
Ancak sendikalı oldukları gerekçesiyle işten çıkarıldılar. Türkiye Tekstil, Örme, Giyim ve Deri Sanayi İşçileri Sendikası’na (TEKSİF) üye olan işçiler, 170 gündür Tuzla Serbest Bölgesi önünde direnişlerini sürdürüyor.
Üç yıldır TKIS’ta çalışan Batuhan Göldağ, “Üç yıllık işçiyim ama işe yeni girenle aynı maaşı alıyorum. Yönetimin bize yaklaşımı seviyesizdi. Bu şartlara karşı sendikalaştık, şimdi de insanca yaşam koşulları için direniyoruz” diyerek süreci özetledi.
“İstifa et, seni daha iyi bir yere yerleştirelim!”
Göldağ, bakanlık, sendika yetkisini onayladıktan sonra patronun itiraz ettiğini ve mahkeme sürecinin devam ettiğini ifade etti. Ardından mahkeme sürecine rağmen sendikalaşan isçilerin mobbinge maruz kaldığını belirterek, “Mobinge, baskılara boyun eğenler var. Zorla E-Devlet’e girme, İnsan Hakları Müdürü’nü, insanları odaya çağırıp, ‘sendikadan istifa et, seni daha iyi bir yere yerleştirelim’ denildiğini biliyoruz. Böyle kelimelerle ‘baştan çıkarmaya’ çalışıyorlar insanları” dedi.
“Hakkını arayanın karşısına devletin gücü dikiliyor”
Tuzla Serbest Bölge’de kolluk kuvvetinin taciziyle karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Göldağ, “Sanki sınır ihlali oluyormuş gibi biraz hareketlenme olduğu zaman kolluk kuvvetleri harekete geçiyor. Yani toplasanız 6-7 kişiyiz, 4-5 araba polis, bir çevik kuvvet, bir otobüs bir anda önümüze yığılıyor. Sonuçta bir hırsızlık yapmamışsın, başka bir şey yapmamışsın. Haklarını arıyorsun” dedi.
Direnişe koşullar ne olursa olsun devam edeceklerini belirten Göldağ, “Patronlar devletin bütün imkanlarına sahip. Bunlar tabii bizi biraz yıpratıyor. İster istemez ses getirmeye çalışıyorsun. Bir şeyler yapıyorsun ama karşındaki güç hep buna engel oluyor. Dışarıda biz varız, içeride arkadaşlarımıza aynı şekilde devam ediliyor. Yani motivasyonumuzu diri tutmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Göldağ, öğle saatlerinde fabrikaya yakın bir yerde, akşamları da Tuzla Serbest Bölge önünde direnişlerine devam ettiklerini ve seslerini duyurmaya çalıştıklarını aktardı.
“Kadınlar, çocuklarıyla mesaiye gelmek zorunda kalıyor!”
Fabrika içindeki çalışma koşullarına dair detayları da paylaşan Göldağ, özellikle kadın işçilerin daha ağır koşullarla karşı karşıya bırakıldığını ifade etti. Tuzla Serbest Bölge’de işçiler dışında kimsenin girişine izin verilmezken mesaiye zorlanan kadın çalışanların çocuklarıyla işe gelmek zorunda bırakıldıklarını belirten Göldağ, ustaların kadınlara yönelik tutumunun da üstenci ve kaba olduğunu belirtti ve bunu “Hakaret içerikli, ses tonu yüksek, baskı kuran bir üslupla konuşuluyordu” sözleriyle anlattı. Hijyen koşullarının yetersizliğine dikkat çeken Göldağ, “Tozun, kirin içinde çalışıyorduk. Temizleniyormuş gibi yapılıyordu ama aslında hiçbir şey değişmiyordu” dedi.
Kadın işçilerin hafta sonları dahi zorla mesaiye çağrıldığını ve çocuklarını da fabrikaya getirmek zorunda kaldıklarını söyleyen Göldağ, yaşananları şöyle aktardı: “Bazı kadın arkadaşlarımızın çocuklarına bakacak kimsesi yok. Cumartesi-Pazar evde kalmaları gerekiyor ama ‘iş var, sevkiyat var, gelmek zorundasın’ denilerek baskı yapılıyordu. Kadınlar ‘çocuğuma bakmam gerek’ dediğinde, ‘çocuğunu da getir’ denildi. Ve çocuklarıyla mesaiye gelen kadınlar oldu.”
Direniş çadırında altı kişi kaldı
Direnişin ilk gününden bu yana farklı nedenlerle ayrılan işçiler olduğunu belirten Göldağ, bugün 6 kişiyle direnişi sürdürdüklerini söyledi. “Toplam 13 kişi işten çıkarıldı, bunlardan 9’u sendika üyesiydi. Bir süre sonra bazı arkadaşlar ailevi sebeplerle ayrılsa da biz ilk günden beri kalan 6 kişi olarak çadırdayız” dedi.
Direnişin öğle saatlerinde fabrika çevresinde, akşamları ise Tuzla Serbest Bölge önünde sürdüğünü belirten Göldağ, dayanışmanın zamanla azaldığını ama mücadeleye olan inançlarının devam ettiğini belirterek “Motivasyonu korumak kolay değil ama direnişimiz haklı. Biz sadece insanca yaşamak ve çalışmak istiyoruz” dedi.
Göldağ, son olarak taleplerini açık ve net bir şekilde şöyle ifade etti:
“Tek isteğimiz işten çıkarılan arkadaşlarımızın geri alınması ve sendikamızla toplu sözleşme masasına oturulması. İçeride herkesin huzurlu, hak ettiği ücretle, insanca koşullarda çalışabileceği bir düzen istiyoruz.”