüşmelerde işçilerin işe sendikalı bir şekilde geri dönmesi üzerine patronun sendika karşıtı bir tutum sergilediğini, sendika fabrikaya girerse fabrikayı kapatıp işçileri işinden edeceği şeklinde tehditvari bir yaklaşım sergilediğini belirtti. Ulaş, patronun sendikayı ve işçilerin direnişini destekleyen kurumları yasa dışı örgüt olarak lanse ettiğini de söyledi.

Tam 17 gündür işçilerin direniş çadırında mücadelelerini sürdürdüğünü söyleyen Ulaş, direniş çadırında geçen bir günü anlattı. Ulaş, “sabah saat 8’de fabrikasına iş başı yapar gibi başlıyorlar. Akşam iş bitimi gibi bırakıyorlar ve gündelik o işe gelip gitme rutinleri değişmemiş oluyor. Ziyaretler oluyor bu zaman diliminde. İşçiler hem sendikamızın da destek vermesi hem de kendilerinde çeşitli yönleriyle katkı sundukları, kendi yemeklerini yaptığı, pişirdiği bir dayanışma şekliyle hareket ediyorlar. Aynı zamanda günlük olarak sendika nedir, örgütlülük nedir gibi çeşitli çalışmalar konuşuyoruz. Aynı zamanda çeşitli zamanlarda kamuoyuna açıklamalar yapıyoruz” ifadelerini kullandı.

 

“İşçilerin temel talebi işe geri dönmek”

17 günü aşkın süredir direnişlerini sürdüren işçilerin talepleri sendikalarının tanınması ile birlikte işlerine geri dönmek. Ulaş, işçilerin taleplerini sıralarken, “Sendikal haklarının tanınması, içeride ücretlerin ödenmesi veya izinlerin kullandırılması, işçiler üzerindeki mobbingin bir an evvel sorgulanması ve hiçbir şekilde hakarete maruz kalmaması, servislerin daha denetlenebilir, daha kaliteli, nitelikli, güvenli olan bir servis olmasını talep ediyorlar” dedi.

Kamuoyundan beklentilerinin dayanışma olduğunu belirten Ulaş, Dersim’den yükselen dayanışma çağrısına duyarlı, devrimci ve ilerici kamuoyunu kulak vermesi gerektiğini vurgulayarak, “sadece ki tekstil işçilerinin meselesi değil, işveren burada. İşsizliği kullanarak, yoksulluğu kullanarak Dersim kentinde bir fabrika, eğer ki burada da sendika olursa, sendikalı işçiler olursa ben bu fabrikayı kapatırım gibi sürekli tehdit eden, işsizlikten tehdit eden ve işçilerin üzerinde baskı olarak hükmünü devam ettiriyor. Biz de mücadelenin bütünlüklü olduğunu düşünüyoruz. Dersim’deki bütün kurumlara ve halkımıza bu mücadelenin sahiplenmesini istiyoruz. Çünkü eğer ki bu mücadeleye sahiplenirlerse, bu mücadele kazanımdan sonuçlanırsa Dersim’de bir daha mobing’e, baskıya ve hak kayıtlarına karşı kimse sesini susmayacak ve herkes sesini çıkarmış olacak. Bu yüzden dayanışma çağlarımızı yeniliyoruz.” dedi.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu