GüncelMakaleler

YORUM | 8 Ağustos “Washington Anlaşması”: Barış Mı Yoksa Satış Anlaşması mı? GÜNEY KAFKASYA “YENİ BİR ORTADOĞU” MU OLACAK?

"8 Ağustos Washington Anlaşması’nda Ermenistan halkının çıkarları adına hiçbir fayda sağlamamıştır. Ermenistan üzerindeki hakimiyet, Rusya emperyalizmden alınarak ABD emperyalizmine emanet edilmiştir."

Emperyalist güçler arasında süregelen hegemonya savaşlarında Güney Kafkaslar çok önemli yer tutmaktadır. Bu coğrafyada bir yüzyıllardır çok ulus, azınlık milliyet ve inançlar varlıklarını sürdürürken aynı zamanda bölge zengin petrol ve gaz yataklarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu yüzden bu coğrafyada emperyalist güçler arasında petrol ve gaz yataklarının yegane sahibi olma savaşı hiç eksik olmamıştır.

Günümüz dünyasında ABD-AB emperyalist bloğuna ve onlara eklemlenen devletlere karşı, Çin-Rusya emperyalist bloğu ve ona eklemlenen ülkelerin çıkarlarının kesiştiği Güney Kafkaslar’da, Ermenistan’ın güneyine düşen Syunik Bölgesi, enerji kaynaklarının geçiş güzergahı, Pan-Türkistler için “Turan Yolu” olarak adlandırılmakta, Çin’in “Kuşak ve Yol Projesi” için stratejik önem taşımaktadır. Azerbaycan, “kendi toprakları arasında” gördüğü ve işgal etmeyi her zaman stratejik planları arasında değerlendirdiği ve bu yüzden “Batı Azerbaycan” diye adlandırdığı, Syunik Bölgesi’ne, “Zengezur Koridoru” adını vermektedir.

Syunik Bölgesi üzerine koparılan fırtına bugün yeni değildir. Yüz yıl öncesine dayanmaktadır. Ermeniler Syunik’in önemini “Ermenistan’ın Kapısı” olarak belirtmektedirler. Bugüne kadar Ermenistan’ın bir parçası olarak muhafaza etmişlerdir. Syunik Bölgesi, 1921 yılında Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Devlet Başkanı Aleksandır Miyasnikyan tarafından kurtarılmış, Ermenistan’ın bir parçası olmuştur. Artsakh ise Azerbaycan ile Ermenistan arasında tartışma konusu olmuştur. Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içerisinde özerk bölge olarak kabul edilmiştir. Tamamen Ermeni halkının yaşadığı Artsakh için çeşitli dönemler, SSCB’ye, Ermenistan’a bağlanması için başvuru yapılmış olsa bile, Azerbaycan’da Sovyet çıkarları daha ağır bastığı için kabul edilmemiştir. Ama bu süreç SSCB’nin dağılmasına kadar devam etmiş, Azerbaycan ile Ermenistan arasında savaş olmadan, barış içerisinde yaşamışlardır.

1988 yılında Artsakh Halkı Kendi Kaderini Tayin ederek Ermenistan’a bağlanmak istemiş olsa da gerek Gorbaçov gerek Azerbaycan yönetimi bu talebi kabul etmeyince “çözüm” olarak savaş devreye girmiştir. 1988-94 yılları arasında yaşanan ve Azerbaycan’ın yenilgisi ile sonuçlanan I. Artsakh Savaşı’nda, Artsakh halkı Kendi Kaderini Tayin ederek, Artsakh Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan etmiş ve siyasi idaresini oluşturmuştur. Azerbaycan hiçbir zaman Artsakh Cumhuriyeti’nin varlığını kabul etmemiştir. Azerbaycan, önce 2020 yılında 44 günlük savaşta, arkasından 2023’te Rusya’nın onayı, İsrail-Türkiye desteği ile yaşanan savaşta, Artsakh Cumhuriyeti’ni işgal etmiş ve bölgede bin yıllardır yaşayan Artsakh Ermeni halkı tehcir edilerek yurtlarından edilmiştir.

Azerbaycan, Artsakh Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırdıktan sonra, kendisi için yeni hedef olarak “Batı Azerbaycan” dediği Syunik Bölgesi’nin işgal etmek için harekete geçmiştir. Azerbaycan devleti, bu amaçla bölgede provokasyonlara başvurmuş ve uydurma gerekçelerle bölgeyi işgal edip ilhak etmek için harekete geçmiştir. Böylelikle yüzyıllık “Turan Hayalleri”nin gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir.

Azerbaycan ile Nahçevan arasında doğrudan kara yolu ile bağlantı kurulması için engel teşkil eden Syunik Bölgesi’nin önemine TC devleti Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan, İslam Devletleri Teşkilatı toplantısında; “Türk devletleri ile birleşmemizde Zengezur Koridoru bizim için stratejik önemdedir“ ifadeleriyle işaret etmişti. Dolayısıyla bu bölge başta Azerbaycan olmak üzere TC devleti için “Orta Asya ile doğrudan bağlantı kurmak” açısından stratejik önemde bir bölgedir. Bu nedenle Azerbaycan, bölgeyi önce işgal ardından da ilhak etmek istemektedir. Nitekim Azerbaycan Devlet Başkanı İ.Aliyev, 8 Ocak 2025’te yaptığı bir açıklamada; “Zengezur Koridoru aşılmalıdır, aşılacaktır. Bizi kızdırmasınlar ve anlasınlar ki burada söz sahibi biziz… Azerbaycan Güney Kafkasya’da öncü ve askeri güçtür… Günümüz dünyasında da güç faktörü ön plandadır… Bunu hiç kimse unutmasın” ifadelerini kullanarak, gerçek niyetlerini açıkça belirtiyordu.

Syunik Bölgesi’nin, İsrail, Türkiye, Azerbaycan “şer üçgeni” tarafından tamamen jeo-politik çıkarlar hesaba katılarak Mart 2025’te işgal edilmesinin planlandığı ve tam da bu bölgenin önce işgal ve ardından da işgal edilmesi için hazırlık yapıldığı; bu amaçla, Azerbaycan’ın Ermenistan’la sahte barış planları, Türkiye’nin de Ermenistan’la hiçbir zaman mümkün olmayacak normalleşme görüşmeleri devreye sokuldu.

İsrail’in jeo-politik çıkarlarına hizmet edecek, Syunik Bölgesi’ne yönelik saldırı ve ilhak hazırlığı, ABD istihbaratının “planı engellemek” için diplomasi görüşmelerine başladığı bugün gelinen aşamada ortaya çıkmış durumdadır. Nisan ayında ABD Başkanı D.Trump’un Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile ekibi, Yerevan ile Bakü arasında mekik dokuyarak, 8 Ağustos Washington Anlaşması’nın planlamışlardır. Bu anlaşma güç göstererek “barış”a zorlamadır ve Ermenistan’ın egemenliği ile güvenliğinin hiçe sayıldığı bir “felaket anlaşması” olarak tarihe geçmiştir. Sonuçları ise zor ve ağır olacaktır.

Ermenistan halkının çıkarları savunulmadı!

8 Ağustos Anlaşması’na gelene kadar, 2018 yılında Ermenistan’da iktidara getirilen N.Paşinyan, Ermenistan’da taşları yerinden oynatmaya devam ediyor. N.Paşinyan’ın iktidarı döneminde, Artsakh’ın binlerce yıllık geçmişini, tarihi ve kültürel dokusunu inkar edilerek, Azerbaycan’ın bir parçası olduğunu kabul edip, önce II. Karabağ Savaşı ile toprakların teslim edilmesi planlanmış, 2023 yılında ise Rusya’nın gözleri önünde Artsakh halkı tehcire zorlanarak kadim topraklar boşaltılmıştı.

N.Paşinyan iktidarıyla, Ermeni tarihi ve kültürü, Ermenistan tarihi değiştirilmiş, N.Paşinyan, Ermenistan Başbakanı olarak, Ermeni halkının çıkarlarını savunmak değil, Türk ve Azerbaycan devletlerinin çıkarlarını savunan bir “görevli” gibi açıklamaları ile soykırımcı Türk-Azerbaycan devletine hizmet etmektedir.

N.Paşinyan, en son skandal açıklamasında; “Karabağ Hareketini sürdürmememiz gerekir… Karabağlı Ermenilerin dönüşünü gerçekçi bulmuyorum…“ ifadelerini kullanmıştır. N.Paşinyan, Yerevan’da Karabağ savaşında ölenler anısına, Yerablur Şehitliği’nede inşa edilen, “Artsakh’a Çağrı Anıtı”nın açılışını, Türkiye-Azerbaycan’dan gelecek tepkiler nedeniyle engellemeye çalışacak kadar işgalcilere hizmet etmeye devam etmektedir.

N.Paşinyan’ın Ermenistan’da iktidara getirilmesinin nedenini, bugün iç ve dış politikalarda izlemiş olduğu yol haritasından rahatlıkla anlamaktayız. Bölgede, ABD-AB-NATO’nun bütün plan ve politikaları adım adım hayata geçirilmektedir. Yerevan’da Zvartnots Uluslararası Havaalanı’nda Rus Güvenlik Güçlerinin görevlerine son verilmesi, ağustos ayında ABD ile icra edilen “Artsiv-Partner 2025 Tatbikatı”ndan sonra 8 Ağustos Washington zirvesinde ilan edilen anlaşma bu politikaların sonucunda hayata geçirilmiştir.

8 Ağustos Washington zirvesinde ilan edilen anlaşmayla, Rusya’ya arka bahçesinde ağır bir darbe almış oldu. Ermenistan Başbakanı N.Paşinyan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İ.Aliyev, Trump aracılığı ile biraraya geldi. İki ülke arasında “Barış ve Devletler Arası İlişkilerin Kurulması”na dair anlaşma parafe edildi. Böylelikle, Azerbaycan ile Ermenistan arasında 40 yıldır süren savaşlar “şimdilik” durmuş gibi görünüyor.

En önemlisi Ermenistan ile ABD arasında stratejik Ortaklık Anlaşması imzalanarak, adına “Trump Barış ve Refah Yolu Projesi, (TRIPP)” ile Syunik Bölgesi 99 yıllığına ABD’ye teslim edildi. Bütün alt yapı çalışmalarını ise Amerikan şirketleri üstlenecek. Ekonomik, enerji, altyapı, silah alımı da dahil olmak üzere anlaşmalar imzalandı. Artsakh Sorunu’nun çözümü amacıyla 1992 yılında kurulan AGİT MİNSK Gurubu’nun feshedilmesi önerisi kabul edilerek, artık Artsakh sorununun uluslararası gündemden çıkarılmış oldu.

Böylelikle, Ermenistan’ın iç işlerine müdahale edilerek anayasasının değiştirilerek, gelecekte toprak talebi, hukuk mücadelesi, geri dönüş yollarının kesin olarak kapanmasının Ermenistan tarafından yasallaştırılması için Azerbaycan tarafından getirilen öneri kabul edildi.

8 Ağustos Washington Anlaşması’nda Ermenistan halkının çıkarları adına hiçbir fayda sağlamamıştır. Ermenistan üzerindeki hakimiyet, Rusya emperyalizmden alınarak ABD emperyalizmine emanet edilmiştir. Artsakh halkının tekrardan kendi topraklarına dönmesi için hiçbir girişimde bulunulmamıştır. Görüşmelerde Azerbaycan tarafından işgal edilen, Paşinyan’ın deyimi ile 200 km toprak, Gürcistan’a açılan stratejik dört köyün iade edilmesi için vb. sorun çıkarılmadı. Bakü’de esir tutulan Artsakh siyasi iradesinin özgürlüğüne kavuşturulması gündeme getirilmedi ve esirler kendi kaderine bırakıldı. Halen devam eden kadim topraklarda Ermeni tarihine ve kültürüne ait “beyaz soykırım”ın durdurulması gündeme dahi getirilmedi.

Anlaşma, Azerbaycan cenahında ise 100 yıl sonra Azerbaycan ile Nahçevan arasında 30 yıldır İran üzerinden sağlanan ticaretten, gaz ve petrol sevkiyatlarından ve İran gelirlerini kaybetmesine neden olacak. En önemlisi “Pan Türkizm”, “Pan İslam” yolu olarak görülen “Turan Yolu” açılmış olacak. Anlaşmayla 1991 yılından bu yana ABD tarafından Azerbaycan’a uygulanan ambargoların kaldırılmasına karar verildi. Bir gün önceden ise ABD petrol şirketi Exxon Mobil ile Azerbaycan Devlet Şirketi SOCAR arasında işbirliği Anlaşması imzalandı. Böylelikle ABD, Azerbaycan petrol zenginliklerine el atmış oldu.

Ayrıca Washington’da ABD ile Azerbaycan arasında stratejik ortaklık anlaşmalarına imzalar atıldı. Fakat bu gelişmelerin ardından Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) toplantısına katılan İ.Aliyev tepkiyle karşılandı. Konuşmasına “Amerikancı” diye tepki gösterildi. Rusya adına tepkisini gösteren Hindistan, Azerbaycan’ın ŞİÖ’ye dahil edilmemesini dile getirdi.

İsrail’in suç ortakları Erdoğan ve Aliyev’dir!

“İki Devlet, Tek Millet” kardeş ülke olarak kendilerini ifade eden Azerbaycan ile Türkiye’nin, İsrail’in Filistin halkına bugün uygulayageldiği soykırımında en büyük destekçileri olduğunu artık duymayan kalmadı. Yandaş medya gerçekleri karartma görevi üstlenirken, İsrail’in petrol ve lojistik ihtiyaçları halen bugün karşılanmaktadır. 8 Ağustos Anlaşmasına önderlik eden D.Trump’un İsrail’e siyasi ve askeri her konuda destek verirken, Aliyev’in Trump’u “Nobel Barış Ödülü”ne aday olarak göstermesi, aynı şekilde soykırım yaşamış, Ermeni halkı adına, Paşinyan’ın da bu öneriye katılması utanç vericidir.

Artık günümüz dünyasında, burjuva demokrasinin bir dönem propagandasını yaptığı, “demokrasi”, “insan hakları”, “uluslararası diplomasi” vb. söylemleri terk edilmiş, “kimin gücü, kime yeterse” diye adlandırabileceğimiz döneme geçilmiştir.

Bütün istekleri karşılanan Azerbaycan diktatörü İ.Aliyev, “zevkten dört köşe” olmuş bir şekilde ekranlar karşısında gülümserken, “yeni bir tarihin yazıldığı gün“ olarak açıklama yapmıştır. Daha ileri giderek ABD ile Stratejik Ortaklık süreci başlatmıştır. Ortağı TC Dışişleri Bakanı H.Fidan ise anlaşma için; “Avrupa’dan başlayıp Asya’nın derinliklerine kadar kesintisiz gidecek bir ulaştırma koridorunun önemli bir ayağı olacak” ifadelerini kullanmıştır.

Washington Anlaşması’nda en çok etkilenen ve zarar gören ise İran olmuştur. Ermenistan ile arasında kara bağlantısı kalkan İran’a ABD “komşu” olmuştur. Böylelikle Syunik Bölgesi, çıkar çatışmalarının tam merkezi haline gelmiştir. İran, ABD kontrolünde bir koridora karşı tepkisini; “gerekirse ABD paralı askerleri için bir mezarlığa dönüştürülecektir” diye göstermiştir.

8 Ağustos’ta ilan edilen Trump Barış ve Refah Yolu Projesi’yle, Çin’in Asya’dan başlayıp, Azerbaycan, Kafkaslar üzerinden Avrupa’ya uzanan Kuşak ve Yol Projesi’ne, ABD’nin bu güzergahları ele geçirerek, en büyük rakibi Çin’in yolunu keserek engel olması amaçlanmaktadır. Bu anlaşmayla ABD, AB, İsrail, Türkiye, Azerbaycan çıkarlarına uygun bir politika hayata geçirilirken, Ermenistan’ın Rusya’ya bağımlılığının yerini ABD emperyalizmine bağımlılığı almıştır. Böylelikle Kafkaslar’ın “anahtar”ı ABD’nin eline geçmiştir.

ABD’nin bölgede en büyük rakibi olan Rusya ise bu anlaşmadan zararlı çıkan taraf olmuştur. Kah Azerbaycan, kah Ermenistan yanlısı politikalar izleyerek senelerdir savaş halinde olan Azerbaycan ile Ermenistan yönlerini batı emperyalizmine dönerek, Rusya’nın Kafkaslar’da egemenliğine darbe vurmuşlardır. 2020 yılında II. Karabağ Savaşında Kafkaslar’a sözde “Barış Gücü” olarak gelip yerleşen Rusya-Azerbaycan-Ermenistan arasında 9 Kasım’da beş yıllığına imzalanan anlaşmanın süresi dolarken, Rusya’nın Kafkaslar’ı öyle kolay kolay terk etmeyeceği, bu yüzden yeni yeni çatışmaların merkezi haline geleceğini yakın zamanda hep birlikte göreceğiz.

Durumdan memnun olmayan Rusya hayal kırıklığına uğrarken, Putin “Azerbaycan bizi kandırdı” diye öfkeli bir açıklama yapmıştır. Daha şimdiden çelişkiler kendini gösterirken, Rus Devlet Duması, Bakü’yü tehdit ederek “özel askeri operasyon başlatabiliriz” açıklaması yapmıştır. Rusya, Azerbaycan ithal edilen ürünlere yasaklar getirilmiştir. Ukrayna savaşı devam ederken, Rusya Ukrayna’da Azerbaycan’a ait petrol rafineri tesislerini imha etmiştir. Türk İHA’sı üreten fabrikalarına saldırılar düzenlemiştir.

Özetle, Rusya-Ukrayna savaşının çıkış sebebi ortada iken, NATO’nun Rusya’nın burnunun dibine, Hazar kıyısına yerleşme ihtimaline karşı, hiçbir zaman müsaade etmeyecektir.

Rusya’nın aynı şekilde Ermenistan’a karşı da politika değişikliğine gittiği görülmektedir. Ermenistan, Rusya’ya “içişlerimize karışmayın” uyarısında bulunurken, Ermenistan’dan ithal edilen tarım ürünleri 12.5 milyar dolardan 6 milyar dolara gerilemiştir. Halen Rusya sınırında yüzlerce araç hiçbir gerekçe gösterilmeden bekletilmektedir. İstatistikler, Rusya ile ticaretin gerilediğini gösterirken, ticaretten sorumlu Rus Bakanı; “Ermenistan AB’yi seçerse özellikle tarım sektörüne oldukça acı verici darbe gelir” uyarısında bulunmaktadır. Ermenistan içerisinde ise muhalifler ile Paşinyan arasında makas giderek açılırken, her dönem olduğu gibi bütün gelişmeler halktan gizlenerek gizlilik içerisinde yürütülmektedir. Muhaliflerin sesi kesilmekte ve siyasi operasyonlarla hapishanelere konulmaktadırlar. Tavizler vererek Ermenistan’a “hizmet” ettiği iddiasında olan ve bu politikasını sistematik hale getiren N.Paşinyan, asla gerçekleşmeyecek “barış” görüşmeleri sürecinde ABD’yi de arkasına alarak, 2026 Haziran ayında yapılacak seçimlerde, şartlar uygun olursa belki de bir erken seçime giderek “zafer”le çıkmak niyetindedir.

Şimdiye kadar Ermenistan ile Azerbaycan arasında yapılan bütün anlaşmaların kağıt üzerinde kaldığını zaman acı deneyimlerle göstermiştir. 8 Ağustos Anlaşması kesin olmayan ve parafe edilen kesin olarak 2028 yılında imzalanması için bırakılan bir sözleşmedir. Üç yıl içerisinde Azerbaycan’ın şart koştuğu Ermenistan Anayasa’sının değiştirilmesi talebi bulunmaktadır. Fakat üç yıl içerisinde nelerin olacağını şimdiden kestirmek kolay değildir. Azerbaycan’ın hedefi Ermenistan devleti egemenliği ile toprak bütünlüğünü hiçe sayıp işgal etmektir. 2020 yılında, 44 Günlük savaş, 2023 yılında Artsakh’ın teslim edilmesinden sonra “Ermenistan’ın Batı Azerbaycan olduğu, Azerbaycanlıların Ermenistan’a geri dönmeleri, Azerbaycan işgalci güçlerinin onları korumak için konuşlandırılması”nı talep etmek çok tehlikelidir.

Çok uzak değil 8 Ağustos Washington Anlaşması’ndan hemen sonra, Artsakh’ta işgal altında tutulan Ermeni kenti Hadrut ile Syunik Bölgesi; Azerbaycan’da çizilen yeni haritada, “kutsal sınırlarımıza dönüyoruz” denilerek “Azerbaycan topraklarının ayrılmaz bir parçası” olarak gösterilmeye başlanmıştır. Bu durum bölgede Azerbaycan ile Ermenistan arasında yeni çatışmaların ve belki de bölgesel bir savaşın yaşanabileceği anlamına gelmektedir. İsrail ve ABD’nin İran’a yönelik yeni saldırı hazırlıkları yaptığı koşullarda bu güçlü bir ihtimal olarak orta yerde durmaktadır. Güney Kafkasya, “yeni bir ikinci Ortadoğu olmaya” adaydır. Bölgede, ilerici güçler, komünist ve devrimciler bu olasılığa göre hazırlanmalıdır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu