
Emperyalistler arası kutuplaşmanın artması, çelişmelerin keskinleşmesi ve bu gelişmelerin emperyalist savaş tehlikesini artırması, görülebilen bir gerçek haline gelmiş durumdadır. Bu aynı zamanda yeni emperyalist ülkelerin gelişmesi ve paylaşılmış pazarlardan pay istemelerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır ve de emperyalistler arası çelişmelerin keskinleşmesini körüklemiştir. Emperyalist tekeller var olduğu sürece yeni bir emperyalist savaşın yaşanması ihtimal dahilindedir.
Bu, içinde bulunduğumuz çağın karakteristik özelliklerinden biridir ve Lenin’in ifadesiyle “Emperyalizm çağı bugünkü savaşı emperyalist bir savaş yapmıştır, (sosyalizm gelmediği sürece) kaçınılmaz olarak yeni emperyalist savaşlar üretecektir.”
Emperyalist tekeller arasında pazarlar için rekabetin sertleşmesinin doğrudan sonucu olarak silahlanma yarışının hız kazandığına tanık olmaktayız. Bu durum aynı zamanda silah sanayinin, kapitalist üretimin ve tekellerin kâr elde etmesiyle de paralel bir seyir izlemektedir. Emperyalistler arası pazar rekabetinin doğrudan ürünü olarak 2022 yılında dünya çapında silahlanmaya harcanan rakam sekiz kat artarak tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 2.24 trilyon dolara ulaşmıştı. Bu askeri harcamalar, emperyalist tekeller arası rekabet ve bloklaşmaya uygun bir seyir izlemektedir.
Nitekim ABD, Çin ve Rusya emperyalistlerinin toplam askeri harcamaları küresel askeri harcamaların yarıdan fazlasını (yüzde 56’sını) oluşturmaktadır. Aşağıda 2022 yılında dünya çapında askeri harcamalarda ilk sıralarda yer alan devletlere dair bir şekil aktarılmıştır.
ABD’nin İngiliz emperyalizmiyle birlikte, batı emperyalizminin dünya çapındaki hegemonyasını korumak için tüm güçlerini seferber ettiği görülmektedir.
ABD emperyalizmi 2022 yılında askeri harcamalarda 877 milyar dolar ayırmıştır. Bu rakam, ABD’nin tek başına küresel askeri harcamaların yüzde 39’unu yaptığı anlamına gelmektedir. Bu oran aynı zamanda askeri harcamalarda ikinci sırada olan Çin’in askeri harcamalarının üç katıdır.
Öte yandan ABD’nin bu askeri harcamalarında NATO önemli bir yer tutmaktadır. Silahsızlanma anlaşmalarından çekilen ABD emperyalizminin; 70’i aşkın ülkede 800 civarında askeri üssü bulunmakta ve kendisinden sonra gelen yedi büyük devletin toplamından daha fazla kaynağı silahlanmaya ayırmaktadır.
Emperyalist tekellerin rekabetine bağlı olarak Avrupa emperyalistleri de askeri harcamalarını artırmaktadırlar.
Avrupa emperyalistlerinin askeri harcamalarının Sovyetler Birliği’nin tarih sahnesinden çekilmesinden 30 yıl sonra yüzde 13 oranında arttığı ifade edilmektedir. Bu artışa paralel olarak dünya çapında silah ithalatında en büyük artış yüzde 19 ile Avrupa’da gerçekleşmiştir. Bu artışta, Rusya emperyalizminin Ukrayna işgali etkili olsa da, asıl neden elbette bu işgal de dahil olmak üzere emperyalist tekeller arasındaki rekabetin giderek sertleşmesi –Ukrayna işgalinde olduğu gibi savaşa dönüşmesi– belirleyicidir.
Alman emperyalizmi de, emperyalist tekeller arası rekabet ve pazar payını genişletme politikasına paralel olarak militarist aygıtını takviye etmekte ve silahlanmasını artırmaktadır. Alman tekellerinin sözcüleri savaşa hazırlanmaktan bahsetmektedirler.
Nitekim Almanya, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını kendisi açından fırsat sayarak silahlanma için 100 milyar euro ek kaynak oluşturacaklarını açıklamış; askeri harcamalar için kaynağı 171 milyara çıkararak, ABD ve Çin’den sonra silahlanmaya en çok para ayıran üçüncü ülke durumuna yükselmiştir. Alman emperyalizmi, ABD’den 35 adet F-35 savaş uçağı alma kararı almış ve Almanya’nın NATO ordularına mali katkısının % 2’ye çıkarılması kararlaştırmıştır. Haziran 2025 NATO zirvesinde ise bu oran yüzde 5’e çıkarılırken, zirvede konuşan Almanya Başbakanı Friedrich Merz, savunma harcamalarının GSYH’nin yüzde 5’ine çıkarılmasının, NATO’nun caydırıcılığını artırmak için önemli bir adım olduğunu söyledi.
Fransız tekellerinin sözcüsü Fransa emperyalizmi de emperyalist rakiplerinden geri kalmamaktadır. Fransız emperyalistlerinin sözcüleri de silahlanma bütçesini artırarak savaşa hazırlandıklarını ifade etmektedir. Fransa, silahlı kuvvetlerinin toplam bütçesini yedi yılda 413 milyar euroya çıkarma kararı almıştır. Lahey’deki NATO Zirvesi’nde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “Avrupa savunmaya daha fazla harcama yapacak ve bu yükte üzerine düşeni yerine getirecek. Tüm bunları Rusya tehdidi nedeniyle yapıyoruz” diyerek silahlanmada “ben de varım” dedi.
İngiliz tekellerinin temsilcisi Birleşik Krallık ise son yıllarda en çok silah ithal eden devletlerden biri olmuştur. İngiltere 68.5 milyar dolarlık askeri harcama ile Orta ve Batı Avrupa’da en yüksek askeri harcamasını yapan devlet olmuştur. İngiliz emperyalizminin bu askeri harcamasının yüzde 3.6’sına denk gelen 2.5 milyar doların Ukrayna’ya yapılan yardımlardan oluştuğu tahmin ediliyor. Emperyalistler arası kutuplaşmada ABD önderliğindeki emperyalist kamp karşısında yeni ve genç bir emperyalist güç olarak ortaya çıkan Çin sosyal emperyalizmi de, Çin tekellerinin çıkarları doğrultusunda silahlanmaktadır. Çin’in gelişimi, rekabetin kızışması, emperyalistler arası çelişkiyi derinleştirirken, mevcut çelişki ekonomik alandan siyasete doğrudan yansımasına paralel askeri alanı da kapsamaktadır.
Nitekim Çin 2022 yılında 292 milyar dolarla en fazla askeri harcama yapan ikinci devlet olmuştur. Çin, 2021’e kıyasla harcamalarını yüzde 4.2, 2013’e kıyasla da yüzde 63 oranında artırmış durumdadır. Çin’in askeri harcamaları 28 yıl üst üste artış göstermektedir.
Çin’in, on yıl öncesine göre yüzde 63 daha fazla askeri harcama yapmış olması, emperyalistler arasındaki rekabetin artmasına ve çelişkilerin keskinleşmesine paralel bir seyir izlemiştir.
Emperyalist tekeller içinde ilk yüz tekel arasında şirketi bulunmayan, dahası doğrudan sermaye ihracı konusunda diğer emperyalistlere göre sermaye ihracı çok düşük olan Rusya, rakipleriyle arasındaki bu açığı kapatmak için silahlanmaya ağırlık vermektedir.
Silahlanmaya ayrılan bütçe giderek büyüyor
Rusya, 2022 yılı verilerine göre askeri harcamalarda 86.4 milyon dolar ve yüzde 3.9 oranla üçüncü sırada yer almaktadır. Sonuç olarak “silahlanma harcamaları”na baktığımızda emperyalist tekellerin rekabetinin sadece ekonomik alanda değil askeri alanda da sürdüğü görülmektedir. Ortaya çıkan tablo, emperyalist tekellerin rekabetine paralel olarak askeri alanda da giderek artan bir rekabetin varlığıdır.
Ancak emperyalist tekellerin temsilcisi olan bu güçler arasında silahlanma yarışında çok daha belirleyici olan ve kullanılmaları halinde sadece “düşmanı”nı değil, bir bütün olarak insanlığı da etkileyecek olan nükleer silahların artışına da işaret etmek gerekir.
Dünya çapında nükleer savaş başlıklarındaki artış nedeniyle dünyadaki yaşamın “en tehlikeli dönem”lerden biri içinde olduğu, bizzat burjuvazinin kendi kurumları tarafından da ifade edilmektedir.
Aşağıda dünya çapında kaç adet nükleer savaş başlığı üretildiği ve bunlara sahip ülkelere dair bir tablo aktarılmıştır.
Tablo: Dünya Nükleer Silah Gücü (Adet, 2022)
Tablodan da açıkça görülebileceği üzere kullanılmaları durumunda dünya nüfusunun ve organik yaşamın denilebilir ki, tümüyle yıkımına yetecek miktar ve güçte nükleer silah üretilmiş durumdadır.
En fazla nükleer silaha sahip olanların en fazla emperyalist tekele sahip devletler olması tesadüf değildir. İran’ın nükleer silah üreteceğine dair yapılan tüm vurguların ikiyüzlülüğü buradan da anlaşılmaktadır. Bu alanda tek istisna Rusya’dır. Rusya, emperyalist tekeller arasındaki rekabette, tekel sayısı anlamında güçsüzlüğünü silah ve özellikle de nükleer silahla kapatmak istemektedir. Rusya, nükleer silahta toplam 5.977 ile ilk sıradadır.
Bu nükleer silahların 1.588 adeti konuşlandırılmış (hazır) durumdadır. Rusya’nın stok olarak envanterinde 2.889 nükleer silah bulunduğu ifade edilmektedir. Konuşlandırılmış (hazır) nükleer başlık sayısında ABD emperyalizmi 1.744 ve stoklanmış nükleer başlıkta 1.964 ve toplamda 5.428 nükleer başlıkla ikinci sıradadır. Üçüncü sırada 350 nükleer silahla Çin sosyal emperyalizmi vardır.
Dördüncü sırada 290 nükleer silahla Fransız emperyalizmi, beşinci sırada 225 nükleer silahla İngiliz emperyalizmi vardır. Emperyalistler arasında nükleer silahlanmanın birbirleriyle rekabet içinde “caydırıcı bir unsur” olarak kullanılmasından öte, doğrudan savaş için kullanılmak için üretildiklerini ifade etmek gerekir.
Bu gerçeği emperyalist tekellerin sözcüleri açık olarak ifade etmektedirler. Emperyalistler arasında pazar için rekabet derinleştikçe, nükleer silah kullanma olasılığı da artmaktadır. Üstelik bu olasılığı çeşitli senaryolar üzerinden dillendirmektedirler.
Sonuç olarak;
Emperyalistler arasındaki rekabet sadece ekonomik alanda değil, buna paralel silahlanma alanında da sürmekte ve özellikle kullanılması durumunda sadece hedef olanın değil, gezegenin tüm canlı yaşamını doğrudan etkileyecek olan nükleer silahların geliştirilmesi ve üretimi de tüm hızıyla sürmektedir.
Emperyalistler arası olası bir savaş durumunda bu nükleer silahların kullanılmayacağının hiçbir garantisi yoktur. Açıktır ki burjuvazi kendi özel mülkiyet dünyasının devamı için tüm canlıların yaşamı üzerinde bir tehdit unsuru olmayı bu alanda da somut olarak göstermektedir.