
Mahkemelerin yürütmeyi durdurma kararlarına ve Marmaris Belediyesi’nin ruhsat iptallerine karşın inşaat faaliyetleri devam ederken, bu hukuksuzluğu ve doğa tahribatını kayıt altına aldığı iddia edilen bir işçi ise işten çıkarıldı.
Yedi aydır şantiyede çalışan Ertan Polatcan, doğa kıyımını gösteren görüntülerin sosyal medyada yayılması sonrası, 16 Nisan’da hiçbir hakkı ödenmeden işten atıldı. İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat-İş) üyesi olan Polatcan için İstanbul’daki Sinpaş GYO genel merkezi önünde başlatılan direniş, dördüncü gününü geride bıraktı. Sendika, direnişin daha da büyütülerek gece-gündüz süreceğini, farklı şehirlerdeki Sinpaş şantiyelerinde de basın açıklamaları yapılacağını duyurdu.
“Sinpaş, sendikalı işçiden intikam aldı!”
İnşaat-İş’e göre Polatcan’ın işten çıkarılması yalnızca bireysel bir mağduriyet değil; doğrudan sendikal örgütlenmeye yönelik bir saldırının parçası. Sendika, Kızılbük şantiyesinde uzun süredir örgütlenme faaliyetleri yürütüyor. Ertan Polatcan da bu sürecin aktif bir parçasıydı.
Sendika temsilcileri, birkaç ay önce kamuoyuna yansıyan şantiye görüntülerinin başka işçiler tarafından gönderildiğini ancak sendika üyeliği açığa çıkan Polatcan’ın hedef haline getirildiğini aktarıyor: “Sinpaş, görüntüleri Ertan’ın gönderdiğini ileri sürerek, onu hiçbir hakkını ödemeden işten attı. Ama asıl mesele, sendikalı bir işçiye gözdağı vermekti”
İşçi sağlığı da doğa da umursanmıyor!
Şantiye sahasında çekilen videolarda yalnızca doğa kıyımı değil, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin de alınmadığı açıkça görülüyor. İnşaat-İş bu görüntüleri sosyal medya hesapları üzerinden yayımladıktan sonra kamuoyunda yeniden yoğun bir tepki oluştu. Gelen tepkiler sonrası Sinpaş bir açıklama yapmak zorunda kaldı ancak mahkeme kararlarına rağmen çalışmalar durdurulmadı. Görüntülerin yayılmasından bir gün sonra, şantiyede tüm işçilerin işe devam ettiği bildirildi.
Sendika temsilcileri bu durumu “Bu proje, yalnızca bir çevre talanı değil, aynı zamanda işçilerin en temel güvenlik ve hak taleplerini yok sayan bir düzeneğin ürünü. Sinpaş GYO, hem doğayı hem işçiyi gözden çıkarıyor” diyerek özetliyor.
“Gençlik ve işçi mücadelesi yan yana”
Son yıllarda özellikle üniversite gençliğiyle kurduğu ilişkilerle öne çıkan İnşaat-İş, sendikal mücadelenin yalnızca ekonomik haklarla sınırlı olmadığını; öğrencilerin, kadınların, doğa savunucularının da içinde olduğu geniş bir toplumsal ağla birlikte örülmesi gerektiğini savunuyor.
Sendika, 19 Mart sonrası gelişen öğrenci eylemlerine ve akademik boykot sürecine de güçlü bir şekilde dahil olmuştu. “İşçi gençlik el ele!” ve “Genel grev, genel direniş!” sloganlarını sahiplenen sendika, bu dönemde ODTÜ ve Galatasaray gibi üniversitelerde öğrencilerle ortak eylemlilikler yürüttü.
“Bu dayanışma refleksinin büyümesi gerekiyor. Biz öğrencilerin politikleşmesini önemsiyoruz, onlar da sınıf mücadelesiyle bağ kuruyor. Aynı gemideyiz. Bu bilinci yaygınlaştırmak şart” diyen sendika yetkilileri, sınıf mücadelesinin geleceği için bu ilişkinin yaşamsal önemde olduğunu vurguluyor.
Direniş genişliyor: “Bu sadece bir işçinin mücadelesi değil!”
Polatcan için başlatılan direniş yalnızca kişisel hakların iadesine yönelik değil; doğa kıyımı, sermaye talanı ve işçilerin örgütlenme hakkına yönelik sistematik saldırılara karşı kolektif bir duruş niteliği taşıyor.
Sendika, “Patronlar için bu tür direnişlerin toplumsallaşması ve görünür hale gelmesi en büyük korkudur. Prestijleri sarsılmasın isterler. Biz tam da bunu yapıyoruz” diyerek mücadelenin boyutunu tanımlıyor. Direnişe çevre örgütleri, öğrenci toplulukları ve farklı işçi dayanışma grupları da destek veriyor.
“Sadece ücret değil, yağmaya karşı mücadele de sürecek”
Direnişin somut talepleri arasında Ertan Polatcan’a gasp edilen ihbar tazminatı, fazla mesai ücretleri ve elden ödenmeyen maaşların ödenmesi yer alıyor. Ancak sendika, bu haklar karşılansa dahi Kızılbük’teki doğa talanına karşı mücadelenin süreceğini söylüyor. “Bu mücadele sadece Ertan’ın değil, hepimizin mücadelesidir. Talan edenlere karşı duracağız” diyorlar.
26 Mayıs’tan itibaren gece-gündüz sürecek olan direnişin, Sinpaş’ın diğer projelerine de yayılması planlanıyor. Sendika, dayanışmanın büyütülmesi çağrısını yineliyor: “Bu pervasızlığa sessiz kalmayacağız. Direnişi büyütmek hepimizin sorumluluğu.”