
Fransa’da yaşayan ve uzun yıllar Türkiye’de tutuklu kalan devrimci Zehra Kurtay hakkında başlatılan iade süreci, uluslararası hukuk normlarına ve insan haklarına aykırılığıyla tepkilere neden oldu. Halkın Hukuk Bürosu Enternasyonal Büro tarafından yayımlanan açıklamada, Kurtay’ın yaşamını tehdit eden bu sürecin derhal durdurulması çağrısı yapıldı.
Zehra Kurtay, 2000’li yıllarda Türkiye’de F Tipi hapishanelerin açılmasına karşı başlatılan ölüm orucunun 186. gününde zorla müdahale ile bilinci kalıcı şekilde zarar görmüş, “Wernicke-Korsakoff Sendromu” teşhisiyle özel bakım ihtiyacı olan bir birey hâline gelmişti. Türkiye’deki siyasi baskılar ve maruz kaldığı işkenceler nedeniyle sığınma talebinde bulunan Kurtay, yıllardır Fransa’da siyasi mülteci statüsünde yaşıyordu.
İade Girişimi ve Hukuki Skandal
Fransa’nın Créteil Valiliği, Kurtay’ın henüz gözaltına bile alınmadan 20 saat önce Türkiye’ye iadesine ilişkin belge düzenleyerek hukuki süreci başlattı. Oysa ne Fransa’da verilmiş bir mahkeme kararı ne de Türkiye tarafından çıkarılmış bir iade kararı bulunmuyor. Açıklamada bu durum, “hukuka aykırı bir şekilde iade prosedürü başlatılmıştır” ifadeleriyle vurgulandı.
Halkın Hukuk Bürosu, Fransa devletini Türkiye gibi muhaliflere karşı sistematik baskı uygulayan bir rejimle işbirliği yapmakla suçladı ve bu tutumu uluslararası hukuk açısından “skandal” olarak niteledi.
Mahkeme Kararı: Tutukluluk Hukuka Aykırı
30 Mayıs 2025 tarihinde Rouen Adli Mahkemesi, Zehra Kurtay’ın kampta tutulmasının hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Ancak mahkeme aynı zamanda Kurtay’ın serbest bırakılması kararını, bazı kısıtlamalara tabi tuttu. Mahkemenin Zehra Kurtay’a yönelttiği kısıtlayıcı gerekçeler arasında Türkiye’deki yaşamı, işkence ve siyasi baskılar nedeniyle sığınma talebinde bulunmuş olması da yer aldı. Bu ise açıklamaya göre açıkça insan haklarına ve uluslararası sözleşmelere aykırı bir durum.
Uluslararası Hukuk Kurumlarına Çağrı
Açıklamada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi ve Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) gibi kurumlara acil müdahale çağrısında bulunuldu. Türkiye’nin siyasi gerekçelerle yaptığı iade taleplerinin sistematik olarak muhaliflere yönelik baskının parçası olduğu ve Fransa’nın bu sürece ortaklık etmemesi gerektiği vurgulandı.