EmekGüncel

SÖYLEŞİ | “Zulme Uğrayanın Yanında Durmak Bizim Olandır!”

Dersim’de 22 Kasım 2024 tarihinde DEM Partili Dersim Belediyesine kayyum atandı. Kayyumun atanmasının ardından 22 Aralık'ta DİSK Genel-İş üyesi dokuz işçi işten çıkarıldı.

Dersim’de 22 Kasım 2024 tarihinde DEM Partili Dersim Belediyesi Eş Başkanı Cevdet Konak’la CHP’li Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e hapis cezası verilmesinin ardından Dersim ve Ovacık Belediyelerine kayyum atandığı açıklandı.

Dersim’de 22 Kasım 2024 tarihinde DEM Partili Dersim Belediyesi Eş Başkanı Cevdet Konak’la CHP’li Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e hapis cezası verilmesinin ardından Dersim ve Ovacık Belediyelerine kayyum atandığı açıklandı.

Hatırlanacağı üzere Konak’ın yerine Dersim Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu, Belediye Başkanvekili olarak atandı. CHP’li Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün yerine ise Ovacık Kaymakamı Hüseyin Şamil Sözen atandı. Kayyumun atanması üzerine Dersim’de 22 Aralık 2024 tarihinde DİSK Genel-İş üyesi dokuz işçi işten çıkarıldı.

İşçiler Genel-İş ile birlikte bir açıklama ile yaşananlara tepki gösterdi. Bu süreci ve sonrasını kayyumun işten çıkardığı dokuz işçiden biri olan Nazlı Çelik Öz ile konuştuk.

Öz, “Dersim’de atanan kayyum, birçok işçiyi işten çıkardı. Kayyumun bu işçi düşmanı tutumunu nasıl değerlendirmek gerekir? Sizler neler yaşadınız?” sorumuza, “Van’da başlayan ama başarılı olamayan kayyum, Mardin’e sıçradı, Batman’a sıçradı derken aslında zaten bu seçimleri yaparken son kayyum uygulamasıydı vs. diye bir beklenti tabii ki yoktu. Çünkü iki dönemdir olan, hatta 3. dönemde de bunun yansıtabilecek olan bir zihniyetle zaten karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz” dedi.

Öz, ardından yaşanan kayyum saldırılarına işçilerin de karşı durmasının ne kadar önemli olduğuna dair şu vurguyu yaptı; “Karşılaşmamamız gereken durumlardan bir tanesini yaşadık, hukuksuzca. Böyle olunca bunun karşısında Dersim’e ilk kayyum atanacağı zaman tabii ki bunun karşısında aslında ilk başta işçilerin durması gerekiyordu ki bu okun bize döneceğini zaten biliyorduk.”

Öz, sorumuz özelinde kendi yaşadıklarını, kadınların yaşadıklarını ise “Ben Dersim Belediyesi’nde ilk olarak 2012 yılında işe başladım. Kayyum atandığı zaman 2017 yılında ise yani 2016’da atıldı ama Dersim’e gelene kadar 2017 yılını bulmuştu. 2017 yılında ise 52 işçi arkadaşımla beraber işten atıldım. Tabii ki sonuç da ortada. Hele ki bu süreçte 2025’e girerken ciddi bir ekonomik sorunla karşı karşıyayken kayyumun saldırıları, hem kadınlar açısından yaşadığı ciddi psikolojik baskı, kadına yönelik şiddet varken bunun yanında ekonomik şiddetten de bahsetmemek imkânsız, böylesi bir süreçte işten çıkarıldık. Bununla karşı karşıya kalıp ama öte yandan da buna ciddi anlamda direnen kadınlar ve işçiler olarak işten çıkarıldık” sözleriyle aktardı.

Öz, daha önceki kayyum saldırılarına karşı şunları dile getirdi;“Bunun karşısında ekmek dükkânı açan arkadaşlarımız oldu, kafedir vs. koşullara ne uygunsa, her işte çalışan arkadaşlarımız vardı. Bunu başta kadın arkadaşlar için kadın arkadaşlarımız için söyleyebilirim, kendi el emekleriyle üretebilecek işlerle başladı, mesela ben buna tanık oldum, bu güzel bir şeydi gerçekten.”

 

“Emeğin yanında olmak gerekir!”

Öz, “Kayyumun işten çıkarma gerekçesi bu kez ne oldu?” sorumuza şu yanıtı verdi; “Geliri yok ama gider fazla! Gerekçe bu oldu. Ama kayyum ilk belediyeye atandığı andan itibaren çalışmaya başlamıştı. Belediyede emekli olması gereken arkadaşlar vardı. Yaşı gelmiş, emekliliğini doldurmuş arkadaşlarımız vardı. Zaten çalıştığımız birimlerde de bunu görüyorduk. Kullanılmamış izinlerini kullandırıp ve ondan sonra ‘emekliliğe ayrılacaksınız’ denilmişti. Öyle bir şey varken bu yapılmadı. Yaklaşık 22 civarında bu arkadaş sayısı, geliri düzenleme ile ilgili bir çalışmaya zaten girilmişti, öyle tahmin ediyoruz. Hala müfettişler belediyenin içinde, biz atılmadan önce de müfettişler oradaydı ne eksik, ne gedik vs. diye.

Belediyeye, belediye çalışanlarına hırsız muamelesi yapan bir zihniyetle karşı karşıya kaldık. İşçi de, kendisini bu anlamda da ‘ya ne yaptım ne ettim ben emek vermekten, halkıma hizmet etmekten başka ne yaptım’ diye sorguluyor. Benim gibi, işten çıkartılan arkadaşlarım da aynı düşünceyle, aynı saflık ve temizlikle sonuçta çalıştı. Dersim memleketinin insanıyız. Halkımıza nasıl hizmet edebiliriz? diye düşünmek dışında herhangi bir şey yapmadık diye düşünmüyorum” cevabı ile işçilerin yaşadıklarını aktardı.

Öz sohbetimizin devamında, “Biz daha önceki işten çıkarmadan sonra mahkeme kararıyla döndüğümüz için yeni yönetimde, işe dokuz arkadaş olarak girdik. Bize gerekçe sunulurken, ‘belediyenin geliri yok’ denildi ve birde ‘son giren ilk çıkan olur, iş akdinize son verilmiştir’ şeklinde bize tebliğ edildi. Zaten bu son cümle her şeyi anlatıyor; son giren ilk çıkan olur’ Bizler insanız, memleketimize hizmet etmekten başka bir şey yapmadık. Daha önce işten çıkarıldığımda ise oradaki yazan gerekçeyse ‘kamu malına zarar vermekti’ Bir işçi nasıl kamu malına zarar verebilir ki? Bir kadın olarak bu insan onurunu zedeleyecek bir durumdu.”

Genel-İş Sendikası’nın işten atmaların ardından yaptığı açıklamanın yanısıra “bundan sonra neler yapılacak, bir plan var mı?” sorumuza Öz, “Umarım sadece biz dokuz arkadaş ile kalır, demek istiyorum. Çünkü işçi sayısı belediyede fazla doğrudur ama dediğim gibi belediyede bir gün de çalışan 10 gün ya da yıllarca çalışan herhangi bir kadın ya da erkek arkadaşım emek harcamıştır. Bu noktada işçi çıkarılmalarına karşıyım, sonuçta devlet eğer belediyeleri bu şekilde ele almak istiyorsa, halka hizmet etmek istiyorsa diyebilmelidir ki; ‘ben bütçeyi yükselteceğim.’ Ama insanlar, mağdurken, iş bulamıyorken, bizim şu anda var olan işimize son verilmesi kabul edilemez. Bunun usulü-yöntemi olmalı diye düşünüyorum. Umarım geri kalan arkadaşlarımız için herhangi bir tehdit yoktur, oluşmaz” sözleri ile yanıt verdi ve yoksulluğa ve Dersim’de yaşanan işsizliğe vurgu yaptı.

Öz son olarak Dersim’deki sürece dair, “Biz dokuz arkadaş olarak sendikamız öncülüğünde bir şey yapmak istedik, üyesi olduğumuz sendika olmasından kaynaklı ortak görüş ve önerilerimiz netti; oturma eylemi vs. ile başlamak istiyorduk ama DİSK’in de Dersim’deki şube yönetiminin de bir ortaklaşamama ve yönetimin zayıflığından kaynaklı şu an onlardan doğru çok bir şey yapılamayacak.  DİSK Başkanı’nın belirttiği gibi toplu sözleşmeler vs.de var, yani çok katkı sunamayacaklarını belirttiler.  Ama bunun dışında Dersim’de yerel dinamikler var, platformlar var, siyasi partiler var. Bizler görüşmelere başladık. İlk etapta DİSK’ten bir şey gelmeyince açıkçası ne olabilir diye yoğunlaştık.

O yüzden Dersim’deki Platformlarla bir görüşme alıp ona göre yönümüzü belirlemeye çalışıyoruz. Nihayetinde her kurum onu sahiplenebilmesi için illaki bu durumu onlara yansıması gerekmiyor. İnsanlar acı çekerken örneğin, benim de onları anlamam için aynı acıyı çekmem gerekmiyor. Böyle bir şey olmaması lazım. Her yerde işçilerin kırımı oluyor, işte Polonezköy’de olsun, onun dışında maden işçileri olsun. Onları anmak için de orada olmak aynı şeyi yaşamak gerekmiyor. Emeğin karşısında duranın değil, emeğin yanında olmak gerekir. Aslında zulme uğrayanın yanında durmak bizim olandır, mazlum olanın hakkıdır” şeklindeki sözlerle sohbetimize son verdi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu