EmekGüncel

SÖYLEŞİ | “Sırf Bu Baskı Kırılsın Diye Eylemlere Devam Ettik!”

Dikili’de çiçek üretimi yapan Queen Seracılık’ta yüzlerce işçi sendikalaştı. Patron hem yetki davası açtı hem de içeride baskıları artırdı. İşçiler ise hem içeride hem dışarıda direniyor.

İzmir’in Dikili ilçesinde faaliyet yürüten Queen Seracılık’ta yaklaşık 350 işçi Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikası’nda (BTO-SEN) örgütlendi. Ancak patron, sendikanın Bakanlıktan aldığı toplu iş sözleşmesi yetkisine itiraz ederek dava açtı. İşçiler için bu, mücadeleyi büyütme sürecinin başlangıcı oldu.

Yetki davası sürerken BTO-SEN, patrona toplu sözleşme taslağını sundu ve görüşmeler başladı. İlk oturumda 30 madde tutanak altına alındı. Ancak kısa süre sonra patron, “sabah ara paydosunda işçilere poğaça ya da simit verilmesi” yönündeki talebe karşı çıktı. Ardından 2025 yılı boyunca hiçbir ücret artışı yapılmayacağını bildirdi.

 

“Alkış eylemleriyle başladık!”

İşçiler içeride baskılara karşı kendi yöntemleriyle direnişe geçti. Fabrikada

örgütlenme süreci başladıktan sonra işten çıkarılan Ali Haydar, yaşananları şöyle anlatıyor: “İşten atılmadan önce içeride de baskılar vardı. Alkış eylemleri düzenliyorduk. Bu baskıları kırmak amacıyla, ‘üvey listelerimiz’ dediğimiz listelerde yer alan arkadaşlarla birlikte içeride alkışlı protestolar yaptık. Sırf bu baskı kırılsın diye bu eylemleri sürdürdük.”

İşçilerin direnişi zaman zaman kapı önüne de taşındı. Patronun bazı çalışanların çıkışını hazırladığı dönemde sendika basın açıklaması yaptı ve bu açıklama kritik bir rol oynadı:

“İşten atıldığım günün ertesi sabahı sendikamız şirketin önünde basın açıklaması yaptı. O açıklama yapılmasaydı, temsilci arkadaşlarımızın çıkış evraklarının hazır olduğu bilgisi gelmişti. Ama o günkü eylemle, işten atılmaları durdurduk.”

 

“Kendi getirdiği sendikayı dayatıyor!”

Patron, yasal yetkiye sahip olan BTO-SEN yerine başka bir sendikayı işyerine yerleştirmeye çalışıyor. Ali Haydar, bu baskıyı şöyle ifade ediyor:

“İşveren hâlâ kendi sendikasını getireceğini söylüyor. Yetkisiz bir sendikayı içeride etkili kılmaya çalışıyorlar. Üye toplamaya çalışıyorlar. İçeride baskılar üst safhada. Kadın arkadaşlarım olsun, erkek arkadaşlarım olsun, herkesin üzerinde ciddi bir baskı var. Zor işler verilerek yıldırılmaya çalışılıyor. Kendi getirdiği sendikaya yönlendirmeye uğraşıyorlar.”

Ali Haydar’a göre bu sendika Türk-İş’e bağlı. Henüz patronla yürütülen resmi bir görüşme yok. İçeride ise küçük çaplı eylemler devam ediyor.

 

“Sabah molasında beş dakikalık alkış”

İşçiler üretimi tamamen durdurmadan da taleplerini duyurmanın yollarını arıyor. Şimdilik en yaygın eylem biçimi alkışlar:

“Sabah mola saatlerinde beş dakikalık bir alkış eylemi yapıldı. Mola saatinde bunu yapabiliyoruz. Aslında işi aksatmak istiyoruz ama içeride baskılar yoğun. Henüz daha ileri adımlar atmak kolay değil.”

 

Talepler: İnsanca koşullar, bilgi, zam

Sendikanın ve işçilerin talepleri yalnızca ücret artışıyla sınırlı değil. Bilgiye erişim, keyfi uygulamalara son verilmesi ve önceden haber verilmesi gibi temel işyeri hakları da gündemde:

“Hiçbir imza dayatması olmadan çalışmak istiyoruz. Ücret planlarının artırılmasını, mesaiye kalacaksak en az bir gün önceden haber verilmesini istiyoruz. Bu ve benzeri şeyleri talep ediyoruz.”

Görüşmenin sonunda Ali Haydar, ekleyecek başka bir şey olmadığını söylüyor ama mücadelelerinin henüz bitmediği çok açık. İçeride süren baskılara karşı küçük eylemler, dışarıda süren dayanışmalar ve mahkeme süreciyle işçiler, haklarını kazanmak için birçok alanda mücadele ediyor.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu