GüncelYorum

YORUM | TÜYAP Kitap Fuarı: Piyasalaşma, Kriz ve Direnme İhtiyacı

"Başta gençlik olmak üzere, kendisini “solda”, sosyalist düşüncede konumlandıran bir kitle, sosyalist ve ilerici yayınevlerini aramaktadır."

TÜYAP Kitap Fuarı, bu yıl da Türkiye Yayıncılar Birliği iş birliğiyle 42. kez kapılarını kitapseverlere açtı.

Fuar, “Edebiyatın Her Hali” temasıyla 13–21 Aralık tarihleri arasında gerçekleşti. Bu yıl onur yazarı olarak Murathan Mungan’ı ağırlayan fuar, kitapseverlerin uğrak noktası oldu.

Ancak bu uğrak olma hâli giderek azalıyor. Elbette bunun başat nedeni ekonomik kriz ve halkın alım gücünün düşmesinin yanı sıra, TÜYAP’ın kapılarını her yıl biraz daha piyasaya açmasıdır. Başka bir deyişle, kitap basım ve dağıtım maliyetlerinin her geçen gün artması ve bu alanın sermaye tarafından işgal edilmesidir.

Kâğıt kurunun dövize bağlı olması, kitap mecrasının her yıl biraz daha daralması, okuma seviyesindeki düşüş kitaba ilgiyi azaltırken; derinleşen ekonomik kriz, halkın yoksullaşması ve İstanbul’da haneler için yol ücretlerinin bile ciddi bir külfet hâline gelmesi, kitap almanın neredeyse lüks bir hâl almasına neden olmaktadır.

TÜYAP Kitap Fuarı’nda özellikle son 4–5 senedir yer kiraları başta olmak üzere, stant için satılan masaların bile iki-üç katına çıkması; yukarıdaki nedenlerle birleştiğinde işçi ve emekçilerin ilgisi ile katılımının giderek düşmesine yol açmaktadır.

Fahiş fiyatlar nedeniyle birçok devrimci-ilerici yayınevinin katılımı da her geçen yıl azalmaktadır. Mevcut sistem içerisinde ayakta kalmakta zorlanan sol/sosyalist yayınevleri fuara katılmaktan vazgeçmekte, bu da ilerici-devrimci kitlenin daha az gelmesine neden olmaktadır. Ayrıca sosyalist yayınevlerinin azalması, çeşitliliğin düşmesine ve gelen kitlenin farklı düşüncelerden kitaplara ulaşamamasına yol açmaktadır.

Yine devrimci-sosyalist yayınevlerinden boşalan yerler, gerici ve milliyetçi yayınevleri ile dernekler tarafından doldurulmaktadır. Ülkü Ocakları şubeleri, MHP ilçe şubeleri, çeşitli İslami dernekler ve yayınevleri son iki-üç yıldır bu boşlukları çok daha fazla doldurmaktadır.

Diğer taraftan çocuk ve ders kitapları piyasası oluşmakta; gelen kitlenin bir kısmı bu alanlara yönelmekte ve çocuklar anti-bilimsel, pedagojik açıdan sorunlu, gerici kitaplarla buluşturulmaktadır. Bu yıl ve geçen yıl, iki-üç salon neredeyse sadece çocuk ve dershane kitaplarının büyük ada şeklindeki stantlarıyla doluydu.

Bu sayı her geçen yıl artmaktadır.

TÜYAP’a katılmak anlamsız mı?

Peki, yukarıda bahsettiğimiz çok sayıda olumsuzluğu barındıran TÜYAP Kitap Fuarı’na katılmak anlamsız mıdır? Bu sorunun yanıtı hayır olmalıdır.

Çünkü hâlâ başta gençlik olmak üzere, kendisini “solda”, sosyalist düşüncede konumlandıran bir kitle, sosyalist ve ilerici yayınevlerini aramaktadır. Yoksul işçi ve emekçiler daha az katılmakla birlikte, üniversiteli halk gençliğinden ziyaretçiler fuarda devrimci-ilerici yayınevlerini aramakta; çeşitli kültür-sanat, araştırma-inceleme kitapları bulmak istemektedir.

Örneğin bu yıl İbrahim Kaypakkaya’nın Bütün Eserleri, geçtiğimiz yıl olduğu gibi en fazla aranan kitap oldu.

Sosyalizme dair temel kitaplar okumak isteyen, çeşitli ideolojik-politik araştırma ve inceleme kitapları arayan hatırı sayılır bir gençlik profilinden söz edebiliriz.

Örneğin güncel siyasetteki gelişmelere dair bir merakın olduğu gözle görülür bir durumdu. Rusya-Ukrayna savaşı, Rusya-Çin emperyalist bloğuna dair kafa karışıklığı; ziyaretçilerde “Çin üzerine araştırma kitabı istiyorum”, “Rusya üzerine araştırma kitabı arıyorum”, “Mao dönemi Çin’i üzerine inceleme istiyorum” gibi taleplerle karşılık bulmaktadır.

Kaypakkaya’ya dair ilginin bu yıl da devam ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu ilgi, ortaokul öğrencilerinden yaşı ileri, “muhafazakâr” olarak tanımlanabilecek Kürt kitlelere kadar uzanmaktadır.

Bu ilginin, son dönemdeki “süreç” ile bağı; sosyal medyada Kaypakkaya’nın Kürt meselesine dair tespitlerinin tartışma konusu olmasıyla da ilişkilidir.

Devletin tüm yasak ve ablukasına rağmen önder Kaypakkaya’nın halk nezdinde tanınırlığı ve bilinirliği artmakta; “Kaypakkaya tartışılıyor, yazılarını alıp okuyalım” diyen bir kitlenin varlığından söz edilebilir.

Farklı siyasal görüşlerdeki Kürt halkından birçok kişi Kaypakkaya’yı sormaya ve kitabını almaya gelirken; diğer devrimci-ilerici örgütlerde örgütlü ya da çevresinde bulunan birçok kişi de aynı şekilde Kaypakkaya’nın kitaplarına dair ilgisini, gerek kitabı alarak gerek tartışma yürüterek dile getirmektedir.

Kitaplarını devletin gerek resmî gerek gayriresmî çabalarıyla geniş kitlelere ulaştıramayan devrimci-sosyalist ve ilerici yayınevleri; piyasalaşmaya ve fahiş kira ücretlerine rağmen, gerek birlikte gerekse koşulları ölçüsünde kendi stantlarıyla kitap fuarında yer almakta ısrar etmeli, okurlarıyla buluşmayı bu mecrada da zorlamalıdır.

Geçtiğimiz yıl Yayıncılar Kooperatifi (YAYKOOP) bünyesinde stant açan bazı sosyalist yayınevleri, bu yıl YAYKOOP’un fuara katılmaması nedeniyle kitaplarını fuarda bulunduramadı. Bu nedenle bu yıl devrimci-sosyalist yayınevlerinin katılımı bir elin parmaklarını geçmedi.

Tüm zorluklara rağmen bu alanı terk etmek için henüz erken. Kitap okumanın sermaye ile ilişkili bir etkinliğe dönüştürülmesine ve TÜYAP’ın piyasalaşmasına karşı mücadeleyi sürdürmeliyiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu