Güncel

(Video-Haber) Suruç Katliamı’nın 10. Yılı: Hakikat, Adalet ve Yüzleşme Çağrısı

İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi, Suruç Katliamı’nın 10. yıl dönümünü anmak için Hakikat, Adalet, Yüzleşme başlıklı bir panel düzenledi.

 Katliamın asıl tarihi olan 20 Temmuz’dan beş gün önce gerçekleştirilen panele birçok hukukçu, aktivist ve sivil toplulukları katıldı. Etkinlik, İstanbul Barosu Başkanı Av. Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı ve ardından Suruç İçin Adalet Platformu’ndan Av. Özlem Gümüştaş, Hafıza Merkezi’nden Noemi Levy-Aksu ve Filipinler Ulusal Halk Avukatları Birliği’nden Czarina Golda S. Musni konuşmalarını gerçekleştirdi.
Av. Prof. Dr. İbrahim Özden Kaboğlu, konuşmasına 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta hayatını kaybeden 33 “düş yolcusu” genci saygı ve özlemle anarak başladı. “Katliam günü Cerap Tepesindeydim, o dönemde maden tartışmaları ve dava süreçleriyle ilgili sunumlar yapıyordum ancak Suruç’tan gelen haberle sarsıldım” ifadelerini kullandı.
Etkinliği düzenleyen İstanbul Barosu Yönetim Kurulu’na ve İnsan Hakları Merkezi’ne teşekkür eden Kaboğlu, Suruç Katliamı’nın siyasi ve tarihsel bağlamının incelenmesinin önemine vurgu yaptı ve adalet ile hesaplaşma tartışmaları için zemin hazırladı.
Av. Özlem Gümüştaş: Suruç İçin Adalet Platformu’nun Mücadelesi
Suruç İçin Adalet Platformu’ndan Av. Özlem Gümüştaş, platformun 10 yıllık adalet mücadelesini detaylandıran güçlü bir konuşma yaptı. “Suruç’taki gençlerin, Suriye’de yükselen demokratik, feminist ve ekolojist hareketlerle dayanışma kurmak ve savaşın yıktığı bir kenti yeniden inşa etmek için yola çıktılar .Gezi Parkı protestolarının isyancı ruhunu ve Kobanê kuşatmasına karşı dayanışma arayışını taşıyan bu gençler, devrimci bir mirasla hareket ettiler” diye vurguladı.
Gümüştaş, Suruç Katliamı’nın yalnızca bir olay olmadığını, Türkiye’de birleşik mücadele ve değişim iklimine yönelik bir saldırı olduğunu ifade etti.
Katliamın, Kürt sorununa çözüm arayan Çözüm Süreci’nin sona erdiği ve “çöktürme siyaseti” ile yeni bir baskı döneminin başladığı bir dönüm noktası olduğunu dile getiren Gümüştaş, bu dönemin Ankara, Cizre, Sur ve Şırnak gibi yerlerdeki katliamlarla şekillendiğini ve başkanlık rejiminin temelini oluşturduğunu belirtti.
Suruç İçin Adalet Platformu’nun, katliamdan hemen sonra Ağustos 2015’te kurulduğunu ve delil toplama, mağdur ailelerle dayanışma ve adalet talebini sokaklara taşıma çalışmalarına başladığını aktardı.
Gümüştaş, adalet mücadelesini yalnızca hukuki bir çerçeve ile sınırlamadıklarını, “Suruç için adalet, herkes için adalet” sloganıyla toplumsal bir birleşiklik hedeflediklerini vurguladı.
Noemi Levy-Aksu: Hafıza ve Hesap Verebilirlik
Hafıza Merkezi’nden Noemi Levy-Aksu, geçmişteki zulümlerle yüzleşmede hafızanın rolüne odaklandı. Levy-Aksu; “Mağdurların hikayelerinin belgelenmesi ve korunmasının hesap verebilirlik için önemli. Hafıza Merkezi’nin hakikat arayışı ve hafıza koruma çalışmaları, etkinliğin temasıyla uyumlu bir şekilde toplumsal yüzleşmenin gerekliliğine inanıyoruz” diye konuştu.
Afrika, Güney Amerika ve İrlanda örneklerinden hareketle geçiş dönemi adaleti kavramına değinen Levy-Aksu, Türkiye’de Kürt meselesi, Ermeni Soykırımı ve Dersim Katliamı gibi tarihsel yüzleşmelerin gerekliliğine dikkat çekti.
Czarina Golda S. Musni: Marjinalize Edilenlerle Dayanışma
Filipinler Ulusal Halk Avukatları Birliği’nden Czarina Golda S. Musni en fazla marjinalize edilen toplulukların haklarını savunma gerekliliğine dair tutkulu bir konuşma yaptı. Musni, “İnsanların İşbirliği adlı örgütlerinin dayanışma ve ortak mücadele üzerine kurulu misyonunun Dört temel hedeflerinden birinin, marjinalleşmeye maruz kalanlar için güçlü bir işbirliği oluşturmak ve Çalışmaların yalnızca belirli kesimlere değil, Filipinler’in çoğunluğuna ve tüm toplumlara fayda sağlayacak toplumsal sorunlara odaklanıyoruz” vurgusunu yaptı
Musni, Suruç mücadelesini küresel adalet hareketleriyle bağdaştırarak insan hakları ve eşitlik için evrensel bir mücadele çağrısı yaptı.
Ortak Bir Adalet Çağrısı
Konuşmacılar, Suruç Katliamı’nın Türkiye’nin siyasi atmosferinde bir dönüm noktası olduğunu kolektif bir şekilde vurguladı. Etkinlik, 33 mağdurun anısını onurlandırmak, faillerden hesap sorulmasını talep etmek ve geçmiş ile günümüzdeki adaletsizliklerle toplumsal bir yüzleşme çağrısı yapmak için bir platform sundu.
Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu