Zirve kapsamında görüştüğümüz iki öğrenci, üniversitelerde sermayenin etkisinin giderek arttığını belirterek, çevre ve topluma zarar veren şirketlerin akademiye dahil edilmesine karşı çıktı.
“Katliamlarla anılan şirketlerin üniversitelerde yeri yok”
Görüşmelerde yer alan öğrencilerden Seçil, zirvede yer alan sponsor şirketleri eleştirerek, bu şirketlerin hem çevresel hem de toplumsal suçlar işlediğini söyledi. “İÇDAŞ, Rosatom, Shell ve Zorlu gibi şirketler sadece doğayı tahrip etmiyor, aynı zamanda halklara karşı suç işliyor” diyen Seçil, Shell’in Nijer Deltası’ndaki yıkımı ve Zorlu’nun siyonist rejimle gerçekleştirdiği enerji anlaşmalarını hatırlattı.
“Üniversiteler sermayeye teslim edilemez. Bilgi üretimi ticaretin hizmetine sunulamaz,” ifadelerini kullanan Seçil, bu dönüşüme karşı hem akademik boykotta hem de eylem alanlarında mücadele ettiklerini söyledi. Üniversitelerin kamusal alan olarak korunması gerektiğini vurgulayan Seçil, “Katliamlarla anılan şirketlerin bu alanlarda yeri yok” dedi.
“Etik değerlere sahip çıkılmalı”
Çevre Mühendisliği öğrencisi Özlem ise zirveye özellikle boykot günü denk getirilmesine dikkat çekti. Aynı zamanda bir sürdürülebilirlik kulübünün başkanlığını yürüten Özlem, “Çevre demek sadece doğayı korumak değil, etik değerlere de sahip çıkmak demek. Bu şirketlerin buraya gelmesini doğru bulmuyoruz” dedi.
“Karar süreçlerinde öğrenciler dikkate alınmalı”
Öğrencilerin karar süreçlerinde yeterince dikkate alınmadığını söyleyen Özlem, “Bir şirket çevreyle ilgili bir etkinliğe katılacaksa, en azından çevreye zarar vermemiş olması gerekir. Ama burada tam tersi bir durum var,” diyerek eleştirilerini dile getirdi.
Karbon Zirvesi sürerken öğrencilerin tepkisi de büyümeye devam ediyor. Görüştüğümüz öğrenciler, üniversitelerde kamusal bilgi üretiminin sermaye çıkarlarıyla şekillenmesine karşı ortak mücadele çağrısı yaptı.
