EmekGüncel

SÖYLEŞİ | Yapı-Yol Emekçisi: “İnancın arkasına saklanan bu sömürü düzenini kabul etmiyoruz”

Santa Maria Kilisesi’nde restorasyon işlerinde çalışan Yapı-Yol emekçileri, üç yılı aşkın süredir ödenmeyen hakları için mücadele ediyor.

İSTANBUL- Başpapazın tehdit, sabotaj ve oyalamalarla işçileri mağdur ettiği süreçte, kamu kurumları sorumluluktan kaçarken, işçiler “İnancın arkasına saklanan bu sömürü düzenini kabul etmiyoruz” diyerek direnişi sürdürüyor.

Başpapaz Eleuthere Makuta Baharany, işçilere uzun süre boyunca “Ödemeler Vatikan’dan gelecek, sonra hesaplaşırız” diyerek oyalamada bulundu. Restorasyon işleri tamamlandığında ise tavır değiştirdi; kilisenin kapı kilitlerini izinsiz değiştirdi, tesisatları sabote etti ve işçilerin kilisye girmesini engellemeye çalıştı. Fiziksel şiddete varan bu süreçte bir emekçinin kolunu tutarak morartacak kadar ileri giden Baharany, alacaklarını soran işçilere “Benim canım isterse hesap yaparım, istemezse yapmam” diyerek açıkça tehdit etti. Eylemleri bastırmak için çeşitli arabuluculukla oyalama süreci yürüten Baharany, sonunda da sorumluluğu üzerinden atmaya çalışarak “Kiliseler otonomdur, ben bağımsız hareket ederim” savunmasına sığındı.

Özgür Gelecek gazetesine konuşan Zafer Hezer, papazın tehdit, sabotaj ve fiziksel şiddetle bastırmaya çalıştığı bu direnişte “Biz inancı değil, emeği savunuyoruz” diyerek kilise cemaatine ve kamuoyuna çağrıda bulundu.

“Önemli olan dört cephede savaşmak”

Santa Maria Kilisesi’nde çalışmaya başladıklarında işlerin sorunsuz ilerlediğini belirten Hezer, “İlk başta birkaç işi yaptık, ödememizi de aldık. Aramızda bir güven oluşmuştu” dedi. Ancak zamanla taleplerin arttığını aktaran Ezer, “Şurayı yapın, burayı kırın, dökün, planınıza bunu da ekleyin” diyerek iş yüklerinin katlandığını ifade etti.

Bu süreçte ödeme planını sorduklarında ise net bir yanıt alamadıklarını belirten Ezer, kendilerine “Önemli olan dört cephede savaşmaktır” denilerek geçiştirildiklerini söyledi.

Buradaki işleri tamamladıklarını ve ödemelerin eksik de olsa yapıldığını aktaran Hezer, ardından 2021 başında Büyükada’daki çalışmalara geçtiklerini söyledi. Orada da işlerin toparlandığını belirten Hezer, sürecin sonuna doğru Papaz Anton Bulai’nin tavırlarının değiştiğini dile getirdi. “Bizi sabote etmeye başladı” diyen Ezer, kiliseye gittiklerinde anahtarla kapıyı açamadıklarını, durumu sorduklarında ise “Kilisede hırsızlık oldu, anahtar değiştirdik” yanıtını aldıklarını aktardı. Neden kendilerine bilgi verilmediğini sorduklarında ise “Gerek yoktu, önemli değildi, konuyu kapatalım” denilerek geçiştirildiklerini, ancak bu tavrı kabul etmediklerini vurguladı.

“Polise gerek yok, masayı getirin”

Kilisede meydana gelen hırsızlık olayının ardından çevre esnafının kamera kayıtlarını incelemesi sonucunda hırsıza ulaştığını söyleyen Ezer, Baharany’ın olayı örtbas etmeye çalıştığını dile getirdi:

“Gerçekten hırsızlık olmuş. ‘Bu kaydı polise götüreceğiz’ dedik. Bize cevapları ‘Polise gerek yok, siz masayı getirin, özür dilesin, konu kapansın’ oldu. O noktada anladık ki adam emeğimizin üstüne yatmak istiyor.”

Papaz Anton Baharany’nin çeşitli yolsuzluklarının Vatikan müfettişleri tarafından tespit edildiğini belirten Zafer Hezer, bu süreçten sonra ödeme ve karar süreçlerinin tek bir kişiye bırakılmadığını aktardı. “Vatikan müfettişleri geldi, papazın yolsuzluklarını tespit etti. Artık tek başına karar veremiyor, 4-5 papaz birlikte olmadan ödeme yapılmıyor” diyen Hezer, aynı zamanda kendi işlerinin de papaz tarafından sabote edildiğini söyledi.

Kilise binasındaki sıcak su tesisatına müdahale edildiğini belirten Hezer, “Sıcak suyla ilgili çekvalfi ters çevirmiş, sıcak su katlara çıkmıyordu. Sabote etti bunu, biz de düzelttik” ifadelerini kullandı.

“Bana bir yumruk at, sorun çözülsün”

Papazla yaptığı son görüşmesinde kendini manipüle etmeye çalıştığını belirten Hezer, yaşanan diyaloğu şu sözlerle aktardı: “Papaza, ‘Sen iyi niyetli bir insan değilsin, seninle bu iş çözülmez’ dedim. Yanından ayrılmak üzereyken kolumu şiddetle tuttu, ‘Bana bir yumruk at, sorun çözülsün’ dedi. Ben de, ‘Ben sana neden vurayım? Ben çalıştım, hakkımı istiyorum. Sen din adamısın, biz sana güvendik, sen bizi bu hale soktun’ diye karşılık verdim.”

Bu yaşananları sendika temsilcisi Mustafa Bey’e aktaran Hezer, birlikte Episkopos’un yanına gittiklerini belirtti. Kolundaki morlukları göstererek, “Bakın, bu sizin papazınız. Din adamı olarak gördüğünüz kişi bunu yaptı” dedi. Ancak Episkopos, “Allah’a şükür, bizim bu adamla hiçbir bağlantımız yok. O bağımsızdır, kendi başına hareket eder” yanıtını verdi. Hezer, “Ama biz orada onların işini yaptık, onların insanıydık” diyerek tepki gösterdi.

“Psikolojimiz çok kötü”

Yaşanan tüm olumsuzluklar karşısında sağduyusunu koruyan Hezer, sorunun çözülmesi adına bütün diyalog kanallarını tüketmiş durumda. Ancak mağduriyetlerinin devam ettiğini belirtiyor. Ödemelerin yapılmaması nedeniyle işçilerin sık sık “Bizim ödememizi niye yapmıyorsunuz?” diye kendilerine hesap sorduğunu aktarıyor. Psikolojik olarak yıprandıklarını ve iş yapamaz hale geldiklerini söylüyor.

Baharany’ın otonomi kalkanı

“Kiliseler otonomdur” ifadesi, kiliselerin kendi yönetim ve karar mekanizmalarına sahip olduğunu, dışarıdan bir üst merci veya kurumun doğrudan müdahale etmediğini belirtir. Yani her kilise kendi işleyişini bağımsız olarak yürütür, merkezi bir otoriteye bağlı olmadan kendi iç meselelerini yönetir.

Papaz Baharany’nin “Kiliseler otonomdur” diyerek sorumluluktan kaçtığını, yaşanan sorunların ve ihmallerin üzerine gitmediğini, “biz bağımsızız, müdahale edilemez” diyerek yetkisini sınırlamaya çalıştığını dile getiren Hezer, bu durumun yalnızca bir işçilik alacağı meselesi olmadığını, kurumsal bir sorumsuzlukla karşı karşıya olduklarını vurguladı. “Burada yedi sekiz papaz var. Hiçbiri ‘Bu insanlar neden bize geliyor?’ demiyor. Biz ticaret yapmıyoruz, dini icra ediyoruz, insanlara inancı, doğru yolu gösteriyoruz. Ama hiçbir inanç, işçinin teri kurumadan hakkını verin dememiş midir? Bu adam dört beş yıldır bizi peşinde dolandırıyor. Hiçbir şekilde hesap vermiyor, muhatap olmuyor. Kiliseler otonom olabilir ama sonuçta Vatikan’a bağlılar. Vatikan bundan rahatsız değil mi? Vatikan da böyle bir sorumsuzluk içinde mi?” dedi.

Episkopos ile yaptıkları görüşmede “Kiliseler otonomdur” yanıtını aldıklarını belirten Hezer, bu görüşmeden önce umutlu olduklarını, sorunun çözüleceğini düşündüklerini ancak aldıkları bu cevabın kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını ve ne yapacaklarını bilemez hâle geldiklerini söyledi.

Resmi kurumlara taşınan mücadele

Emekçiler konuyu Diyanet İşleri Başkanlığı ve Turizm Müdürlüğü’ne taşıdı ancak burada da sonuç alamadı. Hezer, Diyanet ve Turizm Müdürlüğü yetkililerinin kendilerini yardımcı olmadan geri çevirdiğini aktardı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu